19

1.1K 95 9
                                    


---

-Geçmişe ait bir bölümdür.-

"Pekâlâ , gel bakalım. "
Tony iki kadeh alarak masaya bıraktı. Hazırladığı masa ile gurur duyuyordu.
Salondaki büyük masada ozel bir misafir gelecekmiş gibi hazırlık yapmıştı.
Bu yemek onun ve Madison için hazırlanmıştı. Tony'nin söylemesi gereken şeyler  vardı ve bunu Madison"'a kabul ettirmek kolay olmayacaktı. Hoş  bir masa ile  gönlünü çalabilir ve onu hazırlayabilirdi.
Madison  ağır adımlarla binadan içeri girdi, Çok  yorgundu.
Tony ona Stark Endüstrisinde çalışması konusunda çok ısrarcı olmustu Madison buna ilk başlarda sıcak bakmamıştı ancak iş  için  gittiği her yerden Tony yüzünden red yiyince mecburen Endüstride çalışmayı kabul etmişti.
Tony'nin özel asistanı falan değildi. Ya da Ceo hiç değildi. Haketmediği bir başarıyı istememişti. CEO yardımcısı olmak ona yetiyordu.
"Bayan Sunrise, hoşgeldiniz. Bay Stark  büyük salonda ancak sizden öncelikle odanıza gidip sizin için seçtiği elbiseyi giymenizi istiyor." Madison  adımlarını yatak odasına yönlendirdi. Odaya girince yatağın uzerine baktı. Yeşil  tonlarda çok  güzel bir elbise duruyordu.
"Zevkli adam." Diye düşünerek gülmeden  edemedi.
Giyinerek ayna karşısına geçti , saçlarını açtı. Güzel  görüntüsünden emin olarak odadan çıktı.
"Tony."
Arkası dönük olan Tony onun seslenmesiyle yüzünü kadına çevirdi. Büyülendi.
"Vay canına... bu kadar yakışacağını düşünmemiştim."
Madison'ın  ona yaklaşmasını izledi.
Nasıl söyleyecekti?
"Neyi kutluyoruz?"
"Kutlamadan ziyade... Zaman geçirmek istedim. Biliyorsun bizim işler pek memur gibi yürümüyor."
"Hayır Tony, başım belada deme sakın!"
"Sakin ol güzelim, öyle birşey yok."
Madison oflayarak masaya oturdu. Tony onun elini bırakırken bir öpücük kondurdu.
"Bizim hakkımızda konuşalım istiyorum bu gece."
"Ne o Bay Stark, ilişki bana göre değil yolumuza bakalım falan mı diyeceksin?" Gülümsedi ve kadehinden bir yudum şarap aldı. Midesi hala almıyordu ancak böyle zamanlarda içmeyi seviyordu en azından içiyormuş gibi yapıyordu.
"Zampara zamanlarımı özlemedim diyemem." Madison masa altından ayağına bastı.
"Ah! O zamanlar bu kadar olay yoktu, savaş yoktu o yüzden dedim. "
"Hıhı tabi ki."
Madison bir yudum daha aldı.
"O halde emekli olacağım ve kırsal bir yaşam ıstiyorum mu diyeceksin?"
"Hayır, yine tutmadı." Sandalyesini kızın yanına çekti ve elini tuttu.
"Madison, hayatımda olduğun için teşekkür ederim. Birçok olumsuz yanıma rağmen benden vazgeçmedin. Minnettarım. "
"Tony, veda konuşması gibi geliyor bana, hayır dinlemek istemiyorum." Tony daha sıkı tuttu elini.
"Mad, lütfen dinle."
"Hayır dedim, her ne yapacaksan yapma! Istemiyorum. Bu masayı da istemiyorum. Sadece yanımda kal , hayatta kal !" Ayağa kalktı ve cama yürüdü.
Tony arkasından gelerek kıza sarıldı ve başını omzuna koydu. Boynunu öptü daha sıkı sardı.
"Tony, lütfen , anladım zaten birşeyler olduğunu. Günlerdir hepiniz bir yerlerdesiniz. Kimseyle doğru düzgün konuşamaz oldum. Sen garajından çıkmıyorsun, geldiğimde Friday'i kapatıyorsun. Steve yine yemek yemiyor. Natasha odasından çıkmıyor. Bruce , Hulk'a dönüşemiyor. Herkes kötü görünüyor. Aptal değilim! Ve şimdi gelmiş masa hazırlamışsın. Evet harika ! Ama istemiyorum, yanımda olmayacaksan bunları istemiyorum."
Tony kızı kendine çevirdi yüzünü elleri arasına aldı.
"Seni seviyorum." Kızı büyük bir açlıkla öpmeye başladı.
"Gitmeni istemiyorum."
"Gitmek istemiyorum."
Birbirlerini öpmeye devam ettiler. Tony kızın elbise askısinı indirmeye çalıştı.
Madison ise Tony'nin gömleğinin düğmelerini açıyordu.
"Tony..." eli ark reaktörüne çarptı. Gömleğini omuzlarından sıyırdı. Madison'in elbisenin fermuarı açıktı ve güzel sırtını açıkta bırakıyordu.
Tony hızla kızı cama doğru çevirdi ve açıkta kalan sırtına dokundu, arada kibar öpücükler bıraktı. Madison ellerini cama dayamıştı. Tony elbise askılarını aşağıya cekerek omuzlarını öptü. Madison hafifçe  inledi.
"Beni zayiflatiyorsun Madison."
"Hayır , sen her zaman güçlüsün. Kimse bunu yapamaz." Tony yan gülümseme yaptı.
Elleri kızın bacaklarına kaydı . Onu kucaklayarak koltuğa  ilerledi.
Madison'in sırtı  koltuk ile buluşurken Tony üzerine uzandı ve devam etti.
"Benden kaçmandan nefret ediyorum. Stevele zaman geçirmenden nefret ediyorum." Madison güldü.
"Kıskanıyorum desen konu bu kadar uzamaz. "
"Ne ?" Kızın yüzüne doğru çıktı.
"Kıskanmak bende olan bir özellik değil. " gülerek yeniden Madison'ı öptü.
Bundan ilerisine gitmediler. Birbirlerine dokundular öptüler ancak ilerisine gitmediler.

"Seni seviyorum" ďerken bir kez daha güneş batıyordu. Evin manzarası harikaydı. O koltukta Tony oturmuş Madison'in sırtını kendine yaslamış ellerinde birer kadeh şarap  ile manzaraya bakıyorlardı. (Ikisinin de üzeri dağınıktı. )
"Tony, günbatımını sevdiğimi biliyorsun değil mi?"
"Seninle ilgili herşeyi biliyorum Mad."
"Öyleyse gitmeyeceksin."
"Madison anlaştık sanıyordum. "
"Anlaşmak mı? Sevişmemiz arasında bana uzaya gideceğini, Thanos ile savaşacağını söylüyorsun. Evrenin varlığı buna bağlı diyorsun. Olayın farkında mısın? Buna izin vermiyorum!"
"Bebeğim, bunu yapmak zorundayım. Bendeki zeka kimsede yok. Bensiz takımı düşünebiliyor musun? Dünya yokolur."
"Zekana hayranım ama benimle kaldığın zaman. Sen gittikten sonra bir işe yaramaz." Tony bir nefes verdi.
"Madison, korktuğunu anlıyorum. Inan bana bende korkuyorum. Ama burada durabilir miyim sence ? Onlar orada savaşırken ben burada nasıl dururum? Ozaman Ironman olamam ki."
Ah tabi ya Ironman. O bir Avengers üyesiydi kahramandı. Ilk isi hayat kurtarmaktı, kendi istediği şekilde.
Madison onu tanıdığında böyleydi. Defalarca savaşa yollamıştı onu, günlerce dönmesini beklemişti. Çok  korkmuştu ama Tony bunu yapmazsa Tony olamazdı biliyordu ve şimdi bu bencilligin anlamı yoktu.
Daha önce  nasıl döndüyse yine dönerdi .
"Bencilce davranıyorum, özür dilerim ama korkuyorum. Hem de çok..."
Tony kendisine yandan bakan kızın başına bir öpücük bıraktı. Güneş iyice batmıştı.
"Bende korkuyorum ama döneceğim. "
Madison'ı biraz kızdırmaktan zarar gelmezdi.
Belki de son 1 yılın en huzurlu zamanını geçiriyorlardı.
Son 1 yıl onların en zor yılıydı. Tony çok huysuzdu. Madison çoğu geceyi ağlayarak geçiriyordu, sinir krizleri artmıştı ve bunlara en yakın tanık Steve Rogerstı.
Tony bu yüzden ona öfkeliydi aslında ailesi ile olan durumu saklamış olmasını sindirebilmişti.
Ama Tony açtığı yaraları kendisi sarmak istemiş olsa da Steve hep Madison'ın yanında oluyordu. Bu yüzden  ondan uzaklaşmıştı.
Işin aslı Madison ondan uzaklaşmamıştı ne olursa olsun her koşulda affediyordu.
"Ya dönemezsem?" diye sordu Tony karşısında yaşlı gözlerle ona bakan Madison'a.
Esmer kadın bu soruyla afalladı, onun dönmeme ihtimalini hiç düşünmek istemiyordu, hep dönmüştü yine dönecekti.
"Cevap ver Madison." kadının yüzünü okşadı. içten bir gülümseme gönderdi. kadın ise ağlıyordu.
"Bir yolunu bulursun. Sen Ironmansin. " histerik bir kahkaha attı adam. Bu kadını ne ara sevmişti ?
"Döndüğümde seni bulamazsam?"
"Bekliyor olacağım, tam burada.Ama ya başıma birşey gelirse ve burada olamazsam?"
"Seni mutlaka bulurum Mad. Yeter ki beni unutma. "

----

《 Like a Star'k  》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin