Seonghwa ve Yeosang'ın son karşılaşmasının üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti ve Seonghwa, Yeosang'ı tekrar görme isteği düşüncesini kafasından atmak için kendisini meşgul etmek için ne varsa yapmıştı. Ama kendisini boş bıraktığı anda direkt sonsuz bir çaresizlik ve arzu döngüsüne düşüyordu. Hongjoong arkadaşının garip davranışları yüzünden daha da şüphelenmeye başladı ama sessiz kaldı, sadece Seonghwa'ya keskin bakışlar atıyordu."Geçen gün SNU'da* bir kızla tanıştım, gerçekten çok tatlı biri," diye haberi patlattı Mingi akşam yemeği için hepsi buluştuğunda.
(*Seul Ulusal Üniversitesi)Hongjoong ve Yunho büyük bir ilgiyle Mingi'yi dinlerken diğer yandan Seonghwa masanın diğer tarafında sessizce somurtuyordu. Her şeyi tekrar tekrar düşünürken dudaklarını daha da büktü. Artık her şey bitse bile Yeosangla aralarında olan o şey yüzünden bu kadar etkilenmesinden nefret ediyordu.
Restoranın kapısı açıldı ve içeri giren kişileri görmesiyle Seonghwa'nın gözleri büyüdü. Wooyoung, Yeosang, San ve Seonghwa'nın daha önce görmediği birisi.
Wooyoung'un gürültülü ve bulaşıcı kahkahası tüm restoranın içinde yayıldı, hatta Yeosang'ın bile yüzünde bir gülümseme belirdi. Bu, Seonghwa'nın Yeosang'ı ilk kez gülümserken görüşüydü ve gülümserken tüm yüzünün aydınlanması en mükemmel şey olabilirdi.
"Park?" Mingi Seonghwa'nın düşüncelerini böldü. "Beni duydun mu?"
"Özür dilerim, ne?" Seonghwa başını çevirdi, üç arkadaşını da ona bakarken görünce kızardı.
"Dedim ki, tanıştığım kız benimle çıkmak istiyor ama sadece çift randevu olursa. Instagram hesabımda senin fotoğrafını gördü ve kız arkadaşıyla senin tanışmanı istiyor."
Seonghwa Mingi'nin teklifine hiç ilgi duymadı ve Yunho'ya satmaya çalıştı ama Mingi, kızın Seonghwa'yı getirmesi için ısrarcı olduğunu söyledi.
"Hadi dostum, o da SKY* öğrencisi. Birbirinizle anlaştığınızı düşünsene, ailen çok sevinirdi, değil mi?" Mingi güldü ve Seonghwa'yı dirseğiyle dürttü.
(*Kore'nin en iyi üç üniversitesi olan Seul Ulusal, Kore ve Yonsei üniversiteleri)Daha fazla tartışamayacağını bildiği için Seonghwa'nın dudaklarından derin bir nefes çıktı. Eğer Kore'nin üst üniversitelerinden olmayan bir kızı eve getirmeye cesaret etse ailesi çok sinirlenirdi. Fakat eve SKY öğrencisi olsun olmasın bir erkek getirecek olsa verecekleri tepkiyi hayal bile etmek istemedi. Kıyametin kopacağı kesindi.
Yunho birkaç şişe daha soju sipariş etti ve şişeler gelir gelmez dibini gördü. Çocuklar gittikçe daha da yüksek sesle konuşuyorlardı. Bugün Perşembe'ydi ve yarın dersleri olmasına rağmen başka bir şişe daha sipariş ettiler. Yemek boyunca Seonghwa birkaç kez Yeosangla göz göze geldi ama Yeosang hiç etkilenmiş görünmüyordu ve bu da Seonghwa'yı tamamen hayal kırıklığına uğrattı. Neden böyle hissettiğini kendine itiraf etmesi çok zordu.
⚜️
Bir saat sonra Seonghwa kampüsten odasına doğru tek başına yürüyordu. Diğerleri bara gitmeye karar vermişti ama Seonghwa hafta içi olduğu bahanesiyle teklifi reddetti ki şansına onlar da kabul ettiler.
Sarhoş düşüncelere dalmışken birkaç adım ötedeki banka oturmuş birinin siluetini gördü. Yaklaştıkça tek başına oturan kişinin Yeosang olduğunu fark etti, üzerindeki karanlık gökyüzüne bakıyordu, gerçekten yapmayı sevdiği şeylerden biri olmalıydı.
"Hey."
Yeosang yanında Seonghwa'nın sesini duyunca başını çevirdi ama Seonghwa anında bakışlarını başka tarafa çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just as we are | Seongsang (Türkçe Çeviri) by ttalgittalgi
Hayran KurguSeonghwa mükemmel ama önceden planlanmış bir hayat yaşıyordu, ta ki Seonghwa'nın olamadığı her şey olan; umursamaz, tahmin edilemez ve karmakarışık olan Yeosang ile tanışana kadar. Zıt kutuplar birbirini çeker fakat aralarındaki farklılıklar onlarla...