Yorum yapmıyorsunuz üzülüyorum, yazma hevesim kaçıyor. :(
Az doldurun satırları bebeklerim.
🧡Az önce son sınavlarımızı da vermiş, ve omuzlarımızdan kalkan yük ile okul çıkışı biraz rahatlamak için tteokbokki yemeye gitmiştik.
Jeong İn, tenis alıştırmaları olduğu için gelememişti. Bu yüzden bu seferlik onsuz yiyecektik. Busan'daki yarışmaya katılabilmek için çok çalışması gerekiyordu. Ki ben başaracağına inanıyordum. Zaten okul maçlarında başarılı olan iki kişiyi götüreceklerdi. Bunlar da muhtemelen Oh Sehun ve Jeong İn olacaktı. Üçüncü olan çocuk, Jong İn pek umursamıyordu yarışmayı.
Birkaç gün önce Woojin ile Chan arasında ne olduğunu öğrenmiştim. Yemeklerimizi yerken bunu Sue'ye anlattım. Tıpkı Seungmin anlattığında benim şaşırdığım gibi şaşırmıştı.
"Yani şimdi sen de torpilli bir şekilde o okulu ve dersleri kazanırsan Woojin senden de mi nefret edecek? Çok saçma."
Bu hiç benim aklıma gelmemişti. Eder miydi cidden?
"Bence etmez." Dedi Seungmin, ve ekledi. "Nora, Chan sunbae için kazanmak istiyor o okulu. Belli ki Woojin hyung da bunun farkında. O yüzden Nora'yı pek umursamaz."
"Doğru... Bang Chan'a geçmişten kalan bir kini var onun. Herkese aynı olmayabilir."
İkisi fikirlerini belli ederken ben sessize dinliyordum. Hiçbir fikrim yoktu çünkü benim. Chan'ın suçu olmamasına rağmen Woojin sunbae onunla uğraşıyordu, bu çok kötüydü. Ama Woojin sunbaenin de gururuna yediremeyip okulu bırakmış olması ona kızmamı engelliyordu. Eğitimine devam etmesini istiyordum nedensizce.
Çubuğunu tteokbokkiye batırıp ağzıma attığım sırada Sue aniden öksürmeye başlamıştı. Seungmin hızla ona su uzattı.
"Çok mu acı geldi?!"
Sue suyu içtikten sonra derin bir aldı. Bakışlarını bir yere odaklamış derin derin nefesler alıyordu. Seungmin hala ona iyi olup olmadığını sorarken ben de onun baktığı yere baktığımda Felix'i görmüştüm. Hemde yanında bir kız ile.
"Lan iyi misin? Bi' konuş, ses ver."
Seungmin'i kolundan dürttüm. Soru sormayı kesip bana döndü. Gözlerimle arkadaki masayı işaret ettim. O tarafa dönüp baktığında endişeli bakışları gitmiş, arkasına yaslanarak tekrar Sue'ye bakmıştı.
"Onun için miydi?"
Seungmin 'mal bu kız' dercesine başını iki yana salladı. Sue ise öfkeden patlayacak gibi duruyordu. Elini tutarak sakinleşmesini sağlamak istedim ama zor gibiydi.
"Belki sadece arkadaşıdır."
"Felix kızlarla sadece arkadaş olamaz. Olsa bile onlarla yemeğe çıkmaz."
Ayağı kalkacağı sırada Seungmin ile kollarından tutarak onu durdurduk.
Seungmin;
"Dur kızım nereye gidiyorsun ya?""Gidip yediklerini o kızın midesine dizeceğim. Bırak!"
Sue ne kadar dirense de gitmesine izin vermedik. Ancak biliyordum ki şimdi gitmese sonra mutlaka o kızı bulacaktı.
Dönüp arka masaya bir bakış attım. Yemeklerini yerken gülerek sohbet ediyorlardı. Tabi bu bizim kızı iyice çileden çıkarıyordu. Tekrar ona döndüm."Şuan olmaz, tamam mı? Felix yokken birlikte gideriz. Ama şimdi onun gözü önünde yapamazsın."
Bunu söylerken elbette ciddi değildim. Sonra da izin vermeyecektim gitmesine. Sadece sakinleşmesi gerekiyordu. Burayı savaş alanına çevirebilecek gibiydi şuan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Curly Haired Boy | Bang Chan
Fanfiction#watty2021 yarı finalist #watty2022 yarı finalist Alnına düşen her bir kıvırcık tutamı okşarken, gözlerim minik gamzelerinde takılı kalmış ve ben senin kulağına fısıldıyorum. "Ya lyublyu tebya..." -06.26.2020 ©Adoyyakli For @chanxwally 🖤