Arkadaşlar bu bölümü gecenin bilmem kaçında yazdım.Uyumadım size bölüm yazdım.Sırf sizi bekletmemek için.Umarım beğenirsiniz😊
Vote ve yorumlarınızı unutmayın bekliyorum
Keyifli ve iyi okumalar
Allah'a emanet olun:) :)
~DÜZENLENMİŞTİR~
Çalar saatin çalmasıyla gözlerimi araladım. Elimi çalar saate götürüp kapattım. Normalde okul olduğu zamanlar çalar saati kurardım. Bugün okul yok fakat benim için bu gün bu şehirden ayrılık var. Konya... Güzel şehrim benim. Nasılda bırakıp gideceğim. Evet bugün İstanbul'a, kuzenimin yanına gidiyorum. Bu sene okula gitmeyeceğim ve oturup ders çalışacağım. Kuzenim Ece'de orada tek olduğu için onun yanında gidip kalacağım.
Gözlerimi biraz daha kapalı tutmaya çalıştım. Çalıştım çünkü bu kez de telefonum çalmaya başladı. Tekrar sinirle gözlerimi açtım ve arayana baktım. Arayan Ece'ydi. Ekrana dokunup açtım.
"Alo"
"Alo Mihrima. Kalkmadın mı sen hâlâ?"
"Şimdi sayende kalktım"
"Hah iyi. Hadi git giyin. Çantanı falan hazırla. Hiçbir şeyin eksik olmasın. Hepsine iyice bak"
"Ah Ece bu kaçıncı söyleyişin acaba"
"Olsun olsun hadi ben seni daha fazla meşgul etmeyeyim. Öptüm kapatıyorum"
Ben bir şey demeden telefonu kapattı. Deli kız, seviyorum ya ben bu kızı. Neyse Ece 'yi delirtmeden hazırlanayım. Yataktan kalkarak ilk işimi yapmam için banyoya geçtim. Duş alıp çıkmalıydım.
Güzelce duş aldıktan sonra kıyafetlerimi giyinip ve aşağı indim. Annem Kur'an okuyordu. Biraz oturup onu dinlesem iyi olurdu. Huzurdu Kur'an, mutluluktu, hayattı. Bu makamı dinlemek için karşı koltuğa oturdum. Annem o huzur veren kelimleri biraz okuduktan sonra sadakAllah'ül azim dedi ve Kur'an'ı kapatıp kitaplığa koydu.
"Hazır mısın Mihrima'm?"
Dedi o güzel sesiyle koltuğa tekrar geçerken.
"Hazırım annem" diyerek burukça bir tebessüm ettim.
"İyi o zaman hadi kahvaltıyı hazırladım. Gel bir şeyler ye. Babanda gelir o zamana, sonrada seni bırakırız havaalanına"
Dedi ve mutfağa doğru yürümeye başladı. Bunları söylerken yüzüme bakmamaya çalışıyordu çünkü yüzüme bakınca ağlayacağını biliyordu. Her ne kadar beni göndersede bir tarafı işte özlem duyuyordu.
Ben gittikten sonra zaten evde kimse kalmayacaktı. Biz iki kardeştik, bir ablam bir de ben. Ablam evli olduğu için evde yaşnızca ben vardım. Şimdi bende gidecektim ve ailem yapayalnız kalacaktı. Ayağa kalkıp bende annemi takip edip mutfağa girdim. Masa oldukça donatılmıştı. Halbuki annem benim çok yemediğimi bilirdi. Bunu düşündükten sonra tekrar anneme baktım. Canımdı o benim, her zaman zeytini sevmediğimi bilirdi ama her zaman zeytin tabağını doldurup önüme getirirdi. Bu düşüncelerimin ardı arkasının gelmeyeceğini anladığımda daha fazla beklemeden masaya otururdum ve besmelemi çekip kahvaltı etmeye başladım.
~
Kahvaltımın sonlarına gelmiştim ki kapı çalmıştı.Annem bir koşu gidip kapıyı açmıştı. Bende o sırada masadan kalkıp mutfaktan çıkmıştım.Gelen biricik babamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ HİZMETÇİ
Spiritual© Telif hakkı yazara aittir. "Neden ismin Mihrimah değilde Mihrima?" Bu sorduğu soruyla birlikte kafamı sağ tarafa çevirdim. Şaşırmıştım açıkçası. Hele de bu Melih olunca normaldi yani. Ben ona o da karanlığın hüküm sürdüğü, sadece ayın varlığını gö...