Gerçekten de dedikleri gibi olmuştu. İlerleyen günlerde bu üniversite hayatına ayak uydurmaya başlamıştım. Tabi ki kolay olmuyordu, ama en azından ortama çok yabancı kalmıyordum. Chan ile Felix birçok konuda bize yardımcı oluyorlardı. Gerçi ben Chan ile karşı karşıya gelince fazla muhabbet kurmuyorum.
Kuramıyordum.
Arkadaşçıl tavırlarından baktığımı anlasın istiyordum. Anladığını da düşünüyordum açıkçası. Benimle konuşmak için çaba sarf etmeye başlamıştı. Eskisi gibi şirin tavırlar sergilemiyordum ona, bu da oldukça dikkat çekiyor olmalıydı. Söylediğim gibi, artık adım atmaktan yorulmuştum...
Tempolu geçen bu üniversite hayatımda birçok arkadaş da edinmiştim. Yani öyle aşırı samimi olduğumuz söylenemezdi ama sıcakkanlı bir ekiptik. En iyi anlaştığım kişi Yuna idi. Onun dışında Chaeryoung, Baekhyun ve Eunwoo vardı, genelde birlikte takılıyorduk.
Sadece dinlemesi bile yorumcu olan bir dersten çıkmış, çocuklarla ilerliyorduk. Onlar, kahve falan içip kendilerine gelme amacıyla kantine giderken, ben notlarımın fotokopisini çıkarmak üzere üst kata çıkacaktım. Diğerlerine haber verdikten sonra gidiyordum ki, Eunwoo bana seslendi.
"Benim de fotokopi çıkarmam gerek, birlikte gidelim."
Böylece beraber ilerlemeye başladık. İlk önce ben hallettim işimi. Eunwoo kendi notlarının fotokopisini çekerken biraz geride onu bekliyordum.
"Nora."
Adımı duymam ile arkama döndüm. Chan bana doğru yaklaşırken, hızlanmaya başlayan kalp ritimlerime küfür ettim içimden.
"Selam." Dediğinde kafamı sallamak ile yetindim sadece. "Seni arıyordum..."
"İşim var gördüğün gibi." Arkama -Eunwoo'ya- dönecektim ki, Chan'ın kolumu tutması ile duraksadım.
"Neden hala böyle davranıyorsun?"
Tek kaşımı kaldırarak; "Nasıl?"
"Normalden farklı işte. Soğuk, sert."
Bıkkınlık ile nefes verdim. Gerçekten bilmediği için mi soruyordu?
"Kusuruma bakma sunbae, peşinden koşmuyor olmamın seni bu kadar düşündürdüğünü bilmiyordum."
Kaşlarını çattı laflarıma karşılık. Kaba ya da kırıcı konuşuyor olabilirdim. Bilmiyorum. Ama umurumda değildi. Çünkü Chan, ben her kalbimi açtığımda öyle davranıyordu. Umurunda değilmiş gibi...
"Şu son günlerde seni kıracak bir şey yaptım anlaşılan. Neden bunu konuşup halletmiyoruz?"
Bu denli anlayışlı ve sevecen olması, kalbimi ısıtmaya yetiyordu.
"Ben yeterince dil döktüm sunbae. Eğer hala anlamak istemiyorsan elimden gelen bir şey yok."
"Aish! Neyin var senin cidden?! Hatalıysam bunun için özür dilemek istiyorum sadece."
Sesini yükseltmesi ile, Eunwoo'ya baktım direkt. Bizi hiç takmıyor, kendi işi ile ilgileniyordu. Tekrar Chan'a dönerek kaşlarımı çattım.
"Bağırma."
"Bağırttırma."
Oflayarak gözlerimi devirdim. Tam Chan bir şeyler diyeceği sırada, Eunwoo elinde kağıtlar ile yanıma geldi. Bitirmişti işini.
"Gidelim mi Nora?"
Eunwoo'yu başımla onayladım. Chan sebepsizce Eunwoo'ya sert bakışlar atarken oradan ayrıldık. Çocuktan ne istiyordu ki? Bizi zerre umursamadan fotokopisini çekmişti. Chan bazen gerçekten inanılmaz oluyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curly Haired Boy | Bang Chan
Fanfiction#watty2021 yarı finalist #watty2022 yarı finalist Alnına düşen her bir kıvırcık tutamı okşarken, gözlerim minik gamzelerinde takılı kalmış ve ben senin kulağına fısıldıyorum. "Ya lyublyu tebya..." -06.26.2020 ©Adoyyakli For @chanxwally 🖤