Final

75.2K 3.9K 694
                                    

“Ay! Niye bu kadar sert vuruyorlar. Bir yerlerini yaralayacaklar şimdi..” Nazlı her kılıç darbesinde istemsizce kırpışan gözlerini tamamen kapattı sonunda. Ama sonra bir anını bile kaçırmamak için geri açtı.

Ali Merdan ve Giray kılıç talimi yapıyorlardı, Nazlıyla Dilruba da onları izlemek istemiş, Yamanı Selime’ye vererek bir köşeye sıvışmışlardı. Sonuçta her zaman görebildikleri şey değildi.

“Kaç yıldır kullanıyorlardır abla, bir şey olmaz.” Dedi Dilruba, kollarını bağlamış, parmak uçlarına yükselerek daha net görmeye çalışıyordu Girayı.

Nazlı kaşlarını üzünce çattı, “Ya kaza olursa, baksana nereye vurduklarına bakmıyorlar bile. Ali Merdan bana hiç öyle öğretmemişti.”

Dilruba güldü buna, “Gevura vurur gibi vuracak değil ya abla. Hem sekiz okkalık o kılıçlar, nasıl kaldırdın ki sen?”

Nazlı gözlerini kocasından çekip Dilruba'ya baktı şaşkınca, “Sekiz okka mı? Benimki öyle ağır değildi.” Demek ki Ali Merdan ona gerçek kılıçlardan vermemişti. Silahların olduğu odaya bir göz atsa fena olmazdı. Hem Ali Merdan’ın kılıçlarını da incelerdi.

Olduğu yerde kollarını birbirine doladı, dövüşürken heyetine heybet katılan kocasını seyretti. Beyaz gömleği ve rahat hareket etmesi için giydiği siyah pantolonu onu fazlaca cezbedici göstermişti gözüne.

Kılıcını sallayışı ayrı vuruşu ayrı bir manzaraydı.

Dilruba'ya göz atıp onun da seyre daldığını görünce kocasını daha rahat izledi. Böyle yakalanırım diye utanıyordu ama her zaman görebileceği bir manzara da değildi bu.

Ali Merdan'ın her hareketinde dalgalanan bol gömleğini, saçlarından sızan terleri ve hafif açılmış kaslı göğsünü görünce içi bir hoş oldu. Bir sıcaklık bastı Nazlıyı.

Ne zaman biterdi ki bu talim?

İki metrelik adamların birbirlerine hunharca kılıç sallamasını, yeri gelince dövüşmesini izlediler. İki kadın da hayran hayran bu gösteriyi izlerken erkeklerin onlardan haberi yoktu.

Ali Merdanla Girayın kılıçları yine şiddetle vurdu birbirine, çarpışan metalin tiz sesi kapladı ortalığı. Birbirinden becerikli iki kılıç ustası da itmeye çalıştı kılıçları.

Ali Merdan iki eliyle tuttuğu kılıçtan bir elini çekti, bileğindeki demiri kılıcın keskin yerine destek koyarak tüm gücünü toplayıp Girayı geri itti ve şiddetle geri düşmesini sağladı.

Dilruba, Girayın düşmesiyle onu kaldırmak ister gibi olduğu yerde ileri atıldı ama durmayı da başardı. Elini örtülü yüzüne kaldırıp ne yapacağını bilemeyerek geri indirdi.

Ali Merdan yere yatmış ve kalkmaya niyeti olmadan sırıtan kardeşine zafer dolu bir gülümsemeyle baktı. “Üç gömlek üstün adama meydan okursan böyle olur aslanım. Git denginle oyna.” Kardeşini sinir etmeye çalışarak sırıttı, terlemiş bedeninden rahatsız olup içeri gitmek için ona arkasını döndü.

Döndüğü anda gözüne duvar dibine sinmiş iki beden çarptı. Karısını tanıdı hemen gözleri, duruşu dahi ezberindeydi, nasıl tanımasındı ki? Yanındaki de Dilruba olmalıydı. Hemen hala yerde yatan kardeşine doğru döndü, “Hanımın gelmiş Giray..” 

Giray gözlerini hemen açıp dikine kalktı yattığı yerden. Üzerini çırpalayıp abisinin yanına yürüdü, baktığı yere baktı. “İzlemişler mi?” kararsız bir sesle sormuştu bunu. Ali Merdan da kardeşinin sesindeki kararsızlığı anlayıp dalgaya vurdu, “Seni nasıl yere serdiğimi mi?” keyiflice gülüp burnunu çekti, “Tabi izlediler.”

VALİNİN OĞLU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin