ZH/50 ~ Final Part 2 ~

12K 628 111
                                    

'Bazı hikayeler sayfa sayılarıyla sınırlı kalmaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Bazı hikayeler sayfa sayılarıyla sınırlı kalmaz.'

Bazen tanımını kolayca yaptığımız bir şeyi yaşamaya başladığımızda veya yaşadığımızda o ilk tanımdan uzaklaştığımızı fark ederiz. İlk tanımdan tamamen değişik, tamamen alakasız şeyler söylemeye başlarız. Ya da belki de bir yerde tıkanır ve zorlanırız. Gülerek, kahkaha atarak açıkladığımız şeyler belki bir an da üzüntüyle yutkunmayla gelişen açıklamalara dönüşebilir. Zamandır en büyük değişimi de. Zaman ve değişen insan.

Çünkü hiçbirimiz aynı düşüncelerimizde ve aynı yaşımızda kalmayız. En basitinden bir yıl önceki sen ile bir yıl sonraki sen arasında dağlar kadar fark oluşur. Zaman değişir ve sen zamana bağlı olarak bir değişime girersin.

Ya yaşadıklarındır seni değiştiren ya da yaşındır sana o olgunluğu veren.

Ben yaşadıklarımdan ziyade yaştan değiştiğimi düşünüyordum. Yaşım ve beni etkisi altına alan duygularım.

Sevmek, hissetmek, hem ağlamak hem gülmek.

Çok değişik şeylerdi. Emin olun anlatabileceğim, tanımını yapabileceğim duygular kesinlikle değildi. Bir insan hem ağlayıp hem nasıl gülebilirdi ki?

Bunu çok fazla yaşamıştım. Bu duygular beni benliğine alınca hayatımın bir parçası olmuştu şu dediklerim.

Sevince diye başlarsın ya hani söze, belki de öyleydi. Sevince, aşık olunca, bir şeyleri birlikte yapmaya başlayınca aslında olması normal şeylermiş demek ki dersin.

Öyleydi. Yaşadıkça benim içinde normalleşiyordu. Duygular her geçen gün bendeki yerini sağlamlaştırıyor ve benim bir parçammış gibi hareket ediyordu.

Ve garip olan ise ben bu durumu çok seviyordum.

"Makyajın çok iyi oldu, bak sakın ağlama hemen" Ece'nin konuşmasıyla aynadaki yansımama döndüm. Şu an karşımdaki kişi kesinlikle ben değildim. Halbuki çokta abartmasınlar istemiştim.

"Sence de abartı olmadı mı Ece?" Diyerek düşüncemi belirttim. O sıra dediğime pişman olmuştum. Bana gözlerini belerterek baktı.

"Saçmalama sen gelinsin. Bugün senin kına gecen, bir zahmet öyle ol yani." Asıl hata bunu benim Ece'ye sormamdaydı. Tabii ki öyle söyleyecekti. Daha fazla bu duruma bir söz söylemeden aynanın önünden kalktım.

Çok fazla heyecan ve çok fazla sakinlik arasında gidip geliyordum. Bu normal miydi hiçbir fikrim yoktu ama ilk kez olduğu kesindi.

Avuç içlerimin terlediğini fark edince masanın üzerindeki peçeteyi alıp hızlıca sildim. Vücudum değilim tepkiler içersine girmişti.

Bu sırada ev de yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başlıyordu. Her zaman sadelikten yana olduğum için ve abartmaya gerek duymadığım için kınaya bir salon tutmamıştık. Keza düğün içinde bir salon tutmamıştık.

ZORAKİ HİZMETÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin