8.Bölüm

49 2 0
                                    

FERAY' DAN

Sabaha doğru gördüğüm rüya ile uykum kaçmıştı. Ama garip olan ise kalktığımda gördüğüm o rüyayı hatırlamıyor oluşumdu. Tek hatırladığım rüyama eşlik eden adamın yeşil gözlere sahip olmasıydı.

Üstüme ince battaniyeyi alıp bahçeye çıktım. Dışarısının mis kokusunu içime çektim.

Birden arkamdan ayak sesleri duydum. Korkuyla:

- KİM VAR ORADA?!

Ayın ışığının Karan' ın yüzüne yansımasıyla rahat bir nefes aldım.

- Ohh! Sen miydin?

- Evet benim, deyip önüne gelen dalları çekip yanıma geldi.

- Sen ne zamandır uyanıksın?

- Yarım saat olmuştur, (elindeki ikinci soda şişesini bana uzattı) sen ne zamandır uyanıksın?

- (Uzattığı sodayı alıp gülümsedim) Sağol, fazla olmadı.

- Anladım, deyip sodasından bir yudum aldı.

Bende sodamda bir yudum aldım.

- Ben rüya gördüm de uyandım. Sen niçin uyandın?

- Bilmem birkaç saatlik uykudan sonra uykum kaçtı. Ben de gece yürüyüşü yapayım dedim. Ama sonra seni gördüm. Sen rüyanda ne gördün?

- Y... (Karan' ın ay ışığında parlayan gözlerini görünce rüyamda gördüğüm gözlere çok benzediğini fark ettim ister istemez ağzımdan) Senin gözlerin yeşil miydi ya?

Karan güzel bir kahkaha attı.

- Evet, yeni mi fark ettin?

- Evet, çok garip.

- Garip olan ne?

- Gözlerinin yeşil olduğunu 10 yıl sonra fark etmem.

- Evet baya garip, deyip sodasından içti.

- Aynen, deyip bende sodamdan içtim.

Arada ettiğimiz sohbetlerle günü aydınlatmayı başarmıştık.

Dokuza kadar biraz daha uyumak için odalarımıza çekilmiştik.

Saat dokuzdan sonra

Dokuz gibi kalktıktan sonra güzel bir kahvaltı etmiştik. Kahvaltının ardından küçük bir kano gezisi yapınca kaldığımız yere yakın olan Akyaka'ya doğru yola çıkmıştık.

Mavinin ve yeşilinin bir arada olduğu bu yer yaşamak için ve tatil yapmak için harika bir yerdi.

Akyaka' yı gezdikten sonra akşam kamp yapacağımız Köyceğiz' e doğru yola çıkmıştık. Orada çadırlarımızı kurduktan sonra hep birlikte ateşin etrafında güzel bir yemek yemiştik.

Şimdi ise sohbet eşliğinde geceyi geçiriyorduk.

AZRA' DAN

Saat gece yarısına yaklaşırken bizimkiler günün verdiği yorgunlukla erkenden çadırlarına çekilmişlerdi.

Uğur da benim gibi ayakta olunca bana ormanda yürüyüşe çıkmayı teklif etmişti. Bende kabul etmiştim. Yürürken üniversite anılarından konuşmaya başladık.

İlerlerken bir ağaçta salıncağın kurulu olduğunu gördüm. İpleri renkli tüllerle süslenmiş tek kişinin sığabileceği bir salıncaktı. Heyecanla salıncağa oturdum.

- Uğur, beni sallasana.

Uğur gülüp:

- Sallarım koca bebek.

BİR DELİ SEVDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin