20. Bölüm

72.3K 4.2K 496
                                    

Merhabalaarrrr....

Öncelikle bölüm gecikmesinden dolayı üzgünüm. Biraz geçiş bölümü gibi bir bölüm. Umarım beğenirsiniz...

Medyadaki de yeni kurgu olacak. Bu hikayeyi yetiştiremezken ona başlamayacağım tabisi jsjddj. Ama tanıtımı dursun vaktim olursa bölüm atarım....

300 V.

Şimdiden teşekkürlerrr....








Selime Hanım, tüm otoritesiyle konuşan Sefir Hanıma sertçe baktı. Kendi evi gibi hareket edemezdi bu evde. Emirler veremezdi. Hem kim oluyordu da koskoca Valiye ve eşine emir verebiliyordu ki. Misafirse misafirliğini bilecekti.

Ama Beyhan Bey'in ondan gözlerini kaçırıp yere bakarak odadan çıkması kısa bir şok yaşattı evin büyük hanımına. Sanıyordu ki ağzının payı verilecek ve gönderilecek odadan. Beklediği baş kaldırış ve uzaklaştırma gelmemişti. Kocası bir söze uyuyorsa Selime'nin de uyması icap ederdi, gelenek görenek bu şekilde yedi nasıl olsa. Tüm isteksizliğini rağmen hafif bir baş sallamayla odadan çıktı ve kocasının arkasından gitti. Aklı, Sefir Hanımla Nazlının ne konuşacağındaydı. O ketum kadının daha yeni kayıp yaşamış gelinini üzmemesini umuyordu.

Odadan çıkan kocasını koridor boyu takip etti, ona söyleyecek birkaç çift lafı vardı. Öncelikle bu davranışının nedenini sormalı, sonra bu durumdan dolayı memnuniyetsizliğini dile getirmeli en son olarak da Nazlıya karşı davranışlarını ölçüp tartmasını isteyecekti. Oğlunun emanetine nasıl böyle davranabilirdi ki. O sözleri, o üslubu Beyhan Beyden hiç beklememişti. Özellikle Nazlı bu kadar kötü ve karamsar bir durumdayken. Torunlarının varlığını öğrenmeden kaybetmek onları da sarsmıştı ama kendi çocuklarını kaybetmemişlerdi. Bu yüzden bu acıyı bilmek imkansızdı. Selime hanım da bir anne olarak Nazlının acısının gölgesinin gölgesini görüyordu ancak. Torununun acısı farklıydı öz evladının acısı farklı.

Sefir Hanımın da ne yapacağı belli olmazdı. Nazlıyla onu yalnız bırakmak hiç içine sinmese de Beyhan Beyle odaya çekilip konuşmalarından sonra kadına sonsuz ihtimam sağlanmış gibiydi. İki gün içinde geleceği belirtilse de aynı günün akşamına gelmişti Sefir Hanım. Arabasından inişindeki zafer dolu hareketler ve yüz ifadesi gözünün önünden gitmiyordu. Vilayeti isyana teslim olmuş değil de isyanı başlatmış ve kazanmış ifadesi vardı yüzünde ve tavırlarında. Bu durum Selimeyi düşündürse de kocasının bilgi vermemesinden dolayı sorgulayamıyordu.

Beyhan Bey'in çalışma odasına yönelmeden önce Nazlının anne ve babasına haber gönderilmesi için talimat verdi. Durum oldukça karışıktı ve en büyük korkusu Ali Merdan burada değilken Nazlının baba evine dönmesiydi. Eğer böyle bir karar verirse önünde kimse duramazdı. Evlenirken Kadı tarafından o hak Nazlıya verilmişti, karşı çıkmanın mümkünatı yoktu. Veysel'de kızını tek başına bırakmazdı. Ailenin Nazlı kızı her zaman el üstünde tutulurdu.

Tüm bu düşünüşlerinin Nazlının acısını değil de gidişini kapsadığını fark edince midesinde kötü bir yanma oluştu. Kendine yakıştıramıyordu bazı düşünceleri ve düşüncesizlikleri. O Nazlının ikinci annesiydi.

Onu Sefir Hanımla bırakmamalıydı.

Talimatını verdikten sonra tekrar eşinin peşine düştü konuşmak için. Şu sıralar Nazlıya gözleri gibi bakmaları ve bir dediğini ikiletmemeleri lazımdı. Ali Merdan'ın yerini dolduramazlardı ama bir nebze yokluğunu kapatır acısını hafifletebilirlerdi. Ve Sefir Hanımın sivri dilinden, haset zihninden koruyabilirlerdi.

***

Sefir Hanım asil hareketlerle odayı baştan aşağı inceledikten sonra ahşap oyma işlemeleri olan koltuğa bir güzel kuruldu. Fazla yaşlı olmamakla birlikte kıvrımlı ve gösterişli bir bedeni vardı. Çoğu kişinin aksine daha keskin renkler ve ince ipekten şallar kullanıyordu ve güzelliğini daha da ön plana seriyordu. Bu duruma evli olduğundan dolayı genelde kimse karışamazdı. Karışan da ağzının payını alıyordu zaten.

VALİNİN OĞLU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin