Oduncu, karısının tebessüm ederek verdiği cevaptan sonra düğmelerini açtığı gömleği üzerinden çıkarmasını izledi. Narin elleri, ince bilekleri, deniz mavisi gözleri.. Sahi bu kadını babasından almak için ne çok uğraşmıştı. Kapısında yatmış, gün yüzü görmemişti bir süre.Ama karısının ondan başkasını istememesi, mendilini kör kuytuda kendisine vermesi, talipleri reddetmesi adamı ona sürüklemişti bile. O anları hatırlayınca yatağa oturdu ve karısını da yamacıma çekti.
Bu yakınlık kadın için nimetti. Biraz daha sokuldu kocasına, alttan alttan baktı. Canını istese verirdi bu adama. Burnunu çenesini altına sokup çıplak gövdesine sarıldı, derin derin soludu kokusunu.
Adamın da ondan geri kalır yanı yoktu. Dayanamadı sonunda çenesinden tutup kaldırdı karısının yüzünü. Yaklaştı iyice öptü dudaklarını. Gelirken koşmuştu, temiz değildi vücudu. O yüzden fazla yaklaşmak istememişti karısına. Ama kadın hiçbir şeyi dinlememiş sarılmıştı adamın koca gövdesine. Hemen de karşılık vermişti dudaklarına. Adam, kadını kucağına oturttu bir süre hasret giderdiler. Sonra hamam için kaynattığı suyu istedi adam.
“İnşallah bol koymuşsundur sıcak suyu hanım.”
Adamın imayla sorduğu soru kadının yanaklarını kızarttı. Başını salladı hafifçe. Onayladı.
Ağır diye karısına taşımadan götürdü adam suyu hamama. O ara dışarıda oynayan kızlarını içeri aldılar. Hem hasta adamın başını bekleyecekti hem de gürklerden birinin yavrusunu almış azıcık onu sevecekti. Dışarıda sevmeye kalksa maazallah ana tavuk başını diderdi kızcağızın.
Kadın kıyafetleri hazırladı girdiler hamama. Adam önce karısına hasret giderdi. Sonra yıkadılar birbirlerini. Dayanamadılar yine hasret giderdiler. Üstlerini giyinip çıktılar hamamdan.
“Gülüm. Nur cemaline peçeni tak da benden başkası görmesin seni. Belli olmaz bu adam ne vakit uyanır.”Kadın kocasını onayladı hemen taktı peçesini örtüsünü. Akşama yemek hazırladı. Bitki çayını tazeden demledi kocasına verdi. Kocası da adama içirdi.
Böyle böyle iki gün geçti. Adam sonunda açtı gözlerini. Önce olduğu yeri yabancıladı. Sonra olanlar bir bir hatırına düştü. Gebe karısı dağ çileği aşermişti. Bir de üstüne kocasından istemişti. Adam da karısının gönlünü kırmamak için koskoca Valiyim demeden atına binmiş ormana gitmişti. En son bulduğunu hatırlıyordu kırmızı çilekleri. Sonra dizinde bir acı hissetmişti. Yorganı üzerinden attı bacağındaki kıyafeti sıyırıp baktı. Sargı vardı. Pek de kötü kokuyordu. Yüzünü buruşturup bacağını geri kapattı. Köylünün evindeydi herhal. Odaya şöyle bir bakarken kıyafetlerini kılıcını gördü.
Sonra bir çift mavi göz gördü. Divanı altına saklanmış ona bakıyordu. Göz göze geldiklerinde “hiyh” diye bir nida duydu. Sonra kafayı tahtaya vurma sesi. Bir de ardından içli içli ağlama. Kız divanı altından çıktı. Rengarenk fistanı, masmavi gözleri bir karış boyuyla dünya tatlısıydı. Bir eliyle başını tutuyor adama uzaktan uzaktan bakıp yaklaşmadan yürümeye çalışıyordu. Mavi gözleri dolmuş, dudakları aşağı bükülmüş içli içli ağlarken annesini çağırıyordu.
Evde bir gürültü koptu ve kapı hışımla açıldı. Gelen kızın babasıydı. Bir hamlada kızı kucağına almış bağrına basmıştı. Ne olduğunu sorup duruyordu saçlarını okşayarak. Kız da aksi gibi babası onu sevdikçe mızıldanıyor babasına daha bir yanaşıp sarılıyordu. Adı gibi Nazlıydı küçük kız. Nihayet kafasını küçük parmaklarıyla göstererek konuştu.
“Baba burası çok acıyor.”
Babası hemen öptü kızının gösterdiği yeri okşama başladı.
“Hala acıyor mu Nazlım”
“Birazcık daha acıyor”
Kızının mırıl mırıl konuşmasından adam çok acımadığını anladı ve derin bir nefes aldı. Bir kez daha öptü ve bahçeden elinde yeşillikle gelen karısına kızını verdi.
“Nazlı kafasını vurmuş bi bak hele bişeyi var mı.”
“Hiyh! Yavrum! Nereni vurdun bakayım. Çok acıyor mu?”
Annesinin ilgisini gören kızın canı iyice tatlılaştı. Kafasını gösterdi annesine. Aynı nazı aynı niyazı çekti yine.
Bu arada onları gülerek izleyen oduncu şükrediyordu Allaha. Kafasını çevirip baktı köşedeki döşeğe. Adam yatağında oturmuş ana kızı seyrediyordu. Karısının peçesi de takılı değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALİNİN OĞLU (TAMAMLANDI)
Ficción históricaValinin Oğlu| TAMAMLANDI Odunculuk işi yapan Veysel bir gün küçük kızının ısrarlarına dayanamayarak onu da yanında götürür ve askerlerin önünü kesip Vali'nin kaybolduğunu söylemesiyle tedirgin bir güne başlar.. Günün devamında odun için gittiği ye...