12🖤

6.4K 572 938
                                    

|Bang Chan|

1-2 Dakika kollarımın arasında ağlayan kız, aniden kalkıp lavaboya koşmuştu. Peşinden gittim ancak kapıyı kilitlediği için içeri giremedim.

Neye bu kadar üzülüp ağlamıştı bilmiyorum. Onu ilk defa böyle gördüğüm için başta şaşırmış olsam da, aklıma gelen ihtimal yüzünden öfkekenmiştim. Belki de Woojin'in söyledikleri yüzünden bir şey olmuştu?

Lavabonun kapısının önünden ayrılıp mutfağa girdim. Woojin bulaşıkları yıkıyordu, neyse ki Bay Jung ortalıkta yoktu. Hızla Woojin'e ilerleyip kolundan sertçe tutarak kendime çevirdim. Kaşlarını çattı anında.

"Ona ne söyledin?"

"Ne saçmalıyorsun?" Diyerek kolunu kurtardı ve tamamen bana döndü. Sinirden dişlerimi sıkarak tekrar sordum.

"Nora'ya ne dedin de kız bu hale geldi?!"

"Ben ona hiçbir şey söylemedim, aptal mısın? İyi olup olmadığını sordum sadece. Senin aksine insani  bir tavırla."

Gözlerimi devirdim.
"Seninle uğraşamayacağım." Tekrar lavabonun kapısına gittiğimde arkamdan geldi.

"Ne olmuş ki Nora'ya?"

"Seni ilgilendirmez, işine bak Woojin."

Alayla güldü.
"Senden önce ben vardım burada, hatırlatayım."

Bu çocuk bir gün gerçekten elimde kalacaktı. Ufak da olsa vicdan azabı duyduğum için ona saldırmıyordum, buna dua etsin.

"Woojin, işine bak kardeşim. Tamam mı? Hadi.."

Woojin bir süre öylece gözlerime baktı, ardından tekrar ifadesini takınarak mutfağa döndü. Sıkıntıyla ofladım ve kapıyı tıklatım.

"Nora, dışarı çık lütfen. Konuşalım... Endişe ediyorum."

Biraz sonra Nora kapıyı açmış, hafif kızaran gözleri ve burnu ile dışarı çıkmıştı. Elimi omuzlarına koyup ona doğru eğildim. Ancak bir türlü bana bakmıyordu.

"Ne oldu?"

Şefkatli tutmaya özen gösterdim ses tonumu. Sorun neydi bilmiyorum ama ona yardımcı olmak istiyordum. Burnunu çekip bakışlarını yukarı, bana doğru çıkardı.

"Ö-önemli bir şey değildi... Bazı kızsal mevzular."

Kızsal mevzular.
Bu terimden pek bir şey anlamasam da çok fazla detaya girmemem ve sorgulamamam gerektiğini biliyordum. Bu yüzden sustum, onu kendime çekerek sıkıca sarıldım. Çenemi kafasına dayayarak sırtını sıvazladım. Ağlamayı kesmişti ama derin derin iç çekiyordu.

"Her ne ise dert etme. Zamanla çözülmeyecek şey yok."

Geri çekildi, kafasını salladı.
"Hm... Doğru söylüyorsun."

Ellerimi omuzlarından çekmeden önce konuştum.
"İstediğin zaman anlatabilirsin, tamam mı?"

Bir kez daha kafasını salladığında ufak bir tebessüm sundum.
"Bugünlük dersi erteleyelim. Eve git de biraz dinlen."

The Curly Haired Boy | Bang Chan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin