Merhaba merhaba merhabaa...Sınırımız 540... Yorum yapmayı unutmayın lütfen.. Benim için çook değerlisiniz.
Bu arada etiketlerde yükseliyoruz.
Beni takip ederseniz çok mutlu oluruuum
Keyifli okumalar... ❤️
“Uzak olma bana Nazlı. Yetti gayrı hasretliğin. Dur yamacımda. Gitme. Küsme.” Yüzünü yüzüne yaklaştırmıştı konuşurken. Nefesleri birdi şimdi. Her zaman olduğu gibi...
Ali Merdan’ın yumuşak sesi Nazlıyı yola getirmeye yeterdi her zaman. En büyük zaafı bu adamken, getirmemesi söz konusu bile değildi. “Yarana baksınlar hekim çağırayım.” Sesinin içindeki küskünlüğünü yok etse de Ali Merdan bu kısa ilgiyle yetinemezdi. Fazlasını alabilecekken, asla..
“Hekim çare olmaz bana.” Tatlı tatlı konuşup karısının gönlünü çalmaktı artık amacı. “Bana seni gerek seni..” Ve Nazlının utangaç bakışlarından, gülmemeye çalışıp sıktığı dudaklarından başarılı olduğunu da anladı. Dudağının kenarı keyifle kıvrıldı, aynı zamanda odada Yamanın ağlama sesi yankılandı. Bu çocuğun kendisine garezi var gibiydi.. Yine sevgiyle sızladı yüreği.
Nazlı oğlunu boşlamanın suçluluğunu hissetti birden ve kucağına aldığı gibi altını değiştirmeye emzirmeye götürdü. Arkasından seslenen kocasına tereddütle baktı. “Nazlı, yarama sen bak.” Başını salladı hafifçe gitmeden. Her şeyine çare olurdu kocasının. Yarası mı fazla gelecekti?
Annesi Saime bu işlerde becerikliydi. Nazlı da ondan birkaç şey öğrenmişti ama umuyordu ki unutmamış olsun. Hizmetli kızları çağırdı ama her zamanki gibi yumuşak değildi tavrı. Kıskançlığın vermiş olduğu bir sertlikle söyledi sıcak suyu, bezi ve işe yarayacak diğer merhemleri.
Alel acele altını değiştirdi oğlunun, acele etmeden de emzirdi. Diğer işlerini halledip koşar adım gitti kocasının yanına. Kocası geldiğinden beri her işi koşturmacaydı. Aynı zamanda hastaydı da, daha kırkı çıkmamıştı.
Odaya girdiğinde yine sırt üstü yatarken buldu Ali Merdan’ı. Üzeri yine çıplaktı ve omzu sarılıydı. Teninde gözlerini gezdirmemek için kendini zor tutarken yutkundu Nazlı. Şimdi zamanı değildi. Sessizleşen oğlunu yatırdı kocasının yanına, Ali Merdan da gözlerini açmış, karısının hareketlerini izliyordu. Gözlerini dinlendirmişti sadece, Nazlıyı bekliyordu.
“Hekim çağırmadın demi.”
“Yok. Sen bak dedin ya.”
“İyi. Bakabilecek misin?” Ne diyeceğini bilemiyordu şimdi Ali Merdan. Lafı söylüyordu ama ne kast ettiğini dahi düşünüyordu. Nazlı hala gözlerini kaçırıyordu ve bu onu bocalattırıyordu. Sonra kapı tıkladı üç kez, Nazlı yatağın kapıya dönük perdesini yine çekip hızla gitti ve kapıyı açtı. Aynı zamanda Ali Merdan dikelmiş, karısının hareketlerini sorguluyordu. Perdeyi niye çekmişti ki?
Kendi içinde daha soruyu bitiremeden cevabı da geldi. Üzeri kıyafetsizdi Ali Merdan’ın ve odaya sürekli hizmetliler geliyordu. Demek karısını kıskanmıştı, bu düşünceyle yüzünün her bir yanı gülümser bir hal aldı.
“İstediklerini getirdim hanımım.”
“Tamam, sağol Ayşe.” Ve gerisin geri odaya girip hemen kocasının yanına gitti. Ali Merdan da yüzündeki gülümsemeyi sakladı karısı görmeden. Biraz daha çalsa ilgisinden, kıskançlığından n’olurdu ki?
“Bu kızlar yeni herhal. Görmediydim daha önce.”
Nazlının safir mavisi gözleri üzerine kilitlendi bir anda. Kızgın bir bakış değildi, biraz boş bir bakıştı sanki. Anlayamadı Ali Merdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALİNİN OĞLU (TAMAMLANDI)
Historical FictionValinin Oğlu| TAMAMLANDI Odunculuk işi yapan Veysel bir gün küçük kızının ısrarlarına dayanamayarak onu da yanında götürür ve askerlerin önünü kesip Vali'nin kaybolduğunu söylemesiyle tedirgin bir güne başlar.. Günün devamında odun için gittiği ye...