Seonghwa boş shot bardağını parmaklarının arasında döndürüyordu. Art arda içtiği beşinci shot'ıydı ve muhtemelen bu gece yaptığı en kötü şeydi. Ama ihtiyacı vardı, hem de her şeyden çok. Barda yalnız başına oturuyor köşede arkadaşlarının oturduğu masaya bakıyordu. Beraber oturan Yeosang ve Minho'ya bakarken öfke, aldığı alkol ve kıskançlıkla karışmıştı, ki bu kesinlikle iyi bir karışım değildi.Sonunda arkadaşlarının yanına döndüğünde o kadar çok sarhoştu ki artık düzgün düşünemiyordu. Hatta yanına otururken Yerin'in elini alıp parmaklarını birbirine geçirmişti. Gerçekten çok tatlı biriydi. Sevimli, kibar ve çok tatlı. Seonghwa'nın bir kız için dileyeceği her şeydi.
Ama masanın karşısına baktığında Minho'nun Yeosang'la, dilediği, istediği tek kişiyle, kahverengi gözlerindeki ışıkla ve dünyadaki en tatlı gülüşlüyle gülümserken onunla flört ettiğini gördü.
Tek sorun, o gülümsemenin Seonghwa için olmamasıydı. Ve Yeosang'ın, Yerin'in Seonghwa'nın elini tuttuğunu fark etmesiydi. Genç çocuğun ifadesi kas katı oldu ve gözlerindeki ifade Seonghwa'nın içinden geçip kalbine kadar işledi.
"Bana bir saniye izin ver," diye mırıldandı Seonghwa sarhoş bir şekilde, elini Yerin'den çekti ve tuvaletlere doğru yürüdü.
Seonghwa tuvalet kabinlerinin dışındaki aynada kendine baktı, böyle hissettiği için içinden kendine küfretti. Öfkeliydi ve kıskanıyordu ama en kötüsü de hiçbir şey yapamıyordu. Alkol ve uyuşukluk bedenini ele geçirirken kendisini lavabonun kenarına tutarak destekledi.
Aniden kapı açıldı ve Yeosang içeri girdi, Seonghwa'yı gördüğünde derin bir nefes dudaklarından kaçtı.
"Ne?" Arkasında iç çekişini duyduğunda Seonghwa aynadaki yansımadan genç çocuğa ters bir bakış attı.
"Yok bir şey?" diyerek Yeosang sadece omuz silkti, "Neden bana kötü çocuk benmişim gibi bakıyorsun? Tüm gece bir aptal gibi davranan sensin."
"Ben mi aptal gibi davranıyorum?" Seonghwa döndü ve direkt Yeosang'a baktı. Genç çocuğun umursamaz ses tonu ve bakışları Seonghwa'yı sinirlendiriyor ve söylememesi gereken şeyleri söyletiyordu.
"Aptal gibi davranan sensin! Bu geceyi ben planlamadım, peki neden hepsi benim suçummuş gibi davranıyorsun? Ben hemen gitmek istemiştim ama sen belli ki kalmak istedin, üstelik sırf Minho için? O çocuğu becermek istediğin için mi bana Yerin'i becermemi söyledin? Ne var biliyor musun... Hyunjin haklıydı... sen mahvolmuşsun."
"Ne... ne dedin? Onunla ne zaman konuştun?" Yeosang konuşurken bir adım geri gitti, Seonghwa'ya bakarken gözleri büyümüştü. Genç çocuğun yüzündeki ifade neredeyse korkmuş gibiydi.
"Geçen gün sen gittikten sonra ona rastladım. Senin ne kadar dibe battığını ve senden uzak durmam gerektiğini söyledi." Seonghwa artık susamıyordu, o kadar öfkeliydi ki umurunda değildi. "Ve ne var biliyor musun? Belki de haklıydı! Çünkü beni de dibe çekiyorsun Yeosang! Sürekli seni çözmeye çalışmaktan kafayı yiyeceğim! Ve bundan bıktım artık!"
Seonghwa Yeosang'a bakarken öfke patlamasından dolayı vücudu titriyordu. Düşüncelerine ve duygularına o kadar çok kapılmıştı ki Yeosang'ın gözlerinin kenarında biriken gözyaşlarını bile fark etmedi.
"O zaman belki de uzak durmalısın!" diye bağırdıktan sonra Yeosang topuklarının üzerinde döndü ve bir hışımla tuvaletten çıktı.
⚜️
"Eve dikkatli gidin millet!" dedi Mingi herkes barın önünde yollarına ayrılırken.
Artık saat çok geçti ve hepsi sarhoş ama enerjikti. Seonghwa hariç hepsi. Ve arkadaşları iyi niyetle ona yoldaş olmak istediklerinde her şey daha da alt üst oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just as we are | Seongsang (Türkçe Çeviri) by ttalgittalgi
FanfictionSeonghwa mükemmel ama önceden planlanmış bir hayat yaşıyordu, ta ki Seonghwa'nın olamadığı her şey olan; umursamaz, tahmin edilemez ve karmakarışık olan Yeosang ile tanışana kadar. Zıt kutuplar birbirini çeker fakat aralarındaki farklılıklar onlarla...