2.6

188 36 67
                                    

Jisoo anlatımı

Jin bebekle çok samimi oldu ve onunla ilgileniyor şuan. Bebekleri çok seviyor. Ben ise çok sevmem. Sayılı zıt özelliklerimizden biri bu.

Açıkçası evlendiğimiz anda bebek istemesinden korkuyorum. Çünkü böyle şeylere çabuk adapte olan biri değilim. Ve en acı çeken ben olacağım bu konuda. Doğumu yapan açılarının hepsini çeken benim,kusura bakmasın ben ne istersem o olur. Zaten beni tanıyor, aşırı feminist biriyim. Ama bir bebeğimiz olsa hiç şikayet de etmem.

"Jisoo sende biraz sevsene oturdun kaldın orada." Dedi Jin. "Ben böyle iyiyim." Beni dinlemedi ve kucağındaki bebekle yanıma geldi. Bir anda kollarımda gördüm bebeği.

Bebeklerde beni sevmez. Şuan kendini yırtarak ağlıyordu. "Jin ağlıyor! Jin al ağlıyor yaa! Jin, Jin ağlıyor!" Dedim ona uzatarak. "Gerizekalı." Dedi ve aldı. Bebek ona gittiği anda susmuştu.

"Ne zaman gideceğiz?" Dedim aradan geçen sürelerden sonra. "Bilmem." Dedi cevap olarak.

"Hadi kalk, çok geç olmadan gidelim. Gece uçuşu sevmiyorum ben. Valla uçağı düşürürüm." Dedim çantamı alırken. "Salak, Tanrı korusun yaa!" Bebeği kadına verdi ve kalktı. İki küçük bavulu aldık ve gittiğimizi söyledik.

Havaalanına hızlıca gelmiştik. Baya yakındı ev ile. Gerekli ayarlamaları yapıp ilk uçuş izni aldım. Para ve güç ile yasadışı olan bir şeyi yapıyordum şuan. Bu sefer bizim uçaklarımızdan kalmadığı için Jeon uçaklarından birini uçuracağım.

Jungkook'u arayıp ayarlamıştık. Piç bir şekilde gülümsedediğinden emin olduğum konuşma bitince çok sevindim açıkçası. Başbaşa olmamızdan dolayı fesatlaşıyordu,hepsi.

Aslında bir yolcu olarak uçsam da güzel olur ama ben uçağı kaldırmayı,indirmeyi ve önümdeki koca bulutları görmeyi özledim. Belki tamamen dönerim bundan sonra.

Her neyse uçağın kalkış saatini kahve içerek bekliyorduk. Yarım saat kala binecektik. Ben kıyafetimi de çoktan giymiştim. Şu kıyafeti de giymeyi özledim. "Bana ne zaman çıkma teklif etmeyi düşünüyorsun Jin?" Dedim. "Seul'e döndükten sonra ve tüm hastalarımız iyileşince."

"Çabuk iyileşmezlerse onları öldürürüm!" Dedim. O ise gülüyordu bana. Çünkü yapamazdım. Evet birini öldürecek potansiyele sahibim ama bunlar arkadaşlarım olmaz tabiki.

"Bak Seul'de olmaz! Seul'de bizi rahat bırakmaz adı lazım değiller! Nolur başka yere gidelim ikimiz orada çıkma teklif et,hı?!" Dedim. Ciddiyim, doğru söylüyorum. Bahsettiklerimin kimler olduğunu anlamak zor değil. Onlar her yerden çıkar doğrusu da neyse.

"Doğru ya! Yeri ve Rosé iyileşince direk kimseye haber vermeden kaçalım." Dedi. Başımı salladım ve kahvemi bitirdim. Gitme saati yaklaşıyordu gitsek iyi olurdu.

"Hadi gidelim." Dedim ve kalktım. Bana uyum sağlayarak kalktı. "Nedense bu hallerimize pek alışamadım. Ben sana genel olarak sahte davranırdım son zamanlardaki kaoslar falan şuanki durum garip geliyor." Dedi. İkimizde kahkaha attık.

"Bende alışamadım. Doğrusu sana birşey soracağım,sen bana nasıl aşık oldun bir anda?" Uzunca düşündüğüm bir soruydu bu. Herşey bir anda olmuştu ve ben hiçbir şey anlayamamıştım.

"Bende bilmiyorum. Zaten hep sana birşeyler hissediyor gibiydim ama kabul etmiyorum ve takmıyordum. Daha sonra olanlar kalbimi o kadar acıttı ki seninle acı çektim. Düşündüm ve düşündüm,seni tekrardan görünce kalbimin atışları bozuluyordu. Sana aşık olduğumu o zaman anladım sanırım." Derken uçağa gelmiştik.

