|Jung Nora|
Son birkaç gün yoğun geçmişti. Hatta iki haftadır stressiz ve rahat bir şekilde oturamıyorduk. Üniversite sınavına girerken bile bu kadar zorlanmamıştım sanki.
Okula kaydımı yaptırmıştık. Melez öğrenci avantajı ile Rus dili ve edebiyatı bölümüne girmem kolay olmuştu. Açıkçası Rusça bildiğim için zorlanacağımı düşünmüyordum. Sadece bazı dil bilgisi kısımları ter döktürecek gibi geliyordu o kadar.
Hanguk Yabancı Dil Üniversitesi, diğer okullardan farklıydı aslında. Seungmin'in dediği gibi, yüz tane -hatta belki daha fazla- yabancı dil bölümlerinden oluşan bu okulda, gerçekten çok sayıda yabancı ya da melez öğrenci vardı.
Hayal ettiğimden daha güzeldi burası. Eğitimi de oldukça iyi olacak gibiydi. Yaz tatilinin bitmesini sabırsızlıkla bekleyecektim sanırım.
Chan'ın okuduğu bölüm Fransızca idi. Felix'inki ise İngilizce. Onlar sayesinde yabancılık çekmeyeceğimi düşünüyordum burada. Hatta bilmediğim birçok konuda yardım isteyebilirdim. Sonuçta hiç tanımadığım üst sınıf öğrencilerine sormaktansa, tanıdığım birilerinin olması daha iyiydi.
İyi hissediyordum.
Sevdiğim çocuk için gelmiştim buraya. Ama şuan böyle bir okulu kazandığım için de ayrı mutluydum. Acaba Chan olmasaydı hayatımda, bu okulu umursamadan Ewha Kadınlar Üniversitesine gitseydim, orada mutlu olabilir miydim? Bu soru kafamda dönüp dolaşıyordu.Tabi ki çok rahat geçmeyecekti üniversite hayatım. Daha yapmamız gereken birçok iş olacak. Oluk tarafından istenen son iki üç belge kalmıştı. Ayrıca kayıt ücreti ödemeli, ders kitaplarımı almalıydık. Fiyatları çok yüksekti, hiç bu kadar beklemiyordum. Ancak babam hiç sorun olmadığını, restoranttan elde ettiğimiz gelirin bizi artık tamamen rahata kavuşturacağını söylemişti.
Cidden işler iyi gidiyordu. O kadar çok müşteri geliyordu ki restoranta, rezervasyon yapmak zorunda kalıyorlardı. Birkaç tane garson ve mutfak için aşçı alınmıştı işe. Hatta temizlik görevlileri bile. Çünkü biz asla hepsine yetişemezdik.
Bir ara ufak çaplı bi' tadilat yapıldı restorantı büyültmek için. Daha geniş ve ferah bir yere dönüştü böylelikle. Ayrıca babam, okuluma uzak kaldığı için evimizden taşınabileceğimizi, merkeze yakın bir yerde satılık ev aramalarına başladığını söylemişti. Amcam da ona yardımcı oluyordu.
Evimizi seviyordum. Ama orada kaldıkça, yeni bir hayata başlamak zor olacaktı. Annemin hatıraları her yerdeydi. Özellikle yıllar sonra tekrar döndüğünde iyice yabancı gelmişti evimiz bana. Her neyse. İşlerin yoluna girmesine sevinmek istiyordum sadece.
Tek bir sıkıntı kalmıştı... O da bizim kıvırcık.
Şu sıralar fazla konuşma fırsatı bulamıyorduk. Ki bulsak bile ne konuşacaktık ki? Tartışmış sayılırdık. Ona duygularından kaçtığını, yapmaması gerektiğini söylemiştim. Ama yine de fayda etmiyordu. Chan yine aynı Chan. Sessiz, kaçak, utangaç.
Bence gururuna yediremiyordu. Bir zamanlar reddettiği kızdan hoşlanma düşüncesiyle ona normal gelmiyordu nedense. Oysaki ben ne olursa olsun razıydım. Yeterki bana gelsin. Gerisi önemli değildi, en azından bana göre.
Sadece bekleyecektim,
kendi ayakları ile bana geleceği günü. Ki geleceğine de emindim.Benim durumum belliydi zaten. Peki diğer üç manyak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curly Haired Boy | Bang Chan
Fanfiction#watty2021 yarı finalist #watty2022 yarı finalist Alnına düşen her bir kıvırcık tutamı okşarken, gözlerim minik gamzelerinde takılı kalmış ve ben senin kulağına fısıldıyorum. "Ya lyublyu tebya..." -06.26.2020 ©Adoyyakli For @chanxwally 🖤