mektup elli bir | gün iki yüz
Draco'nun Bakış Açısından:
Her ne kadar havamda olmasam da adımlarımı Ortak Salon'a yönlendirmiştim. Artık dayanamayacak duruma geliyordum, içimdeki şeyler beni yiyip bitiriyordu. Ortak Salon'un büyük kapısından içeri girdiğimde birkaç metre ötemde Potter'ın Katie Bell ile konuşuyor olduğunu gördüm.
Lanet konusunda konuşuyor olmalarını tahmin etmemek aptallık olurdu. Bunu düşününce Hermione'nin hakkımdaki düşüncelerini merak etmemek elde olmuyordu.
Endişeli birkaç adım attım, bu sırada Katie Bell'in gözleri beni bulmuştu. Potter'ın arkasını dönüp bana bakması da çok kısa bir zaman diliminde gerçekleşmişti. Adımlarımı durdurdum, birkaç saniye Potter ile bakıştık. Sonrasında ayaklarım geri geri gitmeye başladı, bu sırada göz kontağımız kesilmemişti.
Bakışmamızı kestim ve hızlı adımlarla burayı terk etmeyi planladım. Bu sırada kalbimin yerinden çıkacakmış gibi atmasını engelleyemiyordum, bir elim kravatıma gitti ve onu bollaştırdım.
Merdivenleri çıktım ve kendimi tuvalete attım. Nefesimi kontrol edemiyordum, hızlıca lavaboya gittim ve süveterimi çıkarttım. Daha sonra suyu açtım, elimi suyla doldurup suyu yüzüme çarptım. Önümdeki aynadan yansımama baktım.
Bir ölüden ne farkım vardı ki?
Yüzümden akan soğuk damlaların arasına gözümden akan sıcak damlalar eşlik etmeye başlamıştı. Dudaklarımdan haykırış gibi çıkan küçük bir hıçkırığın beni alt üst etmesine izin verdim.
Aynadan Potter'ın yansımasını gördüğümde konuşmaya başlamıştı bile. "Ne yaptığını biliyorum, Malfoy. Onu lanetledin, değil mi?"
Arkamı döndüm ve yıkık halimle ona baktım. Sonrasında ise asamı çıkardım ve ona bir büyü yolladım. Bu büyüden kurtulmayı başarmıştı, asasını çıkarması da uzun sürmemişti. Attığı büyüden kaçmayı başardım, büyü musluğa gelmişti ve sular zemine akmaya başlamıştı.
Birkaç büyü havaya karıştı, hiçbiri isabetli olmamıştı. En sonunda karşı karşıya geldiğimizde büyüyü yapacağım anda öncelik onun oldu.
"Sectumsempra!"
Daha önce hiç duymadığım büyü bana çarptığında kendimi yerde buldum. Göğsümde hissettiğim acı tarif edilemezdi, beyaz gömleğimin kırmızıya dönüştüğünü fark ettim. Bedenimden akan kan zemindeki su ile birleşiyordu. Gözlerimden yaşlar akmaya devam ediyordu ama bu sefer acı yüzündendi. Nefes almakta o kadar zorlanıyordum ki, boğuluyormuş gibi hissediyordum.
Bulanık görüş alanımda Potter'ın bana yaklaştığını gördüm. Sonum böyle mi olacaktı? Ölümden kaçmaya çalışırken ölümün kendisine böyle mi kavuşacaktım?
Son nefeslerimi veriyor gibi hissediyordum, bu sırada adım sesleri duydum. Bu sefer görüş alanıma Profesör Snape girdi. Potter ile bakıştıklarını gördüm, sonrasında ise Potter hızlı adımlarla gitmişti.
Profesör Snape'in yere eğildiğini hatırlıyorum, ayrıca birkaç büyü mırıldandığını. Fakat beynim o kadar bulanmıştı ki, sonrasında ne olduğunu hatırlamıyordum.
23.04.1997
Bugün ölümün beni herhangi bir anda yakalayabileceğini fark ettim. Daha önce hiç bu kadar endişe duymamıştım. Meğersem acı hiç tatmadığım bir duyguymuş.
Benim hakkımda neler düşündüğünü o kadar çok merak ediyorum ki. Arkadaşlarınla benim hakkımda yürüttüğünüz teoriler yüzünden benim hakkımda düşündüklerinin değişip değişmediğini merak ediyorum.
Ama şunu bil ki, sana karşı her zaman dürüst olacağım.
D. M.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
100 letters | dramione
FanfictionHermione Granger ve Draco Malfoy. Onların aşkı bir imkânsız gibi görünüyordu ama bunu umursamadılar. Gözlerden uzak bir şekilde yaşadılar. Onlar, aşklarını 100 mektubun içinde yaşadılar. Yayımlanma Tarihi: 6 Temmuz 2020