Niye yorum yapmıyorsunuz? :(
~1 Yıl Sonra~
Önünde durduğun binaya, gülen gözlerimle bakıyorum. Sırt çantam tek omuzumda, elimde sıkı sıkıya tuttuğum kitaplarım ile öylece dikilmiştim. Sıkıcı geçen bir yaz tatilinden sonra burada olmak çok iyi hissettirmişti.
Çünkü tatilim gerçekten aşırı sıradandı, bitmesi için gün sayar olmuştum.
Chan, Avustralya'ya, Seungmin polislik okuluna, Sue kurslara, Jeong İn ise tenis maçlarına gittiği için, yalnızlığın beden bulmuş hali olarak Busan'a gitmiştim ben de babaannemin yanına. Babam ise restorant ile ilgilenmesi gerektiği için gelememişti.
Tatil boyunca yeni yemekler yapmayı, sos tarifleri denemeyi ve örgü örmeyi öğrenmiştim.
Evet, bildiğimiz atkı, bere, kazak falan.Babaannemin ev hanımlığı derslerinden tam puan almıştım kısacası.
Bu süreç içerisinde arkadaşlarım o kadar özlemiştim ki anlatamam. Defterime kıvırcık saçlı anime çocuk çizimleri yapmaktan yer kalmamıştı artık. Sürekli Chan'ı düşünüyordum. Sürekli ama. Her an, her saniye yüzü gözlerimin önünden geçiyordu. Sesi beynimin içinde yankı yaparken, minik gamzelerini öptüğümü hayal ediyordum.
Ay... Tanrım, ben kafayı mı yiyordum acaba?
Sonunda sinir bozucu tatil bitmiş, kış gelmişti. Aslında havalar yeni yeni soğuyordu. Kendi ördüğüm atkımı iyice kulaklarıma kadar çekmiş, adımlarımı atmaya başlamıştım fakülteye doğru. Heyecanla içeriye girdim. Ne yapacağımı bilmiyor, aval aval etrafa bakıyordum. Felix gelip bana yardım edeceğini söylemişti. Neredeydi bu çocuk? Chan'ı da göremiyordum.
Gerçi kocaman okul, bir yabancı öğrenci de var. Nereden bulacağım bunları?
Of...
"Sen de mi birinci sınıfsın?"
Aniden yanımdan gelen ses ile irkilerek o tarafa döndüm. Sarışın, iri gözlü bir kızdı karşımdaki.
"Şey, evet... Çok mu belli oluyor?"
Kız kafasını salladı. Halinden bezmiş gibiydi.
"Sabahtan beri bir oraya bir buraya gidiyorum. Lise gibi değil ki birine sorup bulalım sınıfları. Neyse gel, öğrendim ben."
Onu başımla onaylayarak yanında ilerlemeye başladım. Haklıydı. Kesinlikle liseden çok farklı bir ortamdı burası. Benim özgüvensizlik gibi bir sıkıntım olmamıştı şu yaşıma kadar. Ama şimdi etrafımdakilerden çekiniyordum sanki. Çünkü üniversite öğrencileri... Anlarsınız ya, fazla havalı duruyorlardı. Yürürken bile.
Kız ile birlikte büyük bir panonun asıldığı duvara yaklaştık. Burada bir sürü öğrenci vardı. Anladığım kadarıyla çoğu birinci sınıftı.Loü Dersliklerinin nerede olduğunu, panoya asılan kağıtlardan okuyorlardı.
Zar zor aralarına sıkışıp kağıtta yazılanları okumaya çalıştım. Somudjs Rusça bölümü-birinci sınıflar yazan kısmı görmüştüm. İlk katta, koridorun en son sonunda olduğu yazıyordu. Bu da demek oluyordu ki, kantini geçtikten sonra karşımıza çıkan koridordan ilerleyeceğim.
Seungmin'in muhteşem araştırmaları sağ olsun, az bir şey bilgim vardı okulun içi ile ilgili.
Bana yardımcı olan kıza baktım. O da, iri gözlerini panoya dikmiş, sınıfını bulduktan sonra rahat bir nefes vererek geriye çekilmişti. Ben de geriye çekilip ona yaklaştım.
"Hangi bölümdesin?" Diye sordu.
"Rus dili ve edebiyatı."
İri gözlerini biraz daha büyüttü.
"Gerçekten mi? Ben de o bölümdeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curly Haired Boy | Bang Chan
Fanfiction#watty2021 yarı finalist #watty2022 yarı finalist Alnına düşen her bir kıvırcık tutamı okşarken, gözlerim minik gamzelerinde takılı kalmış ve ben senin kulağına fısıldıyorum. "Ya lyublyu tebya..." -06.26.2020 ©Adoyyakli For @chanxwally 🖤