---
"I love you baby..." kendi kendine şarkı mırıldanan Madison, bir yandan da kadehe viski koymak ile meşguldü.
"Madison!" Happy hızla gelerek elinden kadehi almaya çalıştı.
"Yeter artık kes şunu!"
"Karışma bana." Madison kadehi tekrar eline aldı.
"Lanet olsun ! Tek sen misin saniyorsun üzülen?" Madison yan bir gülüş yaparak eline bir kadeh daha aldı.
"O halde bana eşlik et Happy. Söylenmeyi bırak. Bana yardımcı olmuyorsun." Arkasını dönerek koltuğa oturdu ve ayaklarını masaya uzattı.
"Mad, endişeni anlıyorum , inan bende merak ediyorum ama lütfen... Normale dön biraz. Su hâline bak! Önce Tony şimdi sen..."
Madison Tony'nin adını duyunca gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
"Pekâlâ, hadi normale dönmek için bir sebep arayalım. " gözlerini açtı ve bıkkın bir nefes verdi. Elindeki kadehi havaya kaldırdı.
"Friday, Tony' i ara."
Birkaç saniye sonra günlerdir aldığı karşılığı aldı.
"Üzgünüm efendim, erişim sağlanamıyor."
Saçma bir kahkaha attı.
"Bak, sebep yok." Umursamazca viskisini yudumlamaya devam etti.
Happy, çaresiz bir şekilde koltuğa oturdu ve kadehi aldı.
"Madison, sen benim arkadaşımsın. Benim için değerlisin. Tony ve Pepper ne kadar değerli ise o kadar. "
"Pepper... Happy bana dürüst olacağına inanarak birşey soracağım ." Happy bakışı ile ona onay verdi.
"Tony son 1 yıldır onu özlüyor olabilir miydi?"
"Bunu nereden çıkardın?"
"Biliyorsun, son zamanlarımız pek sevgi dolu geçmedi. Yani Tony , çok değişmişti. Bana karşı özellikle. Aslında beni sevmeyip hep Pepper'ı düşünmüş olabilir mi?" Yeniden koltuğa yaslandı.
"Inan bana Madison bahsettiğin şey mümkün degil. Tony Stark, bir kadına asla katlanmaz, sevmiyorsa."
"Onu çok özlüyorum..." Happy başını sallamakla yetindi.
"19 gün oldu Happy, hala haber yok. Ne yapıyor, nasıl, hayatta mı bilmiyorum. Canım yanıyor. Bana bak, bu uzaylı birini bulmuş olmasın? "
"Hayal gücüne hayranım. " omuz silkti Happy ve kadehini havaya kaldırdı. Happy ile kadeh tokuşturup sohbete devam ettiler.---
"Friday, bağlantı kurmaya çalış. " birkaç saniye sonra Friday yine aynı cümleyi söyledi.
"Lanet olasıca! Şaşırt beni." Bu 24. Gündü.
"Demek istediğinizi anlayamadım efendim."
"Boşver Friday, kendi kendime konuşuyorum. "
"Efendim, çok fazla alkol tükettiniz, günlerdir uykusuzsunuz. Böyle devam ederseniz komaya girmenize 23 saat var. "
"Bilgi için teşekkürler. "
"Ciddiye almanızı öneririm efendim."
"Ah ne çok şey biliyorsun. Şüpheleniyorum senden Tony falan mı var senin içinde?"
"Olumsuz."
"Işine geleni anlıyorsun ama. Ah kafayı yiyorum sanırım, yapay zeka ile tartışmayacağım." Arkasını dönerek garajdan çıkacakken gözü Aston Martin'e takıldı.
Gülümsedi. Tony ile ilk tanıştığında daha doğrusu ilk yemeklerinde bu arabayı görmüştü ve Tony bu araba ile onu eve bırakmıştı. El sallayarak gözleri doldu şekilde garajdan çıktı
"Hmm farklı birşey yapayım, beyaz şarap içeyim." Diyerek alkol dolabına yöneldi.---
"Inanamıyorum leziz. " 2. Kadehini de bitirip masaya bıraktı.
Devamını hatırlamıyordu. Kaçıncı kadehten sonra terasa çıkmış ayaklarını aşağı sarkıtmıştı.
Happy odada deli gibi dolanıp Madison'i arıyordu. Neyseki sonunda Friday'e sormak aklına gelmişti.
Madison'in yanına gelince onu gördüğü durumdan çok korkmuştu. Daha önce atlamıştı neyse ki Tony vardı. Simdi atlasa onu kimse kurtaramazdı, Jarvis te yoktu.
Neyseki buna niyetli gibi durmuyordu.
"Madison , Tony telefonda. " Madison kalp çarpıntısına engel olamadan ne ara kalktığını bilmediği yerden hızla uzaklaştı ve Happy'i devirerek garaja ulaştı.
Ayakta durmakta zorlanıyordu.
"Tony..."
"Sinyal kesildi efendim."
"Kendini yoket Friday! Bir halta yaramıyorsun! Nerede senin yüksek teknolojin! Lanet olsun.." ağlayarak bulunduğu zemine uzandı.
"Madison, hadi içeri geçelim. " Happy onu tutmaya çalıştı ancak Madison çırpınıyordu. Bir süre bu çırpınışın itiraz değil kriz olduğunu farketti. Ardından Madison'ın kusması ve bayılması uzun sürmemişti.
"Uyardım onu ama dinleyen kim! "
Acil servise ağlayarak ilk defa geliyordu Happy. Tecrübesizdi.
Donuk hareketlerle Madison'ın içeriye götürülmesini izledi.
"Tanrım, ya birşey olursa? Naparım ben, Tony'e ne derim? "
Derin bir nefes verdi Happy.
Aradan geçen yarım saat bir sağa bir sola giderek geçmişti hala haber yoktu. Nihayetinde bir doktor içerden çıkmıştı.
"Nasıl izin verirsiniz bu kadar içmesine ? Ölmediği için şanslı. "
"Ne? Kolay mı sanıyorsunuz engel olmak? Herneyse şuan nasıl?"
"Daha iyi. Uyuyor şuan, birazdan kendine gelir. Bu depresif bir hal. Yalnız bırakmayın." Doktor yanından ayrılırken Happy gözyaşını sildi.
Eger Tony geri dönemeyecekse hayatındaki tek arkadaşı Madison kaldı demekti ve canı pahasına onu korumalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
《 Like a Star'k 》
Fanfiction《Read Me 3.000 Times.》 "Ya dönemezsem?" diye sordu esmer adam karşısında yaşlı gözlerle ona bakan esmer kadına. Esmer kadın bu soruyla afalladı, onun dönmeme ihtimalini hiç düşünmemişti. "Cevap ver Madison." kadının yüzünü okşadı. içten bir gülü...