45.Bölüm

209 28 25
                                    

Kendime hakim olamadığım için Kyungsoo ile ettiğimiz saçma sapan kavgadan sonra ertesi gün beni almaya gelmek için ısrar etmişti ama ben kendim gidebileceğimi, eğer gelecek olursa boşa gelmiş olacağını kesinlikle belirtmiştim.

Kendim gidebilecek olma kısmı yalandı. Hala daha ödüm kopuyordu, sabah beni evimden alma düşüncesi de çok güzeldi ama fazladan bir sürü yol yapıp yorulmasını istemiyordum.

Birkaç gündür benimle yeterince ilgilenmişti zaten. Fazlasından bokluk çıkardı falan. Bundan da korkuyordum.

Evet gerçekten çok korkak bir insanım...

Tabiki korktuğum için bugün de okula koşarak gelmiştim. Bahçe kapısında beni durduran birisi olmadığı için ve fazlasıyla erken gelmiş olduğum için sınıfıma kadar koştum.

Yerime oturup nefesimi düzene sokmaya çalışırken içeri giren, korkulu rüyam, kızla gözlerim kocaman olurken ayağa kalkmıştım.

Sınıfın bomboş olması ortamı iki kat germişti.

Çekingen adımlarıyla yaklaşırken konuştu. "Özür dilemeye geldim ben."

Elimle durmasını işaret ettim. "O mesafede durursan iyi olur."

"Korkmana gerek yok, çok saçma sapan hareketler yaptığımın farkındayım ve bunun için özür dilerim." birkaç kez ağzını aralamıştı ama her seferinde söyleceklerinden vazgeçerek susmuştu.

En sonunda konuşmaya karar vererek dolu gözleriyle hızlıca, "bir daha böyle şeyler olmayacak." dedikten sonra koşarak çıkmıştı.

Şaşkınlıkla arkasından bakarken içeriye endişeli bir Kyungsoo girdi. "O kız neden buradaydı?"

Benim için ciddi ciddi endişelenmiş olduğunu şu an tamamen hissetmiştim ve bu, günlerdir beni terk etmiş heyecanımın geri gelmesine sebep olmuştu.

Heyecanımı boşvererek sakince "Özür dilemeye gelmiş." dememle şaşırmıştı.

Herhangi bir şey söylememesi üzerine daha fazla dayanamayarak hızla yanına gidip sıkıca sarıldım. "Teşekkür ederim."

Neden teşekkür etmiş olduğumu gayet iyi bildiği için cevap vermeden sarılışıma karşılık vermişti.

Konuşmasına gerek yoktu. Ben onu anlayabiliyordum.

Gülerek içeri giren Jeongyeon ile birbirimizden ayrılarak kapıya döndüğümüzde yanında Junmyeon'u da görmüştüm.

Bu ikisiyle ilgili yaptığı yorumların devamında ilk kavgamızı etmiş olduğumuz için aklımdan asla çıkmıyorlardı.

İkisini yan yana görmemle Kyungsoo'ya yan bir bakış attığımda onun da aklına muhtemelen aynı şey gelmiş olduğu için gülümsediğini gördüm.

Baktığımı fark ettiği için bana döndüğünde attığımız kahkaha Jeongyeon'un dikkatini çekmişti.

"Kyungsoo bizim sınıfta fazla dolanmaya başladın." dedi dümdüz sesiyle.

"Bozma çocukların keyfini." Jeongyeon'a sanki kendisi çok büyük birisiymiş gibi bunu söyleyen Junmyeon'a alayla baktım.

"Çocuklarmış. Sen nesin?"

Sırıttı. "Ben sizin annenizim."

Gözlerimi devirdim.

Müzikçi oğluşlarım demeye başladığında sulu Jongdae, 'grup' olan grubumzun adını 'Oğluşlar' olarak değiştirdikten sonra Junmyeon, kendini komik zannederek grup adını 'Junmyeon'un oğluşları artı kızlar' olarak yeniden değiştirmişti.

Lucky One Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin