26🖤

6.4K 535 622
                                    

|Jung Nora|

Ertesi sabah babam ani bir telefon ile Busan yolcusu olmuştu. Restorantın şu  sponsorluk işleri için toplantıya katılmalıydı. Hatta yanında amcam ve Felix'in amcası da geçmişti. Artık daha ciddi bir kurum haline geliyordu restorantımız, bu bizi aşırı motive ediyordu açıkçası. Eskisi gibi stresli değildik iş konusunda Çünkü kazandığımız para masraflarımıza yetecekti, belki artardı bile.

Felix'in amcasının şirketi bizim restorantı satın aldıktan sonra Felix bana 'artık ortak sayılırız sarı matruşka' gibisinden şeyler söylüyordu. Manyak çilli...

Babam iki gün olmayacağından, evde ikizler ile bir başımıza olmamamız için bu süreçte Seungmin'lerde kalmamızı söylemişti.

Peki ileri zeka ben ne yaptım?

Chan'ı çağırdım.

Ehehehe...

Ve şaşırtıcı olan şu ki; Chan gelebileceğini söylemişti. Resmen bize bakıcılık yapıyordu. Hafta sonuydu ve bu mükemmel iki günü dördümüz birlikte geçiriyorduk.

İçim kıpır kıpır yemin ederim!

Şimdi ben ikizlerin üstlerini değiştirirken, Chan akşam yemeği hazırlayacağını söyleyerek mutfağa girdi Kardeşlerimi kucağıma alıp aşağı onun yanına indim tanıdık bir koku vardı. Mutfaktaki bebek sandalyelerine ikizleri bırakıp ocak önündeki Chan'a yaklaştım. Bu koku?...

"Bu... Pelmeni?!"

Chan en sevdiğim Rus yemeğini yapmıştı! Tanrım... Bu sefer gerçekten sana geliyorum.

"Omo... Pelmeni yapmışsın. Ama nasıl?"

Şaşkınlıkla konuşmama karşı Chan gülümseyerek; "Sen öğretmiştin ya."

"Biliyorum, sadece unutmayıp yapmana şaşırdım."

Göz kırptı ve ocağın altını söndürüp yukarı dolaptan tabakları indirdi. O, yemekleri koyarken ben masayı hazırlıyordum. Bu gerçekten rüya gibi hissettiriyordu Chan bizdeydi ve bizim için yemek hazırlıyordu. Zavallı bir Platonik olan benim için çok fazlaydı bu...

Masaya geçtiğimizde ben Moon Jin'i Chan ise Moon Bin'i kucağına almış kendimiz yerken onlara da yediriyorduk.

İkizlerin çıkardıkları garip ama komik sesler sayesinde eğlenceli geçiyordu akşam yemeği. Moon Jin ağzını şapırdatarak elimdeki kaşığa uzandığında gülerek kaşığı biraz geriye çektim. Bana sevimli ama kendisinin sinirli olduğunu düşündüğü bir ifade sunup bağırdı. İnce tatlı sesi yüzünden kahkaha atıp kaşıktaki bir adet mantıyı ağzına götürdüm. Sonunda mantısına kavuşmuş olmanın verdiği sevinç ile ellerini birbirine çarptı. Onun neşesi Moon Bin'i de güldürüyordu.

Yemek faslı bitince bulaşıkları yıkayıp ortalığı topladık. İkizlerin uyku saati gelmişti onları odaya çıkarıp uyutmam gerekirdi ancak Chan kucağında Moon Bin ile koltukta oturuyordu ve Bin çoktan uyumuştu.

Chan;
"Ne yapacağız?"

"Uyandırmadan yukarı götüreyim."

The Curly Haired Boy | Bang Chan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin