Kimchileri dolaba koyup üzerimdeki önlüğün iplerini çözmeye başladım. Bugünlük burada işim bitmişti. Önlüğü askıya asıp babama döndüm. Hesap kitap yapıyordu günün son rutini olarak.
"Baba, burası bitti. Ne zaman çıkıyoruz?"
Kafasını defterden kaldırmadan yanıtladı.
"Benim biraz daha kalmam gerekiyor. Soo teyzenden ikizleri alıp eve geç sen.""Tamam.." Saat geç olmuştu ama eğer işleri henüz bitmemişse babamı restoranttan kimse çıkaramazdı.
Tezgahın üstündeki telefonunu cebime atıp dışarı çıktım. İçimden şarkılar söyleye söyleye Seungmin'in evine varmıştım. Kapıyı çaldım.
Kapı açıldığında karşımda Seungmin, ve kucağında Moon Jin duruyordu. Kardeşimi kollarıma alıp bebek kokusunu içime çektim. Gün boyu onları özlemiştim.
"Çok yormadılar değil mi?"
"Sanki ilk defa bırakmışsın gibi.. Burası onların ikinci evleri. Ne yorması?"
Seungmin'in sitemine karşılık tebessüm ettim. Ondan iyi bebek bakıcısı tanımıyordum. Tabi annesi Soo teyze hariç. Babam restorantta ikizlere bakamayacağı için onları her sabah Soo teyzeye bırakıyorduk. Sonra o restoranta giderken ben Seungmin ile okula gidiyordum. Okul çıkışı da o evine ben babamın yanına dönüyordum.
Yani Seungmin, kardeşlerimi benden daha erken görüyordu. Ne iş ama...
"Moon Bin'i de getir eve gideyim. Ders çalışmam gerekiyor."
"Vay be, aşk nelere kadirsin..."
İçeri doğru gittiğinde arkasından bağırdım. "Ergen ergen konuşma!"
Umarım babası duymamıştır.Biraz sonra Moon Bin'i getirmiş, ve kapının arkasından ikiz bebek arabasını çıkarmıştı. İkizleri koltuklarına oturtup kemerlerini bağladım. İki adım sonra evime ulaşıyordum ama her ihtimale karşı bağlasam iyi olurdu işte.
Seungmin ile vedalaşıp evimin yolunu tuttum. Çok geçmeden vardığımda, önce ikizlerin üzerlerini değiştirdim, sonra onları beşiklerine yatırıp kendi üzerimi değiştirdim. Hemen ardından çalışma masama oturup ders çalışmaya başlamıştım.
Okulun ineği -kendisi arkadaşım sayılır o yüzden böyle dediğimi duyarsa fena aramız bozulur- Hyunjin'den tavsiye olarak aldığım YouTube kanalını bilgisayarımdan açarak defterlerimi önüme koydum. Hyunjin'in dediğine göre bu kanalın sahibi sayesinde birçok konuyu daha iyi anlıyormuş.
Ona güvenip bakmaya karar vermiştim işte. Adamın anlattığı teknikleri not alırken aynı zamanda konuları da tekrar ediyordum. Derken saat geç olmaya başlamış ve babam gelmişti. Videoyu kapatıp salona, onun yanına gittim. Kendini yorgun bir şekilde koltuğa attı. Yanına oturdum.
"Çok yorulmuş olmalısın."
"Yorulmak bir şey değil de... Soo başımın etini yiyor yine. Sokakta ona yakalanan ölüm fermanını imzalamış oluyor."
Kendimi tutamadan güldüm.
"Evlenme mevzusu mu hala? Bu sefer kimi bulmuş?""Mahalleden dul bir kadın işte. Aish, şu Soo. Anlıyorum, yardımcı olmaya çalışıyor ama insan bir sorar acaba ben tekrar evlenmek istiyor muyum diye. Baş ağrıtıyor ancak..."
Babam oturduğu yerde yavaşça uykuya dalarken ben yine geçmişe dönmüştüm. Aklıma dolan anılarla içimdeki ateş közlenmiş, küçük kardeşlerime olan annelik duygum yine kabarmıştı.
Dışarıdan bakınca acı dolu ama toparlanmış sağlam bir aile. Fakat içeride hala ilk günün şokunu, öfkesini taşıyan bir baba-kız.
Moon Jin ve Moon Bin daha iki yaşlarındayken aniden boşanmak isteyen annem, ikizleri de alıp benim velayetimi babama kendi rızasıyla bırakıp gitmişti. O kadar çok istedim ki kardeşlerime kavuşmayı, o kadar içten bir şekilde diledim ki..Tanrı sesimi duymuştu sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curly Haired Boy | Bang Chan
Fanfic#watty2021 yarı finalist #watty2022 yarı finalist Alnına düşen her bir kıvırcık tutamı okşarken, gözlerim minik gamzelerinde takılı kalmış ve ben senin kulağına fısıldıyorum. "Ya lyublyu tebya..." -06.26.2020 ©Adoyyakli For @chanxwally 🖤