46.Bölüm

202 28 78
                                    

"Annem öğleden sonraki derslere girmediğimi öğrendiğinde beni kesecek!" diyerek kollarını bağlamıştı Chaeyoung.

"Kızım final maçı bu, sizin sınıfta doğru düzgün insan kalmadı bir tek sen mi fark edileceksin?"

Okul futbol takımımız finale kalmıştı ve Minseok bunu haber verdiğinde futbol maçı izlemeye bayılan birisi olarak Jongdae'ye kesinlikle onunla gideceğimi söylememle birlikte, hepimiz gitmeye karar vermiştik. 

"Jongdae, okula koşarak dönmemiz gerekecek farkındasın değil mi?" Kyungsoo'nun kurmuş olduğu bu aşırı mantıklı cümleye, Jongdae omuz silkmişti.

Okuldan sonra malum müzik çalışması olduğu için biz geri dönmek zorundaydık ama geç kalsak bile linçlenecek olan yine bendim ve futbol maçı izlemeye bayıldığım için umurumda değildi.

"Mızıkçılık yapma ne güzel maça gidiyoruz işte!" heyecanla yerimde tepinerek söylediğimde bu yönümü bilmeyen kızlar şaşkınca bana bakmıştı.

"Nayeon futbol maçı izlemeyi çok sever." dikkatleri üzerine alarak kısaca açıklama yapmıştı Jihyo.

"Kesin ponpon kız olmuştur bu gerizekalı." derken alayla gülen Baekhyun'a Jihyo, aynı alayla karşılık verdi.

"O kadar değil ama ortaokuldayken bir tane futbolcudan hoşlanıyordu. Sürekli derse geç kalırdı onu biraz daha kesebilmek için."

O zamanlar hoşlandığım birisi olduğunu bilen kişiler arasında Jihyo da vardı ve bunu şu an ifşalaması hiç iyi olmamıştı.

Öksürerek ne dediğini fark etmesini sağladığımda kafasını kaşıyarak susmuştu.

"Hadi gidelim niye duruyoruz ki hala?" diye bağıran Jongdae ile gözlerimi devirdim. Sesini ayarlayamamıştı ve boş bir gürültü oluşturmuştu.

Jongdae'nin bu lafından sonra yetenekli futbol takımımızı desteklemeye akın akın giden kişilerin peşine takılmıştık.

Tam bize ayrılmış gibi olan boş bulduğumuz yere, 9 kişi yukarıdaki, 8 kişi de tam aşağısındaki sıraya, yerleşmiştik.

Artık hileye gerek kalmadan, Kyungsoo yanıma oturuyordu, ama biraz zorlamayla geldiği için diğer tarafında başka birileri oturacak şekilde bir yere geçmişti. Orayı özellikle seçmişti ve beni de yanına oturtmuştu. 

Jongin, Sehun da onu satarak Tzuyu ile başka bir köşeye geçmiş olduğu için bana sinirle baktıktan sonra önümüze geçmek zorunda kalmıştı.

Oturduğumuz an önümüze dikilen kıza gözlerimi kısarak baktım ama arkadaş Kyungsoo'dan başka bir şeyi görmüyordu.

Şu kızı yıllar geçse de unutamayacaktım galiba.

Ex flörtüyle anında muhabbete girişmiş Kyungsoo'nun beline çimdik attığımda canının acıdığını belli eden bir ses çıkardığı için herkes bize dönmüştü.

Kız ne yaptığımı görmemişti ama galiba bir şeyler yaptığımı anlamıştı. Her ne saçma şeyden bahsediyorsa artık, anlattığı şeyi keserek çok mutlu bir şekilde sorarcasına konuştu.
"Sonra görüşürüz o zaman."

Aynı mutlulukla kıza görüşeceklerine dair onay veren Kyungsoo'ya bir çimdik daha attığımda 'şimdi görürsün gününü' hissiyatı veren bir tonla yavaşça bana döndü.

"Nayeon, ne yapıyorsun sorabilir miyim?"

Dalga geçtim. "Belini çimdikliyorum sen ne yapıyorsun?"

"Oha! Ben olsam çoktan gömmüştünüz bu nasıl hala yaşıyor?" yanımıza gelirken şokla konuşan ve Kyungsoo'ya temas etmeye çalışan Baekhyun anında tokadı yemiş, sonra da geldiği gibi gitmişti.

Lucky One Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin