Şaşkınlıkla test kağıtlarına bakan Chan'ın yüzünü büyük bir hayranlık ile izliyordum. Alt tarafı sonuçları kontrol ediyordu, neden bu kadar yakışıklı görünüyordu ki? Böylesine sıradan bir şeyi yaparken...
Bakışlarını kağıttan ayırmadan konuştu. "Nora?"
Kendime gelerek ciddiyete büründüm. "Efendim Sunbae?"
"Yirmi soruda iki yanlışın var sadece." Bakışlarını bana çevirdiğinde yuktundum. Şaşırmıştı normal olarak ama bilmiyordu işte. Benim derslerim kötü değildi!
"Tarihte iyi olmadığını söylemiştin?"
"S-senin sayende. Anlattıkların akılda kalıcıydı, i-iyi çalıştım."
Gülümsedi.
"Sevindim. İlk haftadan böyle olacaksa, dönem sonuna kadar tüm konuları çözersin sen."Ah be, hiç haberin yok.
"Evet..."
Test kitabını önüne doğru çekti.
"Pekala, yanlış yaptığın sorulara bakalım. O kısımları baştan geçelim."Bu sefer onu izlemek yerine dinlemeyi tercih etmiştim. Tabi zor olmuştu böyle yanımda otururken ama üstesinden gelmiştim. Şaka maka, harbiden çok iyi anlatıyordu. Bu çocuktan her öğrenciye lazımdı. Derste dinlemeyip konuyu ondan dinlesem yine de çok iyi anlardım.
Ara sıra Chan'ın gözleri, siparişleri alan ve boşları toplayan Woojin sunbaeye kayıyordu. Ne acayiptir ki, Woojin sunbae de sık sık buraya bakıyordu. Bu durum iyice garip gelmeye başladığından sormaya karar verdim.
"Sunbae." dediğimde bakışlarını Woojin sunbaeden bana çevirdi Chan.
"Woojin sunbae ile ilgili bir problem mi var?"
Masayı silen Woojin sunbaeye sert bir bakış atarak tekrar bana döndü. Bir şeyler olduğuna artık emindim.
"Nora, eğer sana benim ya da arkadaşlarım hakkında bir şeyler söylerse... Ciddiye alma tamam mı?"
Kaşlarımı çattım.
"Ne gibi şeyler? Hem siz nereden tanışıyorsunuz?""Sen sadece dediğime uy. Devam edelim."
Konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmaması rahatsız hissettirmişti. İkisi arasında geçmişten kalma sıkıntılar varsa bu çok kötüydü. Aynı yerde çalışıyorlardı, ve her gün dip dibe olmak zorunda kalacaklardı. Woojin sunbaeye bununla ilgili soru sormak konusunda tereddütte kalmıştım...
Çalışmamız bitince Chan önlüğünü takarak müşteriler ile ilgilenmeye başlamıştı. Ben de babama yardım etmek için mutfağa girdim. Harıl harıl çalışıyorduk. Birkaç dakikalığına mutfaktan ayrılan babamın ardından içeri Woojin sunbae girmişti. Elinde iki bardak limonata ile.
Birini bana uzattığında minnettar dolu bakışlar ile alarak teşekkür ettim. Yorulmuş ve terlemiştim, kesinlikle soğuk bir içeceğe ihtiyacım vardı.
"Şu sıralar hayatın biraz karmaşıklaşmış olmalı."
Dediğini anlamayarak ona bakmayı sürdürdüğümde devam etti.
"Okul, restorant, kardeşlerin derken bir de özel ders çıktı başına. İdare edebilecek misin?"
Sıkıntı ile iç çektim.
"Etmeliyim. İstediğim üniversiteyi kazanmak için dayanmam gerekiyor.""Öyle... Peki, neden Bang Chan?"
Kaşlarımı çattım.
"Nasıl yani?""Onun seni çalıştırmasından bahsediyorum. İlk başta Bay Jung'ın ayarlamış olabileceğini düşündüm ama burada tanıştı onlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curly Haired Boy | Bang Chan
Fanfiction#watty2021 yarı finalist #watty2022 yarı finalist Alnına düşen her bir kıvırcık tutamı okşarken, gözlerim minik gamzelerinde takılı kalmış ve ben senin kulağına fısıldıyorum. "Ya lyublyu tebya..." -06.26.2020 ©Adoyyakli For @chanxwally 🖤