Madison gözlerini kahkaha sesleriyle açtı.
Hayalden sesler olmalıydı bunlar. Tony herşeyi öğrenmiş ve sinirinden gülüyor da olabilirdi tabi.
Ağır hareketlerle evdeki son sabahında , son kez yatabildiği bu yataktan doğruldu.
"Içeriye gitmesem de şurdan atlasam mı ?" Gözucu ile okyanusa baktı.
Ama okyanustan önce zemine çarpardı. "Ah ya ölmezsem?" Aptalca düşüncelerle başedemeyeceğini anlayınca kendine küfür savurarak ayağa kalktı.
"Açıklama yapmak zorundasın Madison." Kendine cesaret vermeye çalışma çabaları çok başarılı sayılmazdı.
Madison'ın başında, kaşının üzerinde ve dirseğinde bantlar vardı.
Büyük ihtimalle Tony , Rhoodey'e inanmamıştı ki ondan gülüyordu.
Bunu onunla yüzleşmeden bilemezdi.
Üzerini değiştirerek odadan cıktı.
"Hey Madison!" Peter endişe ile yanına koştu.
"Selam Peter. "
Peter suratını düşürdü.
"Bunu neden yaptın? "
"Açıklamayı içerde herkesin yanında yapsam? Ayrı ayrı anlatmaya halim yok Pete."
"Pekela, seni bekliyorlardı zaten. Gidelim mi?" Madison başı ile onayladı.
Birlikte uzun koridordan yürüyerek salona ulaştıklarında Madison duraksadı. Kalp ritmi ile savaş içindeydi. Açıklama yapmak kolaydı ancak sonrası koca bir muamma.
"Biz geldik." Peter salondakilere seslendiğinde herkes onlara döndü.
Tony , Madison'ı görünce içten bir şekilde gülümsedi.
Bu işte bir terslik vardı.
"Mad! Tanrım şükürler olsun iyisin. "
Madison'a sarıldı ve boynuna bir öpücük kondurdu.
"Aa.. evet iyiyim." Rhoodey'e baktı. Rhoodey dudak kıvırarak başını başka tarafa çevirdi.
"Bunu neden yaptın Mad? Ya başaramasaydın? Sen kahraman falan değilsin, süper güçlerin yok. Sakın bir daha deneme. Neyse ki Rhoodey yetişmiş ve kurtarmış. " tekrar kendine çekti ve sarıldı. Madisonda ona sarılırken dudak harekleri ile Rhoodey'e teşekkür etti.
Tony'nin yardımı ile koltuğa oturdu.
"Ağrın var mı? Kahvaltı yapalım sonra da ilaç veririm."
"Ağrım yok. Birşey yemek istemiyorum. "
Rhoodey'e döndü.
"Teşekkür ederim , yardımın için. "
"Ah siz tanışmadınız değil mi? Rhoodey benim ordudan yakın bir arkadaşım. Birkaç yıl önce bir olayda öldüğünü sanıyorduk. Meğerse kurtulmuş detay anlatmıyor ama kurtulmuş olması yeterli. Şansa bak ki yıllar sonra dönüp seni kurtarıyor. Ne büyük bir iyilik yaptı haberi yok."
"Evet kesinlikle büyük bir iyilik yaptı. "
Madison mahcup olmuştu. Yıllar önce yüzüstü bıraktığı adam ona hayatını bağışlamıştı.
"Tekrar teşekkür ederim."
"Teşekküre gerek yok kim olsa yapardı. Ben aslında ilk seni görmek için buraya gelmiştim ama yoktun Tony. Sonra garajına indim orada bulabilirim diye ama oradada değildin. Fridayin ekranı açıktı. Şans işte orada gördüm Madison'ı kim olduğunu bilmiyordum ama başı belâdaydı. Jarvisi aldım ve gittim. Büyütülecek birşey değil. "
Gülümsediler.
Madison ona borçlanmıştı. Ona Tony'ı bağışlamıştı.
"Ben hava almalıyım biraz. "
Madison ayağa kalkarak bahçeye yöneldi.
Bahçeye çıkarak sandalyeye oturdu. Derin bir nefes aldı ve ağlamaya başladı. Hergün nefes almak daha da zorlaşıyordu onun için. Yalana devam ettiği hergün daha fazla ömründen götürüyordu.
"Bebeğim?"
Gözyaşlarını hızlıca silerek Tony'e baktı.
"Madison, canın mı yanıyor? Neden ağlıyorsun?"
Tony endişeliydi.
"Hayır... Sadece yorgun hissediyorum. Evim yine mahvoldu. Bundan yoruldum. Ileri de ne olacak bilmiyorum."
"Ben biliyorum. Evi düşünme. Hem zaten evlenince burada beraber yaşayacağız.. Aslında bugünden itibaren beraber kalmalıyız. "
"Ama... Diğerleri... Burada yalnız değiliz. "
"Merak etme hepsini kovarım." Güldü.
"Hayır elbette buna izin vermem."
"O zaman başka bir ev alırım ya da yaparım. " dudaklarını büzdü..
"Madison , sorun ne? Evlenmek mi istemiyorsun?"
Tony sıkıntılı bir nefes verdi.
"Bunu istediğimi söylediğimde, benden daha çok istediğini söylemiştin ama öyle davranmıyorsun. "
"Tony... Bilmediğin şeyler var. Korkuyorum."
"Nedir onlar söyle? Neden korkuyorsun?"
"Ben... Aslında... Sandığın gibi-"
"Stark!"
Salondan kopan çığlıklarla o tarafa döndüler.
Içerideki herkes havada savruluyordu.
"Thanos..."
Madison o an söylemesine gerek olmadığını mutlak sona gelindiğini anladı.
" Madison hemen arka taraftan garajıma in. Ve oradan sakın çıkma!"
"Tony gitme!"
"Sana hemen dedim!" Tony koşarak salona girdi ve salonda zırhına kuşandı. Madison salonu rahat görebileceği bir yere geçti ve içeriye baktı.
Salonda bir geçit açılmış ve odaya birileri giriyordu.
Düşman oldukları belliydi , savaşıyorlardı.
Emindi Madison Thanos'un işiydi bu. Öyleyse o da gelecek demekti.
Kimseye görünmemeye özen göstererek uzaktan eliyle bir hareket yaparak onlarca yaratığı savurdu.
Bazılarını okyanusa doğru sürükleyerek aşağıya attı.
Bazılarının zihnine girerek kendilerini öldürttü.
Buna devam ederken Wandaýı gördü. Ona doğru gelen yaratığı farketmiyor diğeri ile savaşıyordu.
Madison ona müdahale etti, yaratık oylece kaldı.
"Harikasın Wanda."
"Bunları ben yapmıyorum!" Dediği an Madison ile göz göze geldi.
Ve Wanda da anladı, o sıradan bir insan değildi.
Zihni ile Madison'a ulaştı. Madison özür diledi.
Gözü Tony'i aradı köşede üzerine gelenlere ateş ettigini gördü.
Şimdi büyük çoğunluk dışarıda da savaşıyordu.
Daha once tanışmadığı Strange'i ve onun yakın arkadaşını gördü.
Bruce , Hulka dönüşmüştü.
Clint , Natasha onlarcasını birden öldürüyordu. Peter oradan oraya atlıyor yaratıkları ağ ile etkisiz hale getiriyordu.
Steve yoktu nerede diye bakınırken arkasındaki nefesi hissetti.
"Mad..."
Madison korku ile ona döndü.
"Tanrım Mad, tüm bu şeyleri sen.. Nasıl? Sen bir mutantsın? Ya da büyücü? Aman Tanrım... Bunca zaman.."
"Steve, ben hayır. Mutant değilim. Ben birşey yapmadım. "
"Yalan söyleme Madison! Gördüm.."
"Steve , lütfen.."
"Gitmeliyim."
O sırada onlara yaklaşmakta olan yaratığı savurdu Madison. Steve'e baktı.
"Çok güçlüsün Madison. Bunca zaman nasıl sakladın..." başını olumsuz saklayarak yanından ayrıldı.
"Ama yine de arkadaşız. " geri dönerek onu kolundan çekti.
"Garaja koş hadi!" Madison 'ı itti. Madison üzüntü ile ayrıldı oradan ve garaja koştu.
Önce Clint , sonra Wanda şimdi de Steve. Wanda ve Steve buna şahit olmuşlardı. Mutlaka Tony'e söylerlerdi.
"Garajda saklanamam."
Birşeyler düşündü ne yapabilirdi bilmiyordu.
"Friday, Tony ile iletişim kur."
"Bağlanıyorum efendim.." birkaç saniye sonra bağlantı kurdu.
"Tony, iyi misin?"
"Ben iyiyim bebegim, oradan sakın çıkma!"
"Tony, bu bitince evlenelim. Gidelim burdan başka yere. Kimsenin olmadığı bir yere. Evlenelim , çocuk yapalım. "
"Bak bu tarz şeyleri hep yapamadığımız zamanlarda söylüyorsun. Öldürmem gereken ... tahmini bin civarı yaratık var. Sonra seve seve. Hatta direk çocukla başlarız anca oluyor."
"Tony, yanıma gel lütfen. "
"Ekibi bırakamam Mad. Orada kal."
"Bağlantı koptu efendim. "
"Hayati değerleri nasıl?"
"Gayet iyi. Şuan kalp atışı hızlı sadece. Ancak kardiyolojik birşey değil. " gülümsedi Madison.
"Takipte kal Friday." Diyerek sandalyeye oturdu.
Aradan geçen 30 dakika 30 yıl gibiydi. Seslerde kesilmişti.
"Efendim nabız ölçemiyorum. Kalp atışı bilgisi alamıyorum. "
Ayağa kalkarak garajdan cıktı.
Merdivenlerden yukarı çıkınca salona göz ucuyla baktı.
Görünürde kimse yoktu. Ilerledi, adımları olabildiğince ürkekti .
"Tony? Steve? Nat? Neredesiniz?"
---
Bir adım atmıştı ki burun farkıyla önünden geçen cisim ile geriledi.
Ortaya doğru ilerledi. Görüş alanına Vision girdi. Kollarından tutmuşlardı onu kendinde değildi.
Natasha yerde baygındı. Bruce normal haline dönmüş dışarıda baygındı.
Steve ve diğerleri de yaratıklar tarafından tutuluyordu.
Hepsi bitkin görünüyordu, güçsüz ve ölmeye yakın...
Tony'i aradı gözleri bir süre. Sonra en köşede duvara dayalı şekilde olduğunu gördü.
Güçlükle nefes alıyordu belliydi. Yarası vardı ve kanıyordu. Zırhı parçalanmıştı.
"Tony!" Tony gözlerini aralayıp ona baktı, gülümsedi.
Onun yanına koşmak istedi ama yapamadı.
"Madison.. Sonunda yeniden karşılaştık. "
"Istediğin benim bırak onları!"
Ellerini öne uzattı ve digerlerinin şaşkın bakışları arasında iki yana açarak yaratıkları savurdu.
"Biliyordum." Clint mırıldandı ve güldü.
Yaratıklar savrulunca hepsi birden yere düştü.
Gözü Tony'e kaydı yeniden. Garip bakıyordu, Madison ne hissettiğini anlayamadı.
Gözlerini kısmış birşey söylemek için dudaklarını oynatmış ama bakmaya devam etmişti.
"Vay canına! Gelişmişsin. Seni ilk tanıdığımda acemiydin. Ah görüyorum ki hafızan yerine gelmiş. Kendi hafızanı silmek aptalcaydi."
"Bana söz vermiştin! Neden buradasın? "
"Dürüst olsaydın sözümde dururdum. Beni kandırdığını sandın ama yanıldın. Dürüst oynamadın Madison. Ah aslında Ellie demeliyim tabi ya. Kaç kişi biliyor Ellie olduğunu? Kimse mi?"
"Rahat bırak onları!"
"Savaş çoktan başladı " diyerek yarattıkları onun üzerine yolladı Madison onlardan kolayca kurtuldu.
"Hadi ama beni bunlarla yenemezsin."
Thanos sinsice gülümsedi ve Tony'e baktı.
"Sakın ona dokunma! Derdin benimle buradayım işte!"
Tony ne yapmalı bilmiyordu. Sevdiği kadın neydi kimdi anlamıyordu. Ölesiye yardım etmek istiyor ancak kalbi izin vermiyordu. Yerinden oynayamıyordu .
Az önce tek bir el hareketi ile onlarca yaratığı savurmuştu uzaklara. Thanosta geliştiğini söylüyordu ne yani güçleri mi vardı?
Bir de kendi hafızasını sildiğini söylemişti. Madison bunu yapmazdı. Madison ? Aslında Ellie mi demeliydi? Kafası karışıktı canı acıyordu ve kan kaybediyordu.
"Bunu sen istedin."
Zihin yolu ile Strange'e ulaştı.
"Dinle Strange, şimdi şaşırma sırası değil. Ben Thanosu okyanus ile buradan çıkartacağım senden istediğim gökyüzünde bir portal açman, onu dünyadan gondermeliyiz."
Strange başı ile onayladı.
Bu sefer herkese birden seslendi.
"Beni dinleyin."
Hepsi aniden ona döndü.
"Hepinize özür borçluyum ama şuan halletmemiz gereken bir iş var. Yardımınız gerekiyor. Ilk iş olarak şu yaratıkları bir süre havada tutabilirim. O sırada onları öldürebilirsiniz. Sonrasında Vision sen zihin taşını kullanarak hepsini bir araya topla bu konuda Wanda ile ortak çalışın. Bende onu buradan çıkaracağım. Strange bir portal açacak. Steve Tony'nin yanına ilerle ve iyi olduğundan emin ol. Onu buradan uzaklaştır." Tony'e baktı.
Tony ağzı açık bir şekilde ona bakıyordu.
Neye şaşırmalıydı; sevgilisinin özel güçleri olmasına mı zihin yolu ile konuşmasına mı?Madison başı ile işaret verince yaratıkları havaya savurdu ona bu noktada Wanda da destek oldu tek başına yapamazdı. Vision ile Wandaya bıraktı daha sonra. Natasha Clint ve Bruce öldürmeye başladılar.
Strange portal açarak bilinmeyen yerlere gönderdi diğerlerini.
Thanos ise planı anlamaya çalışıyordu.
"Beni yok edemezsin Madison."
"Belki edemem ama deneyebilirim." Gülümsedi.
O sırada okyanusta devasa bir dalga oluştu. Hayretle ona baktılar. Bu Thanosuda korkutmuştu.
Taşlar onda değilken güçlü sayılmazdı.
"Ve inan bana Thanos denemeye değer!"
Elini uzatarak dalganın içeriye kadar gelip Thanosu sürüklemesini sağladı. Thanos dalga ile sürüklenirken Strange portal açtı ve Madison Thanosu o portaldan itti.
Thanos gitmişti, geri dönermiydi kimse bilemezdi. Ancak önemli olan şuandı.
Asıl sorun Thanos değil sonrasıydı .
Madison güçsüz düşmüştü, bu güçleri kullanmak çok fazla bedeni yıpratıyordu.
Koşarak Tony'nin yanına gitti. Steve Tony'nin uzanmasını sağlamış ve yarasına press yapıyordu.
"Tony, iyi misin? Hadi seni buradan çıkaralım. Hastaneye gitmen gerekiyor."
Madison eğildi ve elini Tony'e uzattı.
Tony de elbette herkes kadar şokta ve kızgındı. Bunca zaman bunu saklamış olmasını sindiremiyordu. Bu şekilde öğrenmesi gerekmezdi.
"Dokunma bana Madison. Belki de ölmeliyim. "
"Bana kız tamam ama şuan değil. Çok kanaman var hastaneye gitmeliyiz. Reaktör iyi görünmüyor. "
"Bunu biz düşünürüz Madison. " Steve'e baktı. Bu düşman tavır da nedendi? Tamam yanlıştı yaptığı ama amacı beliydi sadece korumak. Tony'i korumak. Açıklamasına izin vermelilerdi.
Diğerleri de kendine gelmiş toplanmışlardı. Herkes öfke soluyordu Bruce hariç.
"Kizmakta haklısınız ama bu tepki neden? Tony, lütfen açıklamama izin ver. "
Tony kolunu Steve'in omzuna attı ve zorlukla ayağa kalktı.
"Duymak istemiyorum Madison ya da her kimsen. Benden , evimden , arkadaşlarımdan uzak dur. "
"Zihnimi okuyorsun dediğimde yalanladın. " Clint araya girdi.
"Eşime , çocuklarıma yakındın ! Aileyiz dedim gizli iş yapma dedim! Neden Madison neden yaptın? Yalan söyledin!"
"Yalan söylemedim! Birşeyi saklamak ve birşeyin aksini söylemek aynı şeyler değil. Bilmeniz gerekmiyordu. O kadar şey paylaştık açıklamama izin vermeyecek misiniz? Bu bakışlarınız ne ? Tony..." koşarak önünde durdu.
"Sen yapma bari. Beni tanıyorsun sebebi olduğunu biliyorsun. "
"Ben Madison'ı tanıyorum. Ama Ellie kim bilmiyorum. "
"Ellie yok ben tamamen Madison'ım. Yemin ederim sadece seni korumak istedim. Soz verdim babama. O senin babanı korumuştu ben de seni korumalıydım. Yaşayan son Stark. Tek amacım seni korumak oldu. Kötü birşey yapmadım!" Hıçkırarak ağlamaya başladı Madison. Herkes ona yabancı gibi bakıyordu.
"O halde ne yapman gerekiyor? Yaşayan son Stark'ı öldürdün. "
"Tony lütfen. Seni seviyorum." Ona doğru bir hamle yaptı ama Steve engel oldu.
"Doğru bir zaman değil Madison. Gitsen iyi olur. Yarattığın yıkımı onarmamız zaman alacak." Etrafa baktı.
Doğruydu Thanos onun için gelmişti. Ev bu haldeyse onun yüzünden , Avengers bu haldeyse onun yüzündendi.
Hepsi haklıydı.
"Steve... Peki ya siz? Siz demi böyle düşünüyorsunuz?"
"Evet Madison aynı fikirdeyim. Sebep sensin. "Natasha onayladı.
Peter ve Bruce çok üzgündü. Diğerleri ise öfke ile bakıyordu sadece. Madison biliyordu hepsi üzgündü aslında.
"Pekela sessizliginiz demek oluyor ki gitmeliyim. Tamam..."
"Madison şimdilik uzaklaşsan iyi olur. Tony bunu kabullenmeli öncelikle. Ben sana kızgın değilim. "
"Ben de." Diye onayladı Peter.
"Ama şuan herkes şaşkın ve üzgün. Zaman vermelisin. Anlayacaklardır. Gerçeği bilen var mıydı?"
"Fury ve Rhoodey. Fury babamı tanıyordu. Rhoodey de yıllar önceden tanıyor beni."
"Keşke bana söyleseydin. Herneyse biraz uzaklaşman senin için de iyi olacaktır. "
Üzgün bir şekilde başı ile onayladı.
Tony ve diğerleri bir süre Clint'ın evinde kalacaktı. Madison da Olivia'nın boş evinde.
Belki de uzak bir yerlere gidip bir daha dönmemeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
《 Like a Star'k 》
Fanfiction《Read Me 3.000 Times.》 "Ya dönemezsem?" diye sordu esmer adam karşısında yaşlı gözlerle ona bakan esmer kadına. Esmer kadın bu soruyla afalladı, onun dönmeme ihtimalini hiç düşünmemişti. "Cevap ver Madison." kadının yüzünü okşadı. içten bir gülü...