8🖤

7.1K 659 1.5K
                                    

7. Bölümü okumayanlar var bak üzülüyorum ha :'(

Bu bölüm de Nora'dan, belki bir sonraki bölüm Chan'dan olur💜

Elimdeki tepsiyi dikkatlice tutarak fırına attıktan sonra hızla tezgah tarafına geri döndüm. Ama öyle bir döndüm ki ayaklarımın birbirine dolanması kaçınılmaz olmuştu. Dengemi kaybetsem de alt dolaplara tutunarak düşmeden durabilmiştim.

Rahat bir nefes aldığım sırada arkamda bir hareketlenme hissettim. O tarafa döndüğümde Woojin sunbaeyi görmüştüm. Kolu havada. Kolunu indirdiğinde elindeki büyük tabağı fark etmiştim.

"Tabağın kafanda kırılması yere düşmekten daha cazip geliyor sanırım."

Güldüm.
"Teşekkür ederim sunbae."

Tabağı arkamdaki lavabonun yanına bırakırken saçlarımı karıştırdı. "Dikkatli ol."

Geri çekilip masaların oraya doğru ilerlemeye başladığında deminki yakınlığını hatırlayarak kaşlarımı çattım. Garipti...

Mutfağın çıkışına döndüğüm anda benim gibi çatık kaşlı duran Chan'ı görünce olduğum yerde kaldım. Woojin sunbaenin arkasından bakmayı keserek yanıma geldi ve çay tepsisini sertçe tezgaha bıraktı.

"Sunbae... Bir sorun mu var?"

Bir şey demeden sessizce durdu. Sonra bana döndü, birazcık irkilmiştim.
"Nora sana bir şey soracağım."

Yandık.

"S-sor."

"Sen Woojin'e... Lisedeyken bana karşı duyguların olduğundan bahsettin mi hiç?"

Ne alakaydı şimdi ya?
Ayrıca şu konuyu her açtığında utanıyorum ben, koridordaki halimiz geliyor gözümün önüne. Konuşmasak olmuyor muydu?

"Hayır, ona neden bu konulardan bahsedeyim ki?"

"Emin misin?"

İç çektim.
"Eminim sunbae. Onunla bunları konuşacak kadar yakın değilim."

Bakışlarını sipariş alan Woojin'e çevirdi, kendi kendine mırıldandı.

"O zaman seninle derdi ne bu çocuğun..."

Duyduğumu belli etmeyerek önüme döndüm ve parmaklarımla oynamaya başladım. Woojin sunbaenin benle bir derdi yoktu ki...
Ama Chan ile olduğuna eminim. O burada çalışmaya başladığından beri Woojin sunbae bir farklı davranmaya başladı. Özellikle de bana karşı. Umursamaz tavırları değişmişti.

Chan düşüncelerini bir kenara atmış gibi tekrar bana dönüp gülümsedi.

"Bugün bana kolay Rus yemeklerinden öğretecektin."

"Ah, doğru ya."

Konuyu hızlıca değiştirmesini umursamayarak diğer tarafa ilerledim ve menüyü elime aldım. Yemeklere bakarken şuan en kolay ne yapabiliriz diye incelemeye başladım. Karar kıldıktan sonra malzemeleri hazır ederek tezhaga koydum ve Chan'a döndüm.

"İlk tarif; Pelmeni."

İsmi garip gelmiş olmalı ki kaşlarını çattı. Bu haline güldüm.
"Mantı gibi bir şey."

"Pekala, başlayalım o zaman."

💙

Bang Chan'ın bir dahi olduğunu, gösterdiğim her şeyi anında kavraması ile bir kez daha anlamıştım.

Sanki öğreten oymuş gibi her şeyi mükemmel bir şekilde uyguluyordu. Hele ki mantı şekilleri kusursuz çıkıyordu onun elinden.

"Çok iyi yapıyorsun sunbae. Ama mantının ucunu kıvırırken iyice sık ki içindekiler pişerken dağılmasın."

The Curly Haired Boy | Bang Chan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin