3.0

818 29 7
                                    

"Sana bir şey söylemem gerek."

"Noldu bebiş?" Eda güldü.

"Biz.. Biz Metecan'la taşınıyoruz. İsviçre'ye." Telefonumu sabitlediğim masanın üstünden elime aldım.

"Ne diyorsun sen Eda?" Saçını kaşıdı.

"Mete'yi oraya transfer ettiler. Beni burada bırakmak istemedi ve onunla gelip gelmeyeceğimi sordu. Kabul ettim Asel." Bir süre boyunca önümde ki pencereye daldı gözlerim.

"Asel?" İç çektim.

"Bari son bir kere görüşseydik." Gözlerini devirdi Eda.

"Ay Asel sanki ölmüşüm gibi davranma aşkom. Sürekli gidip gelirim ben zaten." Gülümsedim.

"Neyse sen mutlu ol da. Ne zaman gideceksiniz?"

Edayla bir süre daha konuştuktan sonra telefonları kapadık. Oturduğum yerden kalkıp yatak odasına gittim.

"Sevgilim?" Çıplak sırtında parmaklarımı gezdirirken yanağını öptüm. Gülümsedi.

"Uyanman gereken konular var aşkım. Kış uykusuna yattın sanacak insanlar."

"Bir öpücükle uyanırım." Uykulu mıymıntı sesi bile o kadar seksiydi ki. Güldüm. Dudağına öpücük kondurup çekilecekken beni tutup kendine çekti. Bu sefer o beni öpmeye başladı. 

"Furkan, buna sonra devam edelim yoksa uçağımız kaçacak." Kafasını geri atarak mızmızlandı.

"40 yıl geçse de sana doyamayacağım." Omzuna vurup güldüm. Yataktan kalkıp kalan son eşyaları bavula koyup bavulu kapamaya çalıştım.

 Artık hazırdık. Türkiye'ye. Ama gerçekten hazır mıydık? Ondan emin değildim. Olacakları bilseydim gitmek ister miydim? Ondan da emin değilim.


                                                                       ☆☆☆


"Aselim!" Işıl'ın bana seslenmesiyle bavulumu bırakıp ona doğru koşmaya başladım. Kucağına atlayıp kocaman sarıldık birbirimize. 

"Ağlama gerizekalı." Kafasına vurdum. Yanında duran Cedi'ye de sarıldıktan sonra Furkan'da bavullarımızla gelip ikisine sarıldı. 

"Kokusuna kurban olduğum be!" 

"Kanka yalnız daha dışarı çıkmadık amınakoyayım. Bi dışarı çıksaydık nerden aldın kokuyu." Cedi'nin dediklerine gülünce Furkan yanyan bana baktı. Işıl hemen koluma girip beni ilerletmeye başladı.

"Bugün benimlesin değil mi?" Güldüm.

"E tabi ki mal. Kaç ayın acısını çıkarıcaz. Dedikodunun dibi bitch!"

"Bu arada hemen bombayı patlatıyorum. Cedi'yle aramız bozuk 2 haftadır falan." Gözlerimi pörtlettim.

"Ne? Neden?"

"Sürünsün köpek biraz yavrum. Anlatcam zaten de türk kahvesi lazım zevki çıkmaz öyle."

"Asel. Benim bir iki işim var. Sen Cedilerle git." Furkan'a döndüm.

"Ne işin var?"

"Boşver ya işle alakalı. 1-2 saate dönerim." Yalan söylüyordu ama irdelemeyecektim. Kafamı sallayıp Cedi'nin arabasına bindim.  


                                                                     ☆☆☆


Cedi bizi 3 saat önce eve bırakmıştı. Yalnız kalmak isteyeceğimizi düşünüp o da evine gitmişti. Edayı da facetimedan arayarak dedikodunun dibine vurmuştuk. Furkan hala ne aramıştı ne de gelmişti. Amerikadayken de böyle  yapıyordu ara sıra. Belki de gerçekten işleri vardı. Bunlara fazla takılmamaya çalışarak Işıl'a döndüm.

"Ben direkt çalışmaya başlamak istiyorum." Işıl gözlerini devirdi.

"Ya kızım noldu sana damaryoluna bağımlı mı oldun sen? Kana falan? Doğru söyle bak bağımlıysan bir destek falan alalım yani." Güldüm.

"Bu kadar zaman sende evde otur bak noluyo aptal." Gözlerini devirdi. Kapının çalmasıyla hızla yerimden kalkıp kapıyı açtım. Karşımda kimseyi göremeyince etrafa bakındım. Tam kapıyı kapatacakken yerde duran zarfı gördüm. Üstünde kocaman Asel'e yazan zarfı elime alarak kapıyı kapattım.

"Kimmiş o?" Masaya oturup zarfı açmaya başladım. Işılda yanıma gelip oturdu.

"Ne bu?"

"Bilmiyorum kapıd-" Fotoğrafları görmemle ufak çaplı kalp krizi geçirdim ama hemen her şeyi yanlış anlayıp ortalığı yakıp yıkmayacaktım.

"Hassiktir bunlar ne?" Fotoğrafların altında tarihler yazılıydı. Bizim Amerika'da olduğumuz günden bugüne kadar bir sürü fotoğraf vardı. Furkan'la genç bir kadının biraz (!) samimi fotoğrafları. Kız.. çok güzeldi. Bugün.. Furkanın bugün üstünde olan şeylerle fotoğrafları vardı ve zaten fotoğrafın altında bugünün tarihi yazılıydı. Telefonumu elime alarak Furkan'ı aradı. Biraz çaldıktan sonra açıldı telefon.

"Buyrun?" Furkan'ın sesi değil, bir kadının sesiydi. Telefonu açan Furkan değil, bir kadındı.

"Buyrun mu? Siz kimsiniz?"

"Melek? Kim o?" Arkadan gelen Furkan'ın sesi benim için son damlaydı. Telefonu kapatıp bırakmam saniyelerimi aldı. Işıl bana bakıyor, ben ise şok olmuş şekilde yere bakıyordum. Ama hayır. İlişkime bunu yapmayacaktım. Hemen her şeyi yakıp yıkıp bir kenara atmayacaktım. Sadece biraz sakinleşip.. düşünmem gerekiyordu.


Selaaaaam! Valla baya baya uzun zaman oldu. (Neredeyse 2 yıl hajgabjshd) Hikayeden baya koptuğumu fark ettim ama toparlayacağım. Biraz kısa bir bölüm oldu çünkü bu bölümü geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz. Eskiden okuyucularım kaldıysa kaostan beslendiğimi hatırlarsınız akdakskask. O yüzden artık kaos vaktinin geldiğini düşünüyorum. İyi okumalar! 

DİPNOT: EDA KONUSUNA GELİRSEK, EDA KARAKTERİ BENİM İÇİN BİR SÜRE SONRA SÖNÜK KALACAĞINI DÜŞÜNDÜĞÜMDEN DOLAYI KARAKTERİNİ FAZLA SIKMADAN BİTİRDİM. TABİ Kİ ARADA GİDİP GELECEK AMA ESKİSİ GİBİ  ÇOK EDAYI OKUMAYACAKSINIZ.



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 28, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

collision || Furkan KorkmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin