"Küçümseme kimseyi! Noktada küçüktür ama bitirir cümleyi..."
Allah'ım ne olur bu kez dediklerimi duymasın ne olur. Ne vardı yani düşüncelerini dışa vermesen. Ah Mihrima ah!
İkimizde şaşkınca birbirimize bakıyorduk. Benim şaşkınca bakmamın sebebi, Melih'in şuan burada ve elinde bir çamaşır sepetiyle olması. Onunda bana şaşkınca bakma sebebi, karşısında bu kılıkta olmamdan dolayı bence. Ben kendimi gece görsem cidden korkardım.
Utanmıştım. Gerçekten onun karşısında bu halde durmaktan utanmıştım. Ne diye geldi ki şimdi buraya. Hafif boğazını temizledi.
"Senin burada ne işin var yardımcı."
Dedi hâlâ elinde çamaşır sepetiyle beklerken. Oh be bu kez duymamış dediklerimi. Bence bu soruyu şuan benim sormam gerekirdi. Asıl senin burada ne işin var demek vardı ama işte. Ama...
"Evin patronunun çamaşır odasında olacak hâli yok ya"
Ah Mihrima yine o ağzını tutamadın. Neden böyleyim ben ya. Hafif boğazımı temizledim.
"Yani benim de.."
"Bu saatte burada ne işin var?"
Sinirlenmişti. Bu nasıl bir adam ya. Bu nasıl bir sinir ya. Düzgünce sorabilir değil mi. Sakin ol Mihrima ve şu lanet olası soruyu cevapla.
"Bugün Firdevs abla ile burada kaldık. Ve ben de makineyi çalıştırmaya geldim."
Alayla ve bir o kadara da sessiz bir şekilde güldü. Ya da ben öyle sanıyordum. Bu adam kim gülmek kim yani.
"Sen ve çamaşır odası. Cidden sen hâlâ buraya girebiliyor musun?"
Sözlerindeki imâyı anlamıştım. O gün kıyafetlerine olanları kastediyordu. Sakın Mihrima demek istiyorum ama yapamıyorum. Kendi hakkımı savunmalıyım. Konuşacağım. Her ne olursa olsun karşılığını vereceğim.
"O ilkti. İlkler her zaman kötü sonuç verir. Şanş işte sizi buldu."
Oh rahatlamıştım. Tabii ben her ne kadar rahatladıysam o da o kadar sinirlenmişti. Çamaşır sepetini kavramasından belliydi bu siniri. İstediğini söyleyebilir.
"Öyle mi. Laf yetiştirmen bittiyse çamaşır makinesini aç."
Ne diyordu bu böyle. Ne yapacaktı çamaşır makinesini? Neyse Mihrima sen yapta o ne hâli varsa görsün. Çamaşırlığın kapağını açtım ve onun ne diyeceğini bekledim. Sonra elindeki çamaşır sepetini yere koydu ve içindekilerini makineye attı.
Nasıl yani. Melih Ahsuvar çamaşır mı yıkayacaktı? Bu şaşkınlığımla ona döndüm.
"Siz şuan ne yapıyorsunuz? Bırakın ben..."
Sustum. Benim kelimelerimi boğazıma dizen bana olan bakışıydı. Bu bakış'ben sana artık kıyafetlerimi verir miyim'der gibiydi.
"Kıyafetlerimi sana vereceğime ben yıkarım daha iyi."
Bu kesinleşmişti. Bana vermemekte kararlıydı. Artık buradaki işim bitmişti. Çıkmak için kapıyı açtım fakat tekrar durdum.
"Kaça ayarlamamız gerekiyor?"
Arkam dönük olduğu için rahatça gülmüştüm. Bu durum nedense komiğime gitmişti. Gülmemi bitirip tekrar ona döndüm.
"Komik olan ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ HİZMETÇİ
Spiritual© Telif hakkı yazara aittir. "Neden ismin Mihrimah değilde Mihrima?" Bu sorduğu soruyla birlikte kafamı sağ tarafa çevirdim. Şaşırmıştım açıkçası. Hele de bu Melih olunca normaldi yani. Ben ona o da karanlığın hüküm sürdüğü, sadece ayın varlığını gö...