Uçağın önünde durduğumuzda onu öptüm. Bunu beklemediği çok açıktı ama yinede karşılık verdi. Daha sonra farklı alanlara geçtik. Pistte biraz ilerledikten sonra yavaşça havalandık. 1-2 saate Seul'e dönerdik herhalde.

"Ahh,belim ağrıyor!" Diye bağırdım. Uçaktan inmiş bize gidiyorduk. Ama benim belim ağrıyordu. "Eve gidince ağrı kesici içersin Soo,bu kadar sızlanma." Dedi Jin. "Lütfen hızlı ol dayanabileceğimi sanmıyorum." Normalde hastaneye gidip Rosé ile Yeri'ye bakacaktık ama belim ağrıyınca vazgeçtik.

Uçakta klimadan rahatsız olmuştum ve uçak uçurdum tabiki kolay değildi. Hala yolculuğumuz sürerken telefonum çaldı. Rosé arıyordu, umarım birşey olmamıştır. Çok çabuk korkuyorum bu aralar.

"Efendim Rosé?" Dedim açıp. "Unnie,buraya gelebilir misin? Seninle konuşmam gerek." Dedi. "Gelirim ama biraz geç kalırım haberin olsun. Belim ağrıyor,ilk ağrı kesici falan içmeliyim."

"Fark etmez gel yeter. Görüşürüz!" Diyip kapattı. Sesi oldukça heyecanlıydı kötü birşey olduğunu düşünmüyorum.

Telefonumu çantama geri koyduktan sonra Jin'e döndüm. "Eve gittikten sonra hastaneye gitmem gerek." Başını salladı. "Tamam,yine ben bırakırım. Kendini fazla zorlama ama."
"Merak etme birşey olmaz bana."

Sonunda eve geldiğimizde ilaçların bulunduğu dolaptan ağrı kesici ve krem aldım. Ağrı kesiciyi içtikten sonra ilk duş aldım. Sadece iç çamaşırlarımı giydikten sonra kapıyı açıp bağırdım."Jin! Gelir misin?" Tek başıma sürmezdim herhalde.

Yarı çıplak olmam da sorun değil. Biz daha öncesinden durumumuza rağmen sevişmiştik defalarca, üstüne birde tüm tatilleri hep beraber yaptığımızı hesaba katınca cidden hiçbir sorun yok.

İçeri girince kremi ona uzattım. Masaj yaparak kremi yedirdi ve odadan çıktı. Bende üstümü giyindim ve çantamı alıp içine eşyalarımı koydum.

Aşağı indim. "Gidebiliriz. Anne, biz hastaneye gidiyoruz!" İlk başı Jin'e sonrasını annem üzerinden tüm ev halkına söylemiştim. Hızlıca hastaneye geldik.

"Rosé ne oldu,neden çağırdın beni?" İçeriye tek girmiştim, Jin bir işi olduğunu söyleyip gitmişti. "Kalkmama yardım eder misin unnie?" Dedi. Yanına ilerleyip kolundan tutup kalmasına yardım ettim. Bu sırada kolunda serum olmaması dikkatimi çekti.

"Serumun neden takılı değil?" Diye sorduğumda sinsi bir gülüş bıraktı. Kaşlarımı çattım. Garip davranıyordu. Birden beni itip hemen arkamızdaki duvara yasladı. Boğazıma bir bıçak dayanmıştı.

"Bunun için." Dedi sinsi gülüşü hala yüzündeyken. Gözlerimin dolduğunu hissettim,hayal kırıklığı tüm bedenime yayılmıştı...

Ben bok gibi yazmaya başladım. İnanılmaz saçmaladım bir kaç bölümde! Kaos olmadan yazamıyordum bende dedim bir şey yapayım ama kaos yok sözümden dönmeyeyim dedim zeki benin aklına mükemmel bir fikir geldi. Sınırı çabuk doldurun hee! Bu arada smut yazmaya çalıştım ama bok gibi oldu ondan sadece ufak şeyler yapıyorum. Daha buna hazır değilim!

Bu arada fark ettim ki klasik yazmıyorum ben. Jisoo'nun davranışları farklı. Çok güçlü bir karakterde ama sevdiklerine karşı yinede nazik. Farkları umarım fark etmişsinizdir, olabildiğince fark ettirmeye çalıştım.

Birde okul açılıyor... Benden hoşlanan ama bana yalan söylemiş, yeni okulumdaki en yakın arkadaşımdan 4 yıldır hoşlanan çocuğu göreceğim! Bana yalan söyledi! Çocuktan hiç haz etmiyordum zaten! Benim gibi bir şeytan onun belasını siker ben diyim! Ama bu yıl LGS var o yüzden onunla çok uğraşmayacağım ihihi

20 oy 30 yorum

You Left Alone | JinsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin