Veysel, kahvesini alırken damadın fincanın baktı ve somurttu. İlk göz ağrısı, değerlisi kabul etmişti bu oğlanı. İçi daralsa da Allah korkusu olan biriyle evleneceği için mutluydu.
İkisinin de elinin titremesinden anlamıştı gönüllerinin birbirine kaydığını.
Hoş zamanında Veysel'in de eli çok titremişti.
Beyhan Bey olanlardan gayet memnun bir şekilde oğlunu süzdü ve kahvesini içmeden isteme merasimine geçti.
"Seni yıllar evvel tanıdım, bildim Veysel. Sözünün eri adamsın, bilgilisin, yiğitsin. Evlatlarını da kendin gibi yetiştirdiğine şüphe yok."
"Eyvallah."
"Sözüm ona ki, kızının da karakteri senin gibi belli. Allahın emri, peygamberin kavliyle kızın Nazlıyı, oğlum Ali'ye istiyorum."
Veysel, bu anın geleceğini bilmenin gerginliğini taşıyorken, gelmesiyle yerinde kıpırdandı ve boğazını temizleyerek söze girdi.
"Öhmm. Kızımın rızası vardır, onun rızası benim rızamdır. Amma... Bir fiske atılırsa, bir iftiraya uğrarsa, bir kötü söz işitir de baba ocağına yüzü sürülürse..-
" Merak etmeyesin Veysel. Sözümden caymam ben. Gelin almaya gelmedim, yıllar evvel kızım dediğimi almaya geldim. İçini ferah tut, ben de onun babasıyım, elbet korur kollarım."
Veysel tedirgin olsa da bir süre durup başını salladı. Kızın alınmasıyla erkek tarafı kahvesini keyiflice içti. Yüzükler takılıp eller öpüldü ve akşam burda sonlandı.
**
Nazlı ve Ali Merdan arasındaki mektuplaşmalar daha samimi bir hal almaya başladı. Öyle ki buluşmak niyetine giriyorlar ama nikahsız oldukları için cayıyorlardı.
Ali Merdan da kendine pek güvenemiyordu. Ailelerin olduğu yerde bile öpesi tutmuştu sözlüsünü. 'Diğer türlü nasıl olacaktı Allah bilir' diye düşünmekten kendini alamıyordu.
Sonunda bu mevzuyu babasına açmaya karar vererek, büyük salona doğru yürüdü. Babasını namazdan kalkmış takkesini çıkartırken görünce müsaade isteyip yanına oturdu.
Söze nasıl gireceğini tedirginliğini yaşıyordu. Babasının yanlış anlamasından 'Bre deyyus!!' diye lafa girmesinden çekinerek konuşma cesaretini gösterdi.
"Bey Baba.. Benim bir sıkıntım var. Onu soracağımdı, vaktin var mıdır?"
Beyhan Bey oğlunun bu halini ilk defa görmenin şaşkınlığını yaşayamadan gülmeye başladı.
Ali Merdan sadece resmi yerlerde Bey baba derdi. Sıkıntısından ne diyeceğini şaşırmıştı besbelli.
"Söyle evlat! Sıkıntın ne? Nasıl çare olalım?"
Ali Merdan babasının eğlenen tavrını bile anlayamadı. İki aydır yüzünü görmemişti sevdiğinin. Sadece mektupta özlediğini yazabiliyordu. Nazlı daha ileri gitmiyor sadece küçük laf ebelikleriyle gönlünü hoplatıyordu koskoca adamın.
Artık vuslat istiyordu. Sevdiğiyle evlenmek, aynı odayı, aynı yatağı, aynı hayatı paylaşmak istiyordu.
"Baba ne zaman evleneceğiz Nazlıyla. Hani hayırlı iş uzatmaya gelmezdi."
Beyhan Bey oğlunun lafa ortasından dalmasıyla iyice keyiflendi. Yerinde duramaz olduysa bu iş tamam demekti.
"Veysel'e haber yollayalım o vakit. Nişan zamanını kız tarafı belirler. Hazırlıklarını da ona göre yaparlar."
"Baba, Veysel baba Nazlıya çok düşkün. Nişanı da geç olsun ister. Üç aya kalmadan 20 sine basıyor Nazlı. Sen konuşsan ya."
Beyhan Bey eliyle sakalını kaşıyıp düşündü biraz. Oğlu doğru diyordu ama bişey söylese aile meselesine karışır gibi olacaktı. Yine de şansını deneyecekti.
Nazlı güzel kızdı. Köyden birilerinin kulağına söz haberleri gidince kuduranlar olmuştu. Diş bileyen genç kızlardan salyasını akıtan adamlara kadar hepsi vardı.
Beyhan Bey hepsini terazinin kefelerine koyarak ölçtü tarttı ve kararına vardı. Oğluna takılmadan da geçemedi bu arada.
"Sen de iyice hanım köylü oldun ha. Hanım istediğini evvelden söyleyeydin de ona göre bişeyler yapardık."
"Aman baba, Nazlıyı bulmuşum başka hanım istemem."
"Bak hele bak. Daha dün gönlünü çeşme güzeline kaptırıyordun."
"İkisi de Nazlım işte. Ondan gitsem yine ona geleceğim demek."
Beyhan bey gülerek 'git artık' gibisinden elini salladı ve önüne kağıt ve mürekkep alıp Veysel'e mektup yazmaya başladı.
Tez zamanda düğünü yapmaları icap ediyordu. Diğer kızlar on beşinde evlenmeye başlamışken Nazlı'nın yaşı köyle laf olurdu. Niyeti bozanlara malzeme vermemeleri gerekliydi.
Hoş köye korucu dikince asayiş daha iyi sağlanmıştı ama kimin ne yapacağı belli olmazdı.
Beyhan Beyin yolladığı mektup, Veysel beyin evinde gayet hoş karşılandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALİNİN OĞLU (TAMAMLANDI)
Historical FictionValinin Oğlu| TAMAMLANDI Odunculuk işi yapan Veysel bir gün küçük kızının ısrarlarına dayanamayarak onu da yanında götürür ve askerlerin önünü kesip Vali'nin kaybolduğunu söylemesiyle tedirgin bir güne başlar.. Günün devamında odun için gittiği ye...