Yatağımda kalkınca bir anda etrafa bakındım. En son Furkanla arabadaydık ama buraya nasıl geldim asla hatırlamıyordum! Odamdan çıkıp banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Sonra salona geçtim.
"Furkan?" Furkan baktığı telefondan kafasını kaldırıp bana baktı.
"Uyanmışsın sonunda." Kafamı salladım.
"Beni sen mi getirdin buraya?" 'Evet' anlamında kafasını salladı.
"Evinize gelince bir baktım uyumuşsun. Ben getirmek zorunda kaldım." Ne! Ne yani? Rüya mıydı hepsi?
"Amerikaya taşınmıyor musun?"
"Ne diyosun yine Asel? Uyanamadın herhalde." Gözlerimi ondan alıp başka yöne çevirdim. Oturup ağlayabilirdim şu an. Benden hoşlanmıyordu işte. Hepsi bir rüyaydı.
"Aç mısın?" Ayağa kalktı.
"Yok ben gidiyorum zaten. İşim var." Furkanı geçirdikten sonra gidip salona oturdum. Her şey şaka gibiydi. Nasıl rüya olabilirdi ya?
"Lan uyan!"
"Bu kızı her gördüğümde uyuyor oluyor he."
"Lan kalk."
"AH!" Kendimi yerde bulmamla gözlerimi açıp kafamda dikilmiş 3 ayıya baktım.
"Aptal mısınız siz ya? Böyle mi uyandırılır bir insan?" Cedi elini uzattı.
"Tamam tamam gel kankim." Ayağa kalkınca nedense hiç Furkan'a bakmadan koltuktaki battaniyeyi toparlamaya başladım.
"Kızlar nerde?"
"Gelirler şimdi. İşleri vardı." Dedi Metecan. Kafamı salladım. Bir telefon sesi gelmeye başlayınca kimse telefonuna bakmayınca etrafa bakındım. Furkan yanında duran telefonumu bana uzattı. Emre arıyordu.
"Efendim Emre bey?" Ayağa kalkıp mutfağa geçtim.
"Asel? 302 numaralı odanın istediğim tahlillerini yapmadan nasıl çıkarsın!" Kaşlarımı çattım.
"Emre bana bağırma. Yaptım dediğin tahlilleri."
"Ne demek yaptın? Kaç saattir sonuçları bekliyorum aradım öyle bir şey olmadığını söylüyorlar!"
"Emre! Sana bana bağırma dedim. Mert beyle karşılaştık o sıra. O da laboratuvara gidiyordu ona verdim tahlilleri." Bir süre durdu. Cevap vermedi.
"Bundan sonra beni habire arayıp bağırıp çağırma. Hatta beni hiç arama. Hastanede sor ne soracaksan." Sinirle telefonu yüzüne kapadım. Hadsiz!
"Biz geldik!" Işıl ve Eda'nın sesini duyunca arkamı döndüm.
"Hoşgeldiniz. Ne işiniz vardı?" İkiside cevap vermeden sevgililerinin yanına oturdular. Dudağımı büzdüm. Ben de gidip Furkan'ın yanına oturdum.
"Emre niye arıyor seni?" Kafamı ona çevirdim.
"Hastayla ilgili." Kafasını salladı.
Cediyle Işıl bir anda ayağa kalkınca hepimiz onlara baktık. Işıl Cedinin elinden tuttu.
"Geliyoruz şimdi."
Onlar gittikten sonra Metecan ve Edada kalktı ayağa.
"Kanka Meteye bir şey aldım. Onu vericem. Biz de geliriz şimdi." Kafamı salladım.
"Kaldık mı baş başa?" Güldüm. Bir anda elektriklerin kesilmesiyle Furkan'ın kolunu tuttum.
"Furkan!"
"Ne var Asel? Elektrikler gitti işte." İyice koluna tutundum.
"Sakın bir yere gideyim deme."
"Asel." Dedi bıkkınlıkla. "Nereye gidebilirim allah aşkına?"
"Bilmiyorum Furkan gitme işte." Ayağa kalktım Furkanın kolunu bırakmadan.
"Kalk hadi diğerlerine bakalım." Furkan'ın bileğinden tuttum bu sefer. Bileğinden elimi çekti.
"Furkan." Elimi tuttu. Sıkıca. Gülümsedim. Bir anda bir gümbürtü koptu.
"İyi ki doğdun Aseel." Işıl pastayı tutmuş arkada Cedi, Eda ve Mete geliyorlardı.
"Bir dakika ya? Bugün ayın kaçı?"
"10u." Bugün doğum günümdü. Gülümsedim. Dileğimi dileyip mumlarımı üfledim. Işıklar açıldı. Işıl pastayı bir kenara bıraktı. İkisine de sarıldım.
"Yine unuttun."
"Teşekkür ederim."
"Kız zilli nice senelere." Dedi Metecan. Teşekkür ettikten sonra Cedi'de kutladı. Furkan kutlamadı. Hiçbir şey demedi. Herkes oturunca sohbet ettik bir süre.
"Ben geliyorum şimdi." Kalkıp odama gittim. Furkan canımı çok sıkmıştı. Ne olurdu yani kutlasaydı? Öküz orda herkes kutlamış o kutlamıyor. Bilgisayarımı açıp babam mail atmış mı diye kontrol ettim. Telefonla aramayı ya da mesaj atmayı sevmiyordu beyefendi. Tabii ki atmamıştı. O da unutmuştu benim gibi.
Işığımı kapayıp odamın kapısını açtım ama biri beni içeri geri soktu ve kapıyı kapadı arkamızdan.
"Furkan?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
collision || Furkan Korkmaz
Romance"Ya sen aptal mısın?" Dedim sinirle eline vurarak. "Aptal mı? Karşında Furkan Korkmaz var kızım. Senin yerinde olmak isteyen kaç kişi var biliyor musun?" Furkan&Asel