47.Bölüm

204 26 62
                                        

Baekhyun'un beni sürüklemesinden sonra eğer yürürsek bayağı geç kalacağımızı fark etmiştik ve bir süre koşmuştuk.

Hayır kesinlikle şikayet etmiyorum.

Birkaç saniyeliğine soluklanmak için durduğumuzda paytak paytak yürüyen küçük bir kız önüne bakmadığı için ona arkasını dönük Chanyeol'ün bacağına çarpıp düşmüştü.

Kafasını ovuştururken yukarı, oldukça yukarıya, bakarken gözleri kocaman olmuştu. 3-4 yıllık hayatında, büyük ihtimalle hiç Chanyeol kadar uzun birisiyle karşılaşmamıştı.

Chanyeol çocuk ayağa kalkarken onunla aynı boya gelmek için dizlerinin üzerine eğilmişti ve kıza çok sevimli olduğunu söylemişti.

Eğildiği halde kızdan uzun olduğu gerçeğini de söylemeden geçemeyeceğim.

Annesi yanımıza gelen çocuk Chanyeol'ü, özellikle kulaklarını, sevdiği için onunla sohbete girmişti ama gitmemiz gereken bir okul vardı. Bunun farkında olan Jongdae ayarlayamadığı sesiyle konuştu.

"Bırak çocuğu da gidelim. Geç kaldık zaten!"

Küçük kız büyük ihtimalle Jongdae kadar gürültülü biriyle de tanışmadığı için minik kulaklarına fazla gelmiş olan ses yüzünden ellerini kulaklarına bastırmıştı.

Chanyeol gülerek Jongdae'yi gösterdi. "Abi öğle yemeğine mikrofon yedi, o yüzden sesi çok çıkıyor."

"Mikrofon yeniliyor mu?" Chanyeol yanaklarını şişirerek soran ve 3 kat sevimli hale gelen kıza dayanamayıp sarıldığında çocuk da minik kolları yettiği kadarıyla ona sarılmıştı.

Gözlerimden kalpler fışkırarak oluşan sevimli görüntüyü izlerken Jihyo'nun neden Chanyeol'ü bu kadar sevdiğini daha iyi anlamıştım.

"Aman bu da elinden gelse kız çocuklarını yiyecek." dirseğiyle beni dürterken konuşan Baekhyun'a dönmüştüm.

"Küçükken bunlara giderdim ben tam oyunumuzun ortasında Jihyo gıcığı gelirdi benim gelişimi bekliyordu galiba. O geldiği an Chanyeol beni satardı. Bu yüzden kızları hiç sevmem, hele de küçüklerini. Buna sen de dahilsin!"

Bu cümleyi kaçıncı kez duyuyordum acaba?

Milyonuncu kez Jihyo'ya olan nefretinden bahsederek sonunda bana bağlarken onu boşverdim Chanyeol'ün çocuğun yanaklarını sıktığını görmemle içime ani olarak birilerine sarılma isteği doğmuştu.

Bilin bakalım kime?

"Söyle Nayeon." demesiyle Kyungsoo'ya baktığımı fark etmiştim.

Toparlanmaya çalıştım. "Bir şey yok."

Gözlerini devirdi. "Sadece bir şey sormak isteyip de soramadığın zamanlarda böyle bakıyorsun. Uzatma da söyle."

Omuz silkip yavaş yavaş yürümeye başlayan arkadaşlarımın peşine takıldım. "Bu kez söylemeyeceğim ısrar etme."

Kaç gündür sevgililerden çok sevgili gibi davranıyorduk ama yine de yanlış anlayabilirdi o yüzden söylemek istemiyordum.

Müzik sınıfına yaklaştığımızda bütün linci yemeyi göze almış olduğum için hızlı adımlarla önlerine geçtim.

Müzikçi önde olsam da arkada olsam da her şekilde bana söylenecekti ama olsundu. Baekhyun'un takıntılı fanı yüzünden dağılan fangirller, kız ortadan kaybolduktan sonra sayıları eskiye göre daha az da olsa yeniden toplanmışlardı. Kızların arasından yol açarak grup lideriymiş havalarıyla içeri girdim.

Lucky One Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin