Merhabalaaaaarrrr...Yeni bir bölümle geldimmm.. Yorumlarınız gerçekten yazmaya teşvik ediyor. Hepinize çok teşekkür ederimm.. 400 vote gelir mi acabaa..
Ali Merdan, kapı aralığından gördüğü karısına hasretle, yataktaki çocuğuna sonsuz bir sevgiyle ve şaşkınlıkla baktı. Bunun olacağını biliyordu. Bunun olacağını her gün düşünmüştü. İçeri girmek istiyordu ama içinde nedenini anlamadığı bir sıkıntı vardı. Bir utanma. Yüreği sıkışıyordu. Nefes nefese geri adımlar attı ve köşkün bahçesine doğru koşmaya başladı.
Etrafını görmüyordu..
Göremiyordu..
Sonsuz bir sevgiyle sonsuz bir kaçışın arasında kalmıştı. Çocuğunun doğumunu görememişti. Daha kucağına alamamıştı. Kokusunu çekememiş, gözlerine dahi bakamamıştı.
Hızla çıktığı bahçede asılı olan kandillerden uzaklaştı ve büyük ağaçların altına doğru gitti. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu şimdi. Kimse görmesin isteyerek ilerledi yine ağaçların arasına. Elleri titriyordu bu kez. Böyle mi baba olunuyordu? İnsanın baba olunca elleri mi titriyordu?
Boğazında büyük bir düğüm vardı. Çocuğu olmuştu.
Ali Merdan baba olmuştu...
Bundan daha yeni haberi oluyordu.
Ellerini sıktı ve yumruğunu ısırarak ağlamasını engellemeye çalıştı. Karısından, evladından uzak kalmıştı. Sefere ilk gidişi değildi. Ama en acısı bu olmuştu. Derin nefesler almaya çalıştı, ciğerinde bir doluluk vardı. Nefesi gitmiyordu içeri.
Hayatını önemsemezdi Ali Merdan. Gerek okun, gerek kılıcın önüne atardı kendini canını yolda bulmuş gibi. Geride birilerini bırakınca öyle olmuyordu ama.
Ağacın altına oturdu ve kendini toparlamaya çalıştı. Bu dağılışının tek nedeni gidişi ve gelemeyişi değildi tabi. Giderken götürdüğü adamların hiçbirini getirememişti geri. Kendi dönüşü ayıpmış gibi geliyordu. Ali Merdan baba olmuş, evladına kavuşmuşken o adamların karısına evlatlarına kavuşamaması kendi suçuymuş gibiydi.
Ama evladını da düşünmeliydi. Ne düşündüğünü bilmeden hızlıca kalktı yerinden ve yine hızlı adımlarla gitti Mescide. Üzerini değişti, abdestini aldı ve oturdu şükür namazına.
Kaç rekat kılsa bilemedi. Ne kadar şükretse az geliyordu ama karısının, evladının yanına da hemen gitmeliydi. Yoksa ya heyecandan ölecekti ya nefessizlikten. Sonunda kararını verip kılıp bitirdi namazını.
Bitirdi ama alnını secdeden kaldıramadı. Kıldığı namazdan çok şükretti yine. Karısına, yavrusuna, geri dönebilmesine..
Kalktığında gözleri kan çanağıydı. Böyle imtihan olur mu? Diye geçirdi içinden ama seslendirmeye korktu. Tesbihini çekmeden de çıktı mescidden. Geldiği gibi hızla gitti yine karısıyla en mahrem oldukları yere. Yatak odalarına.
Şimdi ikisi de uyumuştu. Ali Merdan bundan memnun oldu nedensiz. Karısının göz yaşları ağır gelirdi şu vakit. Ali Merdanda da yük kaldıracak takat kalmamıştı. Dizleri titreye titreye gitti yatağın yanına.
Evladı, daha kız mı oğlan mı olduğu bilmiyordu, parlak kumaşı örtünün üzerine yatırılmış bembeyaz giydirilmişti. Daha elleri, gözleri yumuk yumuktu. Ağzını hareket ettirip duruyordu. Güldü Ali Merdan. Hemen gözyaşı da hazırda bekler gibi aktı yanağı boyunca. Kalbinin bir tarafı acıya teslim olmuş, diğer tarafı bayram yerine dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALİNİN OĞLU (TAMAMLANDI)
Historical FictionValinin Oğlu| TAMAMLANDI Odunculuk işi yapan Veysel bir gün küçük kızının ısrarlarına dayanamayarak onu da yanında götürür ve askerlerin önünü kesip Vali'nin kaybolduğunu söylemesiyle tedirgin bir güne başlar.. Günün devamında odun için gittiği ye...