letter thirty-two | day twenty-five

370 50 17
                                    

mektup otuz iki | gün yirmi beş

Hermione'nin Bakış Açısından:

İki gün oldu. Ondan bir hareket bekleyeceğimi önceden söyleselerdi kesinlikle inanmazdım. Gerçi şu anda da inanamıyorum. Nasıl bu duruma geldiğimizi anlamıyorum. O bir Malfoy, bense onların iğrendiği bir cadıyım.

Anne ve babamın büyücü olmaması beni hiçbir zaman etkilemedi. Bir cadı olmak için elimden geleni yaptım, yapıyorum. Bu istek beni ayakta tutuyor, çalışmamı sağlıyor. Evet, bazen o kelimeyi duymak beni sarsıyor ama güçlü kalmaya çalışıyorum.

Şimdi ise dışarıda oturmuş, sıradaki dersin gelmesini bekliyorum. Arada sırada kafamı bazı şeylerden uzaklaştırmak için okuduğum bir kitap var elimde. Normalde işe yarayan bu aktivite şu anda hiçbir şeye yaramıyordu.

"Bulanığımız her zamanki gibi kitap başında. Zaten anca çok çalışarak birkaç büyü yapmayı öğrenebilir." Zabini'den çıkan sözlerin hiçbirine kulak vermemeye çalıştım. Ta ki, o ana kadar. "Acaba düelloda bir şeyler yapabilir mi?" Başımı kitaptan kaldırdığımda Zabini'nin elinde asası ile birlikte karşımda dikildiğini gördüm.

"Senin gibi kendini bir şey sanan, doğru düzgün bir büyü bile yapamayan biriyle düello yapmayacak kadar zekiyim. Çünkü bu senin zararına olur." Söylediklerimle etraftaki öğrencilerden gelen sesler artmaya başlamıştı. Ayrıca daha fazlası da geliyordu.

"Sersemlet!" Zabini'nin asasından çıkan büyü ile birlikte kendimi yerde bulmuştum. Ama büyü yüzünden değildi.

Benimle beraber üzerime düşen Malfoy'un yüzü, benim yüzüme yakındı, fazlasıyla yakındı.

Birkaç saniye bakıştık. Sanki geçen her saniyede yüzlerimiz birbirine yaklaşıyor gibiydi. Sonunda Malfoy üzerimden kalktı ve bana elini uzattı. İlk başta olanları kavrayamadım. Şaşkın bir şekilde bir eline, bir de yüzüne bakıyordum. Beklemenin sonunda elini tuttum ve beni kaldırmasına izin verdim.

Beni kaldırmaya yardım ettikten sonra bakışlarını Zabini'ye çevirdi ve konuştu. "Karşındaki büyücünün elinde asa yoksa bu adil bir düello olmaz." Durdu ve asasını çıkardı. "Eğer bir düello yapmak istiyorsan ilk önce kurallarını öğrenmen gerekiyor."

"Sana ne oluyor, Draco? İyice saçma davranmaya başladın." Zabini sözlerini söylerken asasını indirmemişti. "Bir bulanığa yardım mı ediyorsun gerçekten? Lucius Malfoy bunu duysa seni mahveder."

"Öyle bir şey yapmayı göze alıyorsan bir aptalsın demektir." Draco da hâlâ asasını indirmemişti. Zabini ise birkaç saniye sonra asasını cübbesine sokup ortadan kaybolmuştu. Etrafımızdaki öğrenci topluluğu dağılmamıştı." Ne bekliyorsunuz? Şov bitti!" Malfoy'un son sözleriyle hızla dağılmaya başladılar. Kısa süre içerisinde yalnız kalmıştık.

Bir süre ikimiz de konuşmadık.

"Ben..."

"Ben..."

İkimizin aynı anda konuşmasıyla sessizlik bozulmuştu.

"Sen söyle," dedi Malfoy.

"Teşekkür ederim. Durumu kontrol altına alabilirdim."

"Buna dair en küçük bir şüphem bile yok. Bunu yapabileceğini biliyorum ama yanında olmak istedim. Hem sana kanıtlamam gereken şeyler var. Güvenini kazanacağım, yavaş yavaş da olsa."

Sadece gözlerinin içine baktım. Belki farklı duygular bulabilirim diye. Ama gözlerinden hiçbir şey seçemiyordum, konu o olunca her şey çok karmaşıktı.

"Neyse..." diyerek konuşmaya devam etti. "Sana bunu vermek istiyorum," diyerek bir kağıt parçası uzattı. "Eğer bana karşı olan hislerin birazcık bile değiştiyse bu mektubu açıp okursun."

Uzattığı kağıdı aldım. Yanımdan ayrılmadan önce son bir cümle kurdu.

"Umarım yarın akşam görüşebiliriz."

Draco gittikten sonra elimdeki kâğıda baktım.

Ve hiç tereddüt etmeden açtım.

30.10.1996

Eğer bu mektubu okuyorsan bir şeyleri değiştirebilmişim demektir. Az da olsa.

Sana karşı olan hislerimden emin olmanı istiyorum, düşmanın olmadığımı bilmeni istiyorum.

Bunu okuduğuna göre yarın akşam yemeğinden sonra Karagöl'de benimle buluşmanı bekliyorum.

Draco Malfoy


Merak ettiğiniz bir şey varsa sorabilirsinizz 😽❤️
Oy vermeyi unutmayın lütfen 🥺💕

100 letters | dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin