ZH\8🍀

37.3K 2.1K 150
                                    

Gözlerim buğulu olmasına rağmen bileğimdeki o sert parmakların sahibini tanımıştım.Cidden bunun burada ne işi vardı.

Tam ağzımı açıp bir şey diyecekken adımlarımın hareketlendiğini anladım.Evet anladım çünkü şuan kolumdan kavramış beni arkasından sürüklüyordu ve adımlarım istemsizce hareket ediyordu.Ne yapmaya çalışıyordu bu böyle?

Ben arkasından sürüklenmeye devam ederken artık konuşmam gerektiğini düşündüm.

"Bırakır mısınız kolumu."

Çıt dahi yoktu ve ben hâlâ sürükleniyordum peşinden.Tamam Mihrima belki duymamıştır.Tekrar açtım ağzımı.

"Bırakır mısınız kolumu Melih Bey."

Bu kez hem yüksek sesle söylemiştim hem de ismiyle hitap etmiştim.Ama gelin görün ki Melih beyefendi(!) hâlâ durmamıştı.Ama yeter artık değil mi.Resmiyetimi ve sesimin desibelini bozarak konuştum bu kez.

"Melih kolumu bırak!"

Şaşırmış olacak ki bir an da durdu.Ben bile kendime şaşırmıştım yani.Ama hak etti.Bileğimi o sert parmaklarından çektim ve biraz ovuşturdum.Acımıştı.Gerçekten onun böyle bileğimi sıkı kavraması acıtmıştı.

Biraz daha ovaladıktan sonra ve gözlerine de bakmamaya çalışarak konuştum.Tabii resmi olarak bu sefer

"Sizin ne işiniz var burada ve siz benim bileğime nasıl dokunabiliyorsunuz?"

Sinirle çıkmıştı sesim.Her ne kadar ayarlamaya çalışsamda çıkmıştı işte.Fakat bu sinirim Melih'e yansımamış olacak ki alayla gülümsedi.

"O kadar şey oldu ve sen sadece benim neden burada olduğumdan ve bileğini tutmamdan mı rahatsızsın?"

Aslında bir yandan haklıydı.O kadar şey olmuştu yani değil mi.Ama bu olanlar onun benim bileğimi tutmasını gerektirmezdi.Tabii gelin bir de bunu Melih'e anlatın.

Sustum.Sustu.Sustuk ve o an gökyüzü konuşmaya başladı.Aslında bir nevi benim içimde olanları döktü dışarıya.Şiddetli bir şimşekten sonra sağanak bir yağmur başlamıştı.Evet evet gökyüzü şuan tam beni yansıtıyordu.Islanmaya başladım demeyeceğim çünkü iki dakikada sırılsıklam olmuştum.Başımı kaldırdım ve ona baktım.Herkes yağmurdan kaçarken biz öylece durmuş yağmura kucak açıyorduk.

O ve ben.Ve şuan karşımda sırılsıklam olmuş,önündeki bir kaç saçından su damlayan bir adet Melih vardı.Farklıydı.Cidden bu kez gördüğüm Melihlerden çok farklıydı.Ya da ben nedensizce öyle hissetmiştim.Yağmura eşlik edercesine konuşmaya başladı.

"Neden böyle bir şey yapma gereği duydun.Kendini küçük ve ezik düşürmeyi çok mu seviyorsun ha."

Yağmurun sesini bastırmaya çalışıyordu.Bu yüzden bağırarak konuşuyordu.

"Siz anlamazsınız."

Dedim bende yağmurun sesini bastırmaya çalışarak.

"Anlamam öyle mi.Ben seni gelip götürmeseydim. herkese gülünç olacaktın.Zaten bir kere yaşamışken neden ikincisinin yaşanmasını istiyorsun ki.Gerçekten rezil olmaktan zevk mi alıyorsun."

Bağırarak söylemesi ile birlikte bu sözleri beni iyice yaralıyordu.Bir insan neden rezil olmak ister ki.Ben neden zevk alayım rezil olmaktan.Anlamıyordu.Beni ,bu adam anlamıyordu.

Zıt kutuplar birbirini anlar ama Melih Ahsuvar beni anlamaz! Asla!

Gözyaşlarım yağmurla birlikte yeri boyluyordu.Bu söyledikleri ve yanımızdan geçenlerin sanki dedikodu ararmışçasına bizi izlemeleri sinirlerimi haddi safhaya ulaştırmıştı.

ZORAKİ HİZMETÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin