Sue ile kantinde oturmuş sohbet ediyorduk. Anlattığı kadarıyla onun dersleri çok kötüymüş. Özellikle de sayısalı. Zaten okul ile pek arası yokmuş. Felix gittikten sonra ise çok daha kötü olmuş. Okulu bırakmak bile istemiş, ama annesi izin vermemiş.
Ben de Felix için değmeyeceğini anlatmaya çalışıyordum.
O çocuk ne kadar yakışıklı olursa olsun, Sue'yi sırf keyfi için yerle bir etmişti. Bunun hiçbir mantığı yoktu. Onun yüzünden kız ne zorluklar çekmişti. Zaten ben de bunu bilerek affetmiştim bana saldırmasını. Çok pişman olmuştu. Ama eğer ben gerçekten Felix'den hoşlansaydım pek umursamazdı. Çünkü saha önce çok kız pataklamıştı Felix ile bi' muhabbeti olan.
Arkadaş anlamında değil elbet... Hadi ama, bizim okulun kızları biliyoruz.
"Anladın mı beni? Okulu bırakmayacaksın, derslerine de bir çözüm bulacağız. Şimdilik sadece üniversite sınavına odaklanalım. Okul dersleri projeyle, sözlü notuyla falan halledilir."
Sue bu dediğimi garipseyerek güldü.
"Nasıl notlarımı yükselteceğim peki?"Ben bunu düşünürken Seungmin ve Jeong İn gelip masadaki boş sandalyelere yerleşmişlerdi. Seungmin kötü kötü Sue'ye bakarken ellerimi birbirine çarptım.
"Buldum! Son sınavlara Seungmin çalıştıracak seni."
Herkes şaşkınlıkla gözlerini kocaman açtı. Ben ise dahiliğimi kutluyordum içten içe.
"Delirdin mi?! Bu havuç kafayı ne çalıştıracağım ben? Hayatta olmaz!"
"Ben de sana çok meraklıydım çünkü."
İksinin tartışmasına gözlerimi devirip aynı anda telefonlarını kaptım ve hızlıca birbirlerinin numaralarını kayıt edip onlara geri uzattım.
"Bir zaman ve mekan belirliyorsunuz, hemen çalışmaya başlıyorsunuz. İtiraz kabul edilmemiştir."
Ayağı kalkıp Jeong İn'in koluna girerek onu kaldırdım, ikisini yalnız bırakmak için kantin çıkışına ilerliyordum ki aklıma gelen şeyle dönüp hala birbirlerine şaşkın şaşkın bakan ikiliye seslendim.
"Hatta restorantta çalışın!"
Ardından kantinden çıkarak Jeong İn ile kıkırdayarak uzaklaştık.
"Noona, anlamlar yarın akşam kızlar gecesi gibi bir şey yapıyorlarmış. Babam şehir dışına çıktı ya fırsat bu fırsat dediler tabi, cadılar. Seni de çağırıyorlar."
"Gelirim tabi." Jeong İn'in ablaları beni çok severlerdi. Ben de hepsini çok seviyor ve iyi anlaşıyordum. Cidden... Sue'yi de onlarla tanıştırmam gerekiyor. Eminim onu da severler. Yani herhalde severler.
"Sue'yi de mi getirsem acaba?"
"Getir istersen, bizim manyaklar gayet memnun olurlar. Ben zaten Seungmin'de kalacağım, sabaha kadar White Day oynayacağız."
Gözlerimi devirdim.
"Korku oyunu oynayıp altınıza ediyorsunuz gerizekalılar.""Hiç de öyle bir şey olmuyor!"
Dil çıkarıp önden ilerlemeye başladım. İkisi de birbirinden salaktı bunların.
💙
Çok zor da olsa Sue'yi ikna etmiştim. Bugüne kadar tek kız arkadaşı ben olduğum için yeni birileri ile tanışmaya pek hevesli olmadığından direkt reddetmişti. Ancak ben kolayca pes etmeyip yakasına yapıştığımdan en sonunda kabul etti, şimdi ise Jeong İn'lerin evinin önündeyiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curly Haired Boy | Bang Chan
Fanfiction#watty2021 yarı finalist #watty2022 yarı finalist Alnına düşen her bir kıvırcık tutamı okşarken, gözlerim minik gamzelerinde takılı kalmış ve ben senin kulağına fısıldıyorum. "Ya lyublyu tebya..." -06.26.2020 ©Adoyyakli For @chanxwally 🖤