Jisoo anlatımı
Jin'in dediklerinden sonra hastaneye gidememiştim. Çünkü kalbim hala acıyordu. Kardeşim dediğim iki insanın yanında olamıyordum şuanda. Tek yapabildiğim ağlamak ve Sharon'u bulmaya çalışmaktı.
Telefonumun çaldığını görünce elime alıp açtım hemen.
"Dahyun,bana nolur kötü birşey olduğunu söyleme..." Dedim anında. "Maalesef unnie... Hemen buraya gel." Dedi ve kapattı. Zaten durmak bilmeyen göz yaşlarım yine almıştı. Telefonumu ve arabanın anahtarını aldığım gibi dışarı fırladım.
Hasteneye geldiğimde onları gördüm. Hepsi ağlıyordu yine. "Ne oldu?" Dedim titrek sesim ile. "Rosé fenalaştı,yeniden ameliyata girdi. Yine çok kan kaybediyordu. Yine kan verdik."
"Diğerleri nerede?" Dedim. "Onlar ameliyathanenin önünde bekliyorlar. Bizde Yeri'yi." Başımı salladım. Arkamı dönüp ameliyathaneye gitmeye başladım. Daha önce ameliyat olduğu ameliyathanededir.
Tahminim de doğru çıktı. Jennie ve Lisa'nın yanına gidip ikisine de sarıldım. Bir köşede çökmüş ağlıyorlardı.
"Unnie, Rosé çok güçlü değil mi? Ölmeyecek değil mi?" Lisa'yı hıçkırıkları arasında zor anlamıştım. "Bilmiyorum Lisa, bilmiyorum ama Rosé gerçekten çok güçlü..." Dedim. "Unnie... Sharon'u ne yapacağız? Bunu yaptığına inanamıyorum! Ya ölürlerse..." Başları sinirle,sonu ise korkuyla söylemişti.
"Sharon, ölecek. Öldürmeden bırakmam." Dedim korkunç bir ses tonu ile. Konuşurken Irene'in, Yeri'nin yanından geldiğini gördüm. "Senden önce ben öldüreceğim Jisoo." Dedi Junmyeon'un yanına geçerken.
Kim öldürürse öldürsün yeter ki öldürsün. Yerde çökmüş gözleri kızarık sadece ameliyathane kapısına bakan Jimin'e kaydı gözlerim. Biliyordum, Rosé'ye aşık... Şuan gerçekten korkunç gözüküyordu. Kızları bıraktım ve onun yanına gittim.
"Jimin..." Dediğimde gözleri bana döndü ve ağlamaya başladı. Küçük bir bebek gibi ağlıyordu. Herkes gibi o da korkuyordu. Chaeryeong,annesi veya babası gibi bayılma ihtimali vardı. Tahmin edebiliyorum ki birşey yememişti, uyumamıştı, sadece ağlamıştı.
Bünyesi zayıf düşecektir. Ne ara ona sarıldığımı bilmiyorum ama kollarımı ondan ayırıp kalktım. Onu da kaldırdım zorla. "Abi,siz burada bekleyin, birşey olursa haber verin. Jimin'in birşeyler yemesi gerekiyor. Geldiğimizden beri hiçbir şey yemedi değil mi?" Dedim.
Abim başını salladı ve konuştu. "Ne kadar zorlasakta yemedi. Diğerleri gibi bayılacağından korkuyordum. Başarabilirsen yedir." Dedi.
Jimin'i tutarken yürümeye başladım. Bana zorluk çıkarmamak için yürüyordu ve ağırlığını vermiyordu. Kafeterya bölümüne geldiğimizde onu bir masaya oturttum. 2 sandviç ve kahve aldım ve yanına gittim.
"Jimin,itiraz istemiyorum bunları yiyeceksin. Kahve bir daha içeceksin yoksa düşüp kalırsın. Rosé böyle olmanı istemez,o uyandığında kötü durma." Dedim. "Uyanacak değil mi?" Bebek sesi gibi çıkıyordu sesi. "Umarım Jimin,ama Rosé'de ki inatçılığı biraz tanıyorsam uyanacaktır." Dedim. Sonra aldığım peçetelerden biri ile göz yaşlarımı sildim,o da dediklerimi yapıyordu.
"Sen yemeyecek misin?" Dedi bir anda. "Ben sizin gibi mal mıyım? Tabiki ben çoktan yedim. Böyle yapmak birşeyi değiştirmiyor. Belki birazdan bir kahve içerim sadece." Dedim başını sallayıp yemeye geri döndü.
Bir kez daha kahve içti,onunla beraber bende içtim. Daha fazla kahve alıp yukarı çıkmaya başladık. "Jimin,sen elindeki tepsiyi yukarı çıkar. O Jin orada iken gitmeyi pek istemiyorum." Dedim Ameliyathanenin olduğu kata geldiğimizde.
Beni onayladı ve bir yukarı kata çıkmaya başladı. Kahveleri herkese dağıttım. İstemeyenlere de zorla verdim.
Telefonum titrediğinde elime aldım.
Özel numara
Çatıya gel!Orospu Sharon'dan başka biri olamaz bu. Müdahale odasına gidip bir makas aldım. Ardından asansöre binip son kata bastım. Çatıya açılan merdivenlere yöneldim, önüme çıkan kapıyı açtığımda onu gördüm. Alaylı bir şekilde güldüm ve karşısına geçtim.
"Ölmek istiyormuşsun sanırım, bunu seve seve yaparım Sharon merak etme." Dedim gülümsemeyle. "Ben değil, ilk sevdiklerin, sonra da sen öleceksin." Koca bir kahkaha patlattım.
"Unutma Sharon,ben canavarım ve asla ölmem! Sevdiklerimi de korurum!" Dedim bir adım üstüne giderken. Elimdeki makas ile oynuyordum şuan.
"Bende küçük bir canavarım bende asla ölmem,kork benden Sharon!" Diye kolları bağlı bir şekilde yanımıza geldi Irene. "Büyük canavar da Jisoo, haberin olsun." Diye Seulgi'nin sesi duyuldu ama kendisini görmedim.
"Benim olayla pek bir bilgim yoktu ama bende küçük bir canavarım ve canavarlar sonsuza dek yaşarlar." Seulgi de katılmıştı aramıza artık.
Nayeon da gelirdi birazdan. "Ah kurbanlarım arttı. Ama ne yazık ki sadece birinizi öldürmeliyim." Dedi Sharon.
Yazar anlatımı
Sharon,elinde bulunan Rosé ve Yeri'yi bıçakladığı bıçak ile Jisoo'ya ilerledi. Bu sırada Nayeon da gelmişti. Irene ve Seulgi de Sharon'un üstüne gitti. Nayeon olayı anlamaya çalışıyordu, kısa sürede anladı da.
Kızlar daha güçlüydü şuanda. Ama Sharon hala gülümsüyordu. Bir anda içeri 2 kız daha girdi. Bunlarda Sharon ile paketlenen kızlardandı. Biri Seulgi'ye diğeri de Nayeon'a saldırdı.
Irene onların yanına ilerlediğinde Sharon'a şans gelmişti. Jisoo'ya doğru koştu ve elindeki bıçağı sağ tarafına sapladı. Irene son anda gördü ve kocaman gözlerle önünde kıza elindeki iğneyi soktu. İçindeki sıvıyı boşalttığında hızla Sharon'a gitti. Elindeki bıçağı alıp uzağa fırlattı ilk.
Nayeon'un verdiği yeni iğneyi aldı. Bilekliğine sıkıştırdı ve Sharon ile birbirlerine girdiler. Seulgi diğer kızı halledip Jisoo'nun başında kanamasına baskı yapan Nayeon'a katıldı.
"Jisoo! Jisoo, aç gözlerini! Seulgi çok kan kaybediyor, aşağı indirelim." Dedi ve kalktı Nayeon. Seulgi de kalkıp Jisoo'yu tutmasına yardım etti.
O sırada Irene üstünde olduğu kıza bir gülümseme sunup,elini kaldırdı. Altındaki kız ona korku dolu bakışlarla bakıyordu. Irene umursamadı ve yüzündeki gülümseme ile elini hızlıca indirdi ve kızın boynuna iğneyi sokmuş oldu.
İşi bitince iğneyi çekti ve kalktı. Ölüm ile burun buruna olan 3 kişiyi orada bırakıp merdivenlerden inmeye başladı.
Özellikle How You Like That, sonrasında Monster ve Maria etkisi altında kalan biri olarak Monster ile ilgili birkaç şey ekledim.
Neyse şimdi başka iki konuya geleceğim
Biraz Hyun Jin'in mükemmelliği hakkında konuşabilir miyiz? Bir ara Felix'i de konuşalım lütfen.
Stay olmadan önce bile Hyun Jin'e düşüyordum beğh dndkhdis
İkinci konu;
Birini öldüreyim mi?
Öldürsem kimleri öldüreyim?
Sharon ölmeyip geri mi gelsin?
Bu 3 soru ikinci konu. Karar veremedim yardımcı oluuuunnnn
20 oy 50 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Left Alone | Jinsoo
Fanfiction"Beni nikâh günümüzde, nikâh masamızda yanlız bıraktın. Ve ben sadece bekledim. Ama ne oldu biliyor musun,sen gelmedin ve ben o gün, o masada öldüm Kim Seok Jin..." Bunları bu kadar sakin ama acılı söylemesi canımı çok yakıyordu. Ben,beni seven karş...