Maviş Komutan

3.4K 143 8
                                    

Hilal'in ağzından

Sanki vücudumdaki bütün kemikler kırılmıştı her tarafım delicesine ağrıyordu. Gözlerimi hafifçe araladım. Her taraf buğuluydu zar zor seçiyordum. Yavaşça etrafı incelemeye başladım. Bundan önce araçla götürüldüğüm çadırda fazla kalmadan beni helikopterle bir yere götürmeye çalışmışlardı ben direnince tabi en son enseme darbe yediğimi hatırlıyorum birde hayal meyal helikoptere bindirildiğimi başka da bir şey hatırlamıyorum. Bulunduğum yer bir odaydı. Hem de baya güzel bir odaydı... Gözlerim çok seçemiyordu ama yastıkların ve yorganın üstünde bir otelin ismi yazıyordu sanki. Bi anda kolumdan gelen sızıyla koluma döndüm kolum kan içindeydi . Hiçbir şey hatırlayamıyordum başım delicesine ağrıyordu ama kolumu hatırlıyordum işte. Beni zorla götürürlerken tam silahıma atılacakken beni kolumdan yaralamıştı o it. Beni koca odanın ortasında sandalyeye bırakıp gitmişlerdi. Allahım nolur yardım et yarabbim kurtar beni burdan.

O sırada kapı açıldı. Gece görsem korkacağım çirkinlikte bir tip elinde bir kase üzüm bana sırıtıyordu.

- Oo ! Savcı hanımlarda uyanmışlar.
Bana doğru yaklaştı.
- Ister misin veriyim mi sana da üzüm ?
Sonra pis pis sırıttı. Ağzım bağlı olmasa ben sana söyliyceğimi bilirdim de şerefsiz herif. Bok ye.
- Doğru ya senin ağzın bağlı.. Ha ha ha. Bak ne diyorum kimseler yokken biraz eğlensek mi he ?
Yerimde debelenmeye başladım ne yapsam nafile hem kurtulamıyordum hem canım fena halde yanıyordu. Üstelik doğru düzgün nefes bile alamıyordum.
O sırada içeri bir başka pislik girdi ve diğerine,
- Napıyorsun burda sado hadi başkan gelicek içeri gel.
- Gelecektim gelecektim de bir baktım bizim (Hilal'in saçından tutup çeker) prenses uyanmış. Ben de tam bizde biraz işimizi görsek diyordum. Aylardır kadın yüzü gördüğümüz yok. Kamptaki karılarada kadın demeye bin şahit.
Diğeride o iğrenç dişleriyle bana sırıtmaya başladı. Allahım sen yardım et beni ellerine bırakma yarabbim. Ağlamamak için zor duruyordum. Ama bu pisliklerin karşısında güçlü durmalıydım. Diğer it bana dönerek,
- He savcı ne diyorsun bu işe ( diğerine dönerek) bence o da istekli.
Ben içimden hem bunlara sövüp hem Allaha dua ederken telefon çaldı. Sado denilen açtı.
- He başkan. Tamam başkanım. Tamam. Hallederim başkanım.
Bize döndü.
- Üzgünüm güzelim bu zevki tadamayacaksın.( tekrar pis sırıtış) Apo aradı işimiz var içerde konuşalım. Hem bu savcıyla ilgili başka planları varmış buna kıyafet falan da almamız lazım. ( diğerinin kulağına bir şeyler fısıldadı)
Ben olayları anlamaya çalışırken öteki bana dönüp,
- Vayy desene bizim kuş araplara yem olucak .
Allahım delireceğim ne arabı ne kuşu. Hakan, Alparslan abi duyun sesimi hissedin içinizde yardım edin bana ben dayanamıyorum. Gözlerim kararıyordu şimdi başıma inanılmaz bir ağrı girdi. Göz kapaklarım sanki birer değirmen taşı. Ağır ağır... Ve siyaha büründü her şey.

Alparslan'ın ağzından

İçeri giren kadın yolda görsem eli yüzü düzgün, hanım, asla iyilikten başka bir şey istemeyen hatta güzel diyebileceğim bir kadındı. Sarışındı üstündeki giysiler, eli yüzü çok bakımlıydı. Asla haşmen olamayacak biriydi. Gel gelelim o haşmendi. Gardiyan haşmeni masaya bağlayıp , hızlıca çıktı. Odada bir ben bir haşmen birde Asena kalmıştı. Asena sinirli aynı zamanda şaşkın gözlerle Haşmene bakıyordu bense odanın kenarından onları izliyordum. Asena başladı.
- Bana bak Haşmen sana tek bir şey söyliyeceğim. Ben sana sorular sorucağım sen de bunlara tane tane cevap vericeksin. Daha önce kaç sorguya girdin kaç soru cevapladın bilmem ama bu sorgu o sorgulara benzemiycek.
Haşmen önce alaycı bir ifadeyle Asenayı süzdü sonra ağzındaki sakızı patlatıp ellerine baktı ve tekrar Asenaya döndü.
- Sende bana bak Asker ben de senin bildiğin mahkumlara benzemem öyle ağzımdan kolay kolay laf alabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Hem ne sorucaksın (yarım gülüş) Ee apoyu sorucaksın. Ben ne diyeceğim ? ( iyice sandalyesinde arkaya yaslandı) tabii ki hiçbir şey. Ayrıca daha önce çok kadın asker geldi buraya çok. Yok ben ona benzemem yok ben şuna benzemem kesin şu egoları hepiniz aynı boksunuz. Türk kadınından ne beklenirki gidin evde koca bekleyin siz.
Bu sözlere ben de çok sinirlenmiştim ama Asena'nın sorgusuydu ve vereceği cevabı merak ediyordum. Asena oturduğu sandalyeden hiddetle kalktı elleri güzelce masaya koydu önce göz devirip bir lahavle çekti sonra dik dik haşmene bakmaya başladı.
- Haşmen, öncelikle beni kimseyle karıştırma ben merhamet etmem seni şurda gebertsem bana saldırdı derim işin içinden çıkarım bana bak kızım ben lazım (karadenizli olan laz) gelince geliyorlar bana bunu senin o dağdaki kankaların iyi bilir hee gerçi onlar şuan cehennemden seni izliyor ama söylemesi ayıp tek kurşunla geberttim. Ben de diyorum ki seninki de benim elimden olmasın. Ayrıca sen kimsin Türk kadınına laf atıyorsun Allahın paçozu senin toplasan Türk kadının tırnağını bırak kulağının kiri bile etmezsin bana burda laf atıyorsun bir daha bak bir daha bana laf yetiştirmeye bana hakaret etmeye Türke, Türklüğe, Türk kadınına laf etmeye kalkma seni burda olmasa bile dışarda o mezara gömerim.

Bir Bordo Bereli Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin