ilham: after you | meghan trainor ft. aj mitchell
mektup yetmiş beş | gün beş yüz yetmiş dört
Hermione'nin Bakış Açısından:
Ron ile Sırlar Odası'nda bir hortkuluğu yok ettikten sonra orayı terk etmiştik. İkimiz de sırılsıklamdık. Fakat koşuşturan insanları ve havada birbirine karışan büyüleri gördükten sonra kendimizi hazırladık.
Savaş daha yeni başlıyordu.
Ron ile ayrılmak zorunda kaldık, uzun bir koridora girdiğimde iki Ölüm Yiyen'in de peşimden geldiğini fark ettim. Yolladıkları büyülerden kaçmaya çalışırken birkaç tane büyüyü de ben yapıyordum. Ama iki kişi olmaları işimi zorlaştırıyordu.
Bu sırada Ölüm Yiyenler'den biri kuvvetli bir büyüyle yere düştüğünde büyüyü yapanın kim olduğunu anlamak için bakışlarımı tam karşıma diktim.
Draco Malfoy.
O ise bana bakmamış ve hızlı bir hareketle diğer Ölüm Yiyen'i de yere savurmuştu. Koridorda yalnız kaldığımızda bakışlarımız buluştu, çok geçmeden adımlarını bana yöneltmişti. Birkaç saniye içinde tam önümde duruyordu.
"Özür dilerim." Hiç beklemediğim bir cümleyle sarsılmıştım. "Milyonlarca kez özür dilerim. Biliyorum, özür dilemem geçmişte yaşadığın acıları geçiremez ama elimden gelen tek şey bu."
"Sen burada ne yapıyorsun?" Bu soruyu beklemiyor olacak ki bir süre ne cevap vereceğini şaşırmıştı.
"Bundan sonra seninle olacağımı söylemiştim ve işte buradayım. Biliyorum, bu önceden sebep olduğum şeyleri değiştirmez ama... Artık o kişi olmak istemiyorum. Senin sayende karanlıktan çıktım, Hermione."
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Yaptığı onca şeyden sonra onu affedebilir miydim? Ondan nefret etmiyorum, bunu ne kadar istesem de yapamıyorum.
"O zamanlar... Yani mektuplaştığımız zamanlar hep sana yardım etmek istedim. Bunu sana gayet açık bir şekilde söyledim. Sen ise benden uzaklaştın, karanlığa daha fazla bulandın..."
"Biliyorum ama hepsini seni korumak için yaptım. Ailemin seni öğrenmesinden korktum çünkü bana verilen görevin önünde bir engel olduğunu düşünürlerse onu ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yaparlardı."
Derin bir nefes aldım, kelimelerim tükeniyordu. Onu o kadar uzun zamandır görmemiştim ki... Bu konuşmaları özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi.
"Şu anda bunları tartışamayız, ortada bir savaş var."
Bir anlığına gözlerinde hayal kırıklığını gördüğümü düşünsem de cevap vermesi gecikmedi. "Haklısın. Eğer savaş iyi bir şekilde biterse seni bekliyor olacağım." Elini cebine götürdü ve bir kâğıt çıkardı. Kâğıdı bana uzattığında gülmeden duramadım.
"Böyle bir durumda bile mi?"
"Her zaman."
Gülümsediğini gördüğümde kalp atışımın hızlanmasına engel olamadım. Kâğıdı aldım ve uzaklaşmasını izledim. Dudaklarımda oluşan tebessüm ise kendini korumaya devam ediyordu. Kâğıdı açtım ve yine şiirlerinden biriyle karşılaştım.
02.05.1998
Elde ettiğimiz bu mu, kısa bir hayat?
Zamanımız olduğunu söyle
Orada sensiz bir dünya gördüm
Her nasılsa sen benimsinVe hayır, lütfen gitme
Lütfen gitme ve beni yalnız bırakmaGitmek zorundaysan, hayaletim ol
Umarım rüyalarıma sık sık gelirsin
Bu sayede yalnız olmayacağım
Çünkü umut etmeyi bırakırım
Eğer benim için orada değilsenYeni birine kalbimi vermek istemiyorum
Senden sonra başka biri olmayacak
Ve bir gün bile olsa, zamanımız kalmadı
Senden sonra başka biri olmayacak
Senden sonra asla başkasını aramayacağımD. M.
75'e geldik valla inanamıyorum 😿😿
ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 letters | dramione
FanfictionHermione Granger ve Draco Malfoy. Onların aşkı bir imkânsız gibi görünüyordu ama bunu umursamadılar. Gözlerden uzak bir şekilde yaşadılar. Onlar, aşklarını 100 mektubun içinde yaşadılar. Yayımlanma Tarihi: 6 Temmuz 2020