Yeosang sonunda Seonghwa'nın kapısının önünde belirdiğinde Seonghwa aniden gerildi ve ne diyeceğini bilemedi. Söyleyeceği tek bir kelimeyi genç çocuğun yanlış anlamasından korkuyordu. Yeosang yürümeye başlayıp odaya girerken Seonghwa'ya baktı ve onun konuşmasını bekledi."Pekala... Onu dediğinde ne demek istedin?"
"Bunu kaldıramayacağından korkuyorum," dedi Yeosang hafifçe omuz silkerek, sanki sohbetleri çok normalmiş gibi Seonghwa'ya ait kitabının sayfaları çeviriyordu.
"Seksi kaldıramayacağımı mı düşünüyorsun?"
"Seks mi? Muhtemelen. Bir erkekle seks mi? Muhtemelen hayır. Benimle seks mi? Asla."
Seonghwa yatağına oturdu, konuşmak için doğru kelimeleri ararken Yeosang'a bakıyordu. Yatak odası konularında Yeosang'ın onunla ilgili çok olumlu düşünmediği belliydi ve bu huzursuzca parmaklarını bacağına vuran Seonghwa'yı deli ediyordu.
Bir grup insanla, hatta dürüst olmak gerekirse bir kişiyle bile yatmamış olabilirdi ama sonuçta üç senelik bir ilişkisi olmuştu, o yüzden çarşafların altında bir takım şeyler elbette olmuştu. Peki yaptıkları şeyler çılgınca ya da çok fantezi şeyler miydi? Muhtemelen hayır. Ama Yeosang'ın Seonghwa'yı aşırı ahlaklı biriymiş gibi ima etmesi ona hiç uymuyordu.
"Bunu n-nereden biliyorsun ki? Beni hiç tanımıyorsun."
"Haklısın, tanımıyorum. Sadece bana o hissi veriyorsun."
"Ne hissi?"
Aslında bakılacak olursa Seonghwa Yeosang'a sorduğu gibi başka birine kendi hakkında hiç bu kadar soru sormamıştı. Genç çocuk belli ki kendisinin hiç bilmediği ve henüz yeni öğrendiği, tamamen yepyeni bir yönünü ortaya çıkarmıştı. Ama Seonghwa bu yönüne öyle meraklanmıştı ki daha fazlasını öğrenmek için can atıyordu.
"Yani... sen daha çok misyoner seksten sonra sarılıp yatan bir tipe benziyorsun."
"Bunun nasıl bir sorun olduğunu anlamadım?"
"Bir sorun değil zaten. Yani sen öyle diyorsan. Ama benimle olduğunda bana yapabileceğin bir şey değil o. Hiç anal seks denedin mi?"
Seonghwa her ne kadar Yeosang'ın böyle şeyleri kolayca söylemesine alışsa da her seferinde utanıyordu. Yeosang Seonghwa'ya bakarken başını sola doğru yatırdı, bir cevap bekliyordu. Ama Seonghwa ona bakan kahverengi gözlerinde için kaybolmuştu ve o gül rengi, kusursuz dudaklardan çıkan kelimeler yüzünden afallamıştı.
"Sanmıyorum," dedi Yeosang sırıtarak Seonghwa cevap vermeyince. "Seonghwa, dinle... genelde düz erkeklerin peşinde olmam ya da aynı kişiyle seks yapmadan önce o kişiyle bu kadar zaman geçirmem. Ama senin çok ateşli olduğunu düşünüyorum. Sadece... eğer bu yaptığımız şey her ne ise artık durursak bizim için daha iyi olacağını düşünüyorum."
"Resmen burada oturup seks hakkında konuştuğumuza i-inanamıyorum," dedi Seonghwa yüzünü Yeosang'ın delici bakışlardan çevirerek, sakin kalmaya çalışıyordu. "Bu çok aptalca. Aslında seninle o kadar ileri şeyler yapmak istemiyorum, o yüzden lütfen beni bir azgınmışım gibi göstermeye çalışmayı bırak."
"Gerçekten mi? Seni ağzıma aldığımda adımı inlerken öyle demiyordun ama."
"Yeosang! Konuşmayı kesmen gerekiyor. Hakkımda varsayımlar yapmayı da kesmen gerekiyor. Ve tanrı aşkına aklını başına topla. Beni kötü göstermek için kendi cümlelerinle çelişiyorsun ve bundan nefret ediyorum!" diye parladı aniden Seonghwa, yanakları ısınıyordu ve kalbi göğsünden çıkacakmış gibi çarpıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just as we are | Seongsang (Türkçe Çeviri) by ttalgittalgi
FanfictionSeonghwa mükemmel ama önceden planlanmış bir hayat yaşıyordu, ta ki Seonghwa'nın olamadığı her şey olan; umursamaz, tahmin edilemez ve karmakarışık olan Yeosang ile tanışana kadar. Zıt kutuplar birbirini çeker fakat aralarındaki farklılıklar onlarla...