"Çikolata istiyorum.”
Kulağımın hemen yanında hissettiğim nefesle başımı hafifçe çevirdim. Arkamdaki kişinin Seungmin olduğunu anlar anlamaz tekrar önüme döndüm.
"Sırada kaynak mı yapıyorsun sen?" diyerek güldüğümde çenesini omzuma koydu.
"Abur cubur istiyorum ve bu aceleye getirilmesi gereken bir şey."
Bir kişi daha istediklerini alınca sıra bir adım ilerledi. Benim öne yürümemle Seungmin benden ayrılmamak için kollarını boynuma doladı.
"Uza biraz Minho. Eğilmek zorunda kalıyorum."
Hiçbir şey demedim çünkü bunları beni sinirlendirmek için söylemediğini biliyordum. Konuşmak yerine tahminimce boynunun veya sırtının, artık hangisiyse, daha fazla ağrımasına engel olmak adına parmak uçlarımda yükseltim.
"Umarım ayaklarının da küçük olduğunu ve bunun hiçbir işe yaramadığını biliyorsundur."
Pes ederek arkamı döndüm. Kollarımı göğsümde kavuşturmuşken kaşlarımı sırayla kaldırarak sordum. "Sihirli bir fasulye olsaydım sana inat büyümezdim Seungmin, nedenini tahmin edebiliyor musun?"
Omuzlarımda hissettiğim baskıyla gözlerimi yanımda beliren bedene çevirdim. Hyunjin yerlerimizi değiştirdi ve arkasını dönüp Seungmin'in çenesini kendi omzuna koymasını salladı.
"Çünkü Seungmin'in zaten bir sihirli fasulyesi var."
Gözlerimi devirdim. "Resmen boyunla hava atıyorsun, Hyunjin."
"Bu işler böyle."
Seungmin güldükten sonra başını Hyunjin'den uzaklaştırdı ve bana döndü. "Son ders boşmuş. Eve erken gidelim diyorum."
"Yakışıyor mu senin gibi iyi bir öğrenciye?" diye sordu Hyunjin.
"Sana yakışıyorsa Seungmin'e de yakışır," diye cevap verdim Hyunjin'e. Omuz silkmekle yetindi.
"Gidiyoruz o zaman." Seungmin ikimizin arasından sıyrıldıktan sonra birkaç adım geriledi. "Eşyalarımızı toparlayacağım. Benim için abur cubur alın."
Başımla onayladıktan sonra Hyunjin'in arkasında yerimi aldım. Sıra üç kişi daha ilerlemişti.
"Öğretmenlerin gözdesi olan bir çocuğun okuldan kaçma planları yapabildiğine inanabiliyor musun?"
"Okuldan kaçma planları yapmayanlar senin gibi sıkıcı tiplerdir, Minho."
"Bak şuna," diyerek kaşlarımı çattım. "İki kaşımı da birbirinden bağımsız hareket ettirebiliyorum. Bence sıkıcı değilim."
Hyunjin belli belirsiz gülümsedi. "Hep böyle bir yeteneğim olsun istemişimdir zaten."
"Sıkıcı olduğumu düşünüyorsan benimle arkadaş olma Hyunjin. Böyle arada darbe yiyerek yaşayamam."
"Boş konuşuyorsun Minho, bomboş."
Yine laf yemiş olmanın getirdiği sinirle sıradan çıktım. İki kişiyi geçip en öne ulaştım ve kantinden sorumlu kadına, "Şuradaki çocuk kaynak yaptı," diye şikayet ettim.
Kadın Hyunjin'i sıradan çıkardıktan sonra bu onurlu davranışım için siparişimi erken aldı. Hyunjin'e bir tost, kendime su ve Seungmin için de çikolata aldıktan sonra kantinin girişinde beni bekleyen Hyunjin'in yanına yürüdüm.
"Kötüsün." Elimden tostu aldı. "Ama iyisin de."
"Rica ederim."
Sınıfa girdiğimizde, "Alın," diyerek çantalarımızı uzattı Seungmin. Çikolatasını ödül niyetine verdikten sonra çantamı sırtıma attım.
On beş dakika sonra, okuldan çıkamamış, bahçede hüzün içinde oturuyorduk. Hyunjin'in önerisi olan okulun camlarını kırmayı içeren intikam fikrini umursamadan Adam Asmaca oynamaya karar vermiştik Seungmin'le.
Kalemliğimden ikimiz için de birer kalem çıkarırken gözüm bir kağıt parçasına takıldı. Fosforlu sarı olması bunu iyice dikkat çekici yaparken, kalemliğime kendim koymadığımı biliyordum.
Hyunjin ve Seungmin'e belli etmeden kağıdı çıkardım. İçinde troll bir şey varsa eğer onların bunu görmesini istemiyordum.
Seungmin oyun için defterine çizgiler çekerken kağıtta yazan notu okudum.
"Kantinde Seungmin'in başı omzundayken çok mutlu görünüyordun Minho. Kalp atışlarını hissettim. Onları kendi içimde hissettim. Hyunjin gelince düşen yüzünü gördüm. Seungmin'in sadece arkadaşın olduğundan emin misin?"
"'
ta ta ta taaa
her şey güzel kalbim için fighting
2.8
28.8
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Third Person ;; 2Min {✓}
FanfictionMinho, kafasını karıştıran notlar alıyordu. }{ | 2020 Ağustos