42.Bölüm

202 28 54
                                    

"Ayağında bir şey yoksa neden okula gelmiyor ki?" diyerek aşırı mantıklı bir soru yönelten Sana'ya ellerimi yana açıp omuzlarımı kaldırarak bilmediğimi söyledim.

"O kadarını da Junmyeon'a sor. Ben nereden bileyim."

Sana'nın bana söylediği başka şeyleri takmadan ayaklanıp kaçmaya çalışan Dahyun ve Momo'yu durdurdum.
"Nereye gidiyorsunuz acaba?"

"Jongdae okula geldiğine göre hep birlikte oynamaya gidiyoruz tabiki." Sırıtarak konuşan Momo'nun lafını Dahyun devam ettirdi. "Dün daha çok hastalandığı için hiç oynayamadık."

Kavga faciamızın olduğu gün, yani 2 gün önce, koşmaktan gebermeye yakın bir vaziyette 7.derse yetişebildikten sonra sivri zekalı arkadaşlarımı kurtarabilmek için bir dolu yalan sallamıştım.

Aslında gerçeği söylemek için gitmiştim ama "Jongdae hasta" şeklinde girdiğim cümleyi henüz bitiremeden "neden arkadaşlarına göz kulak olmuyorsun sen!" şeklinde başlayan linç girişimi ile devamını uydurmak zorunda kalmıştım.

Göz kulak olamadığım(!) Jongdae'nin hastalığı arttığı için dün de okula gelememişti ve buna artı olarak bok böceğine dönüşmüş Baekhyun'da gelememişti.

Gelse mucize olurdu zaten.

Bunun için bir de Baekhyun linci yiyerek dünkü çalışmayı da zorla olsa iptal ettirebilmiştim ama daha fazla katlanamazdım buna.

Bana güvenip çıkışta çalışmaya kalmama olasılıkları vardı. Bu yüzden ben de, onlarla bugün dersi iptal ettiremeyeceğimle ilgili konuşmak için Dahyun ve Momo ile ayaklandım.

Birbirleri ile anlamlı bakışlar paylaşıp kaçmaya hazırlanan Tzuyu ve Mina'ya ellerimi belime koyup bağırdım.

"Dağılan olursa deşerim!"

Yine tek başıma kalmak istemiyordum...

Yixing'in gelişinden sonra onlar da 9 kişi olmuştu, aynı bizim gibi, bir kişi sığmadığı için masa başına başka bir sandalye çekmek zorunda kalıyordu.

Bugün masa başında oturan kişi bok böceği kankam Baekhyun olduğu için ellerimi omuzlarına koyarak sıktığımda acıyla bağırdı.

Alayla konuştum. "Artık bugün çalışmaya gitmeniz gerekli değil mi?"

Chanyeol elleriyle piyano çalarmış gibi bir hareket yaparken konuştu. "Benlik bir sıkıntı yok."

Jongdae kötü çıkan sesiyle, kızlarla uzaklaşmadan hemen önce konuştu. "Sesim kötü ama hallederiz bir şekilde."

Kyungsoo'nun hiçbir şeyi yoktu zaten. Ona attığım kısa bakışla beni desteklemişti ama Baekhyun'dan ses çıkmıyordu.

Kafasına vurdum. "Konuşsana gerizekalı."

"Yapma şöyle şeyler, canım acıyor hala." dedi ağlamaklı çıkan sesiyle.

Alayla konuştum. "Onu bok böceği gibi ezilmeden önce düşünecektin. Umrumda değil."

"Tamam tamam. Defol şimdi!" sinirle bana döndüğünde biraz canı acıdığı fark edilmişti ama belli ettirmemeye çalışarak bağırdı.

Kızların yanına geri döndüğümde çoktan arazi olmuş Jeongyeon, Sana ve Chaeyoung'u fark ettim.

Ve bana somurtarak bakan Tzuyu ve Mina'yı.

Ofladım. "Tamam. Gidin hadi."

İkisi de bir anda parlayan gözleriyle ayağa kalkıp yalandan bir teşekkür öpücüğüyle beni geçiştirdikten sonra hızla uzaklaştılar.

Lucky One Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin