mektup kırk altı | gün yetmiş altı
Hermione'nin Bakış Açısından:
Saklandığım perdenin arkasına bir anda birinin girmesiyle irkilsem de o kişinin Harry olduğunu görünce tuttuğum nefesimi bıraktım.
"Hermione, neler oluyor? Ve sana ne oldu?"
Nefes nefese kalmış gibi konuşmaya başladım. "Az önce kaçtım. Yani kaçmamın sebebi, Cormac'ı ökseotunun altında bırakmış olmam." Harry bir şey söylemek için dudaklarını araladığında konuşmasına izin vermedim. "Biliyorum, davetini kabul etmemeliydim. Ama o anda boşluğuma geldi ve evet dedim."
Cormac'ın perdeye doğru yaklaştığını gördüğüm anda perdeyi kaldırdım ve eğilerek kaçtım. Hiçbir şey söylemeden Harry'yi orada bırakmıştım ama şu anda bunu umursayamazdım.
Cormac'ın görüş alanına girmemeye çalışarak sürekli yer değiştiriyordum. Parti ortamında farklı bir ses hissettiğimde o tarafa döndüm.
Filch, Malfoy'un ensesindeki kumaş parçasına eline almış bir şekilde onu getiriyordu. "Profesör Slughorn, efendim. Bu çocuğu yukarıdaki koridorda gezinirken yakaladım. Partinize davetli olduğunu iddia ediyor."
"Tamam, davetsiz geldim! Memnun oldun mu?" Malfoy'un cevabından sonra Profesör Snape onun yanına gitmişti.
"Ben onu geri götürürüm," dedi Profesör Snape.
Malfoy sert bakışları ve sesiyle cevap verdi. "Elbette, profesör." İkisi birlikte parti salonunu terk ederken Harry'nin de salondan ayrıldığını fark ettim.
Merakıma yenik düşerek takip ettim.
Topuklu ayakkabılarımı ses yapmamaları için çıkardım ve elime aldım. Sessiz adımlarla ilerledim ve bir ses duyduğumda bedenimi duvarla birleştirdim.
"Ben seçildim. Bu benim zaferim olacak."
Bu sesin Malfoy'a ait olduğunu anlamam hiç de zor olmadı. Adım seslerinden sonra orayı terk ettiğini anladım. Sorularımla yalnız kalmıştım.
Ne için seçilmişti? Bunun Voldemort'la ilgisi olabilir miydi? Gerçekten çok kötü bir şey mi yapacaktı?
Aklım bana yazdığı mektuplara gitti. Hep bir yardım çağrısında bulunuyordu. Bu yardım çağrısı, seçildiği görev için olabilir miydi?
Temiz havaya ihtiyacım vardı. Düşüncelerim o kadar çok birbirine girmişti ki, ne sonuç çıkartacağımı bilmiyordum. Adımlarımı dışarı yönlendirdim. Dışarı çıktığımda ise ayaklarım beni Karagöl'e götürmüştü. Göle karşı yerde oturan Draco Malfoy'u ise yeni görüyordum.
Sırtı bana dönük olduğu için beni görmemişti. Çıplak ayaklarımla sessizce ona doğru yöneldim, aralık ayındaydık ama henüz kar yağmamıştı. Yine de çimenlerdeki gecenin soğuğunu hissedebiliyordum. Elbisemi düzelterek yanına oturduğumda başını çevirmemişti. Sanki gelenin ben olduğumu anlamış gibiydi.
Bir süre sessizliğin bize eşlik etmesine izin verdik. Sessizliği bozan o oldu.
"Senin gecen de mi umutsuz geçiyor?"
Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Umutsuzdan kastı neydi?
"Sadece istemediğim biriyle gittiğim partiden ayrılmayı sabırsızlıkla bekliyordum. Kaçış biletim de sen oldun ama anladığım kadarıyla senin farklı sorunların var."
Derin bir nefes aldığını duydum, göğüs hareketinden bu nefesi bir süre içinde tuttuğunu fark ettim.
"Demek ki hayatta her zaman istediğimiz şeyleri elde edemiyoruz."
Kelimelerim tükenmişti, bu duruma geleceğimi düşünmezdim.
"Ne yapabilirim?" Dudaklarımdan çıkan soruyu kesinlikle düşünerek söylememiştim. Tamamen bir içgüdüydü.
Sonunda bakışlarını benimle buluşturmuştu. Gri gözlerindeki çaresiz bakışı görebiliyordum, eğer yanlış görmüyorsam gözlerinin dolu olduğunu söyleyebilirdim.
"İnan bana, hiçbir şey yapamazsın. Dipsiz bir boşluktayım, beni tutabilecek kimse yok."
"Kendini böyle şartlarsan zaten olmaz. Küçücük bir umut bile seni tutabilir."
Direkt gözlerimin içine baktı. O anda tekrar bir sessizlik sardı etrafımızı, gölün rüzgar yüzünden hafif dalgalanmaları ve uzaktan gelen ateş böceği seslerini çok net olarak duyabiliyordum. Sadece birbirimize bakıyorduk, gözlerimizin içine, onlarla konuşuyormuş gibi.
Draco'nun yüzünün bana doğru yaklaştığını ancak sıcak nefesini dudaklarımda hissettiğimde idrak edebilmiştim. Yüzlerimiz arasında sadece santimler vardı, gözlerimiz hâlâ birbirine kenetliydi. Bakışları yavaşça dudaklarıma indiğinde kendime engel olamadım ve ben de onun dudaklarına baktım.
Nefeslerimiz birbirimizin dudaklarına çarpıyordu ve bu sırada kalbimin yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladığını hissettim.
Kendimi kaderin eline bıraktım ve gözlerimi kapattım, tamamen akışına bıraktım.
Draco'nun sıcak nefesini tam olarak dudaklarımın üstünde hissediyordum. Çok geçmeden dışarıdaki dondurucu soğuğa rağmen sıcak kalmış dudaklarını benimkinin üstünde hissetmiştim. Küçük bir dokunuştu, ikimizin de olayın şokunu yaşadığımıza emindim.
Asırlar gibi süren birkaç saniyenin ardından dudaklarımı araladım ve beni öpmesine izin verdim. Bir eli çeneme gitti ve başımı biraz kaldırdı, sonrasında avucunu yanağıma bastırdı.
Elimi ensesine götürdüm, oradaki saçlarıyla oynamaya başladığımda öpüşünün değişmeye başladığını hissettim. Başlarda duygusal olan masum bir öpücük başka bir şeye dönüşmeye başlamıştı.
Alt dudağımı iki dudağı arasına alarak emmeye başladığında kendimi ona yaklaşırken bulmuştum. Draco'nun diğer elinin belime gitmesiyle bir anlığına irkilmiştim. Bu sırada dudaklarıma gelen tuzlu bir sıvı ile şaşırdım.
Sonrasında ise dudaklarımın üzerindeki sıcaklığın birden benden uzaklaştığını hissettim, bu arada elleri de oldukları yerden hızlı bir şekilde çekilmişti.
Sonunda gözlerimi açtım, onun gözleriyse kapalıydı. Gözlerini açıp bana baktığında o tuzlu tadın dolu gözlerinden geldiğini anladım.
Draco Malfoy, ağlamıştı.
Hızlıca oturduğu yerden kalktı, arkasına bile bakmadan koşar adımlarla uzaklaştı.
O gözden kaybolana kadar bakışlarımı ayıramadım. Bir süre anlamsız bakışlarımla bakmaya devam ettikten sonra önüme döndüm ve gölü seyretmeye başladım. Olanlara anlam katmaya çalışıyordum ama hiçbir anlam yoktu.
Soğuk havanın beni ele geçirmesine izin verdim. Çok geçmeden dudaklarımdaki sıcak his kendini dondurucu soğuğa bırakmıştı.
Bu sırada bir ses duydum, bir kâğıt sesine benziyordu. Önüme kâğıttan bir kuş uçarak geldiğinde nedensizce gözlerimin dolduğunu hissettim. Kuşu elime aldım ve kâğıdı açıp okudum.
Sadece iki kelime...
20.12.1996
Özür dilerim.
D. M.
NASIL YAZDIĞIMI BİLMİYORUM OFFBU ÖZEL BÖLÜME OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN, ÖPÜLDÜNÜZZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 letters | dramione
FanfictionHermione Granger ve Draco Malfoy. Onların aşkı bir imkânsız gibi görünüyordu ama bunu umursamadılar. Gözlerden uzak bir şekilde yaşadılar. Onlar, aşklarını 100 mektubun içinde yaşadılar. Yayımlanma Tarihi: 6 Temmuz 2020