Karmaşıklık

412 45 34
                                    




Konuşan insanların oluşturduğu uğultu, Seonghwa'nın arkadaşları tarafından zorla getirildiği bardaki müzikle karışıyordu.

Seonghwa eğlenceyi bozan kişi olmamak için elinden geleni yapıyordu ama aklı sürekli Yeosang'la ikisinin yarıda kaldığı ana gidiyordu. O yumuşak dudakları düşününce gitmek zorunda kaldığı için üzülmemek zordu.

"Aklında ne var?" diye sordu Hongjoong elinde iki birayla masaya döndüğünde, birini oturduğu yerde yüzünü asan Seonghwa'ya uzattı.

"Hiç... sadece yorgunum."

Hongjoong sanki daha bir şeyler söyleyecekmiş gibi göründüğü sırada Mingi'nin sesi barın diğer tarafından duyuldu.

"Hey Park! Bak kiminle karşılaştım!"

Seonghwa Mingi'nin yüksek sesinin nereden geldiğini bulmak için döndü ve o an gördüğü kişi gerçekten görmeyi tercih etmediği kişinin ta kendisiydi.

O kişi Mingi'nin saçma çifte randevuya zorladığı kızdı. Fakat yine de kız kısa mavi elbisesinin içinde ve yüzünün etrafındaki doğal saçlarıyla muhteşem görünüyordu.

"Seonghwa, seni tekrar görmek güzel. İkinci randevumuzu iptal ettiğin için hayal kırıklığına uğradığımı söylemem lazım," dedi kız, Mingi ona Seonghwa'nın yanına oturması için işaret ettiğinde kız hafifçe gülümsedi.

"Evet ben... ben onu konu için üzgünüm. Tamamen aklımdan çıkmış. Bitirmem gereken bir ödev vardı da..." diye Seonghwa yalan söyledi ve yalan söylediğini açıkça fark eden Hongjoong ona yan gözle baktı. Sonuçta ikisi de aynı sınıftaydı ve Seonghwa o tarz şeyleri asla unutmazdı.

Ama Seonghwa ne diyebilirdi ki? Aslında o gün isteyerek olmasa da gerçekten hazırlanıyordu,  tamamen giyinmişti ve tam çıkacağı sırada Yeosang kapısını çalmıştı. Kısa bir süre sonra da Yeosang'ın eli pantolonunun içindeyken Mingi'ye randevuyu iptal etmek için gerçekten kötü bir bahane bularak mesaj atmaya çalışmıştı.

"Sorun değil. Umarım bir dahaki sefer ayarlayabiliriz," dedi Yerin ve elini Seonghwa'nın eline sürttü.

"Bu akşam bir araya gelmişken neden ikinci randevuyu bekleyelim ki?" diye Mingi yüzünde büyük bir sırıtmayla aralarına girdi, arkalarında dikilirken ikisinin de omuzlarını sıkıyordu ve tıpkı gururlu bir anne gibi görünüyordu.

Yerin de kendi kız arkadaşlarını masaya çağırdı, içlerinden biri de Mingi'nin randevuya çıktı kızdı ve Mingi anında onunla meşgul oldu. Seonghwa'nın aklı hala diğer şeyler yüzünden biraz karışıktı ve Yerin lavaboya gitmek için müsaade istediğinde Seonghwa hemen telefonunu çıkardı. Şu anda Yeosang'a neden mesaj atmak istediği hakkında bir fikri yoktu. Sadece atmak istiyordu.

Seonghwa:
Selam
Sen sormadan ben söyleyeyim, ben Seonghwa

Yeosang:
Biliyorum
Numaranı kaydettim

Seonghwa:
Ne yapıyorsun şu an?

Yeosang:
Grindr'dan tanıştığım biriyle buluşmak üzereyim

Seonghwa yeni mesajı yazarken tereddüt etti, aniden birkaç kelimeyi yazmak çok zor gelmişti. Geylikle ilgili şeyleri çok fazla bilmiyor olabilirdi ama Grindr'ın o tarz işler için kullanıldığını biliyordu.

Gerçi neden umursuyordu ki? O ve Yeosang asla birbirlerine ait değillerdi, birbirlerine çok yakın ya da aşık falan değillerdi. Tam olarak o konuda konuşmasalar bile Yeosang'ın zaten başka birileriyle görüştüğünü biliyordu. Ama ilk defa, direkt olarak bununla yüzleşmek onu tahmin ettiğinden daha fazla canını sıkmıştı.

Just as we are | Seongsang (Türkçe Çeviri) by ttalgittalgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin