36

525 30 1
                                    


Nisa'dan

kolileri evin girişine koyup üstümüzü değişmeye gitmiştik. ben her zaman yaptığım gibi cemal canın bol tişörtünü ve rahat şortumu giydim. ayağıma da uzun avokadolu çoraplarımı giydikten sonra evin girişindeki kolilerden birini almaya gittim.

can: NİSA!

nisa: AY NOLDU?

can: napıyosun?

nisa: kolileri alıyorum

sonradan aklıma hamile olduğum ve bundan dolayı izin vermediği geldi.

nisa: haaa... anladım; tamam özür dilerim aşkım

gidip yanaklarından tuttum ve dudağından öptüm.

can: dikkat etmelisin biliyorsun bunu

nisa: evet biliyorum özür dilerim

burnumdan öptü ve kolileri alıp salonun kenarındaki büyük yılbaşı ağacının oraya gitti. bende lunayı alıp salondaki yatağına koydum. biz süslemeleri yaparken luna da uyuyordu. ağacın üst kısımlarına süslemeyi takacakken karnıma tekrardan sancı saplandığından acıyla inledim. Cemal Can soluğu hemen yanımda alıp, belimden tutmuştu.

can: nisom? yine mi sancı girdi?

başımı acıyla 'evet' anlamında salladım.

can: tamam sakin oluyoruz

beni kucağına alıp koltuğa yatırdı. başımı göğüsüne yatırıp kasıklarıma masaj yapmaya başladı tekrardan. (bu sahneyi baya tatlı bulmuştunuz bende tekrar yapim dedim)

can: daha iyi misin?

nisa: biraz

can: tamam o zaman süslemeyi yarına bırakıcaz gel bakalım

beni kucağına alıp odaya götürdü ve yatağa yatırdı. üstüme yorganı örtüp alnımdan örttü.

can: ben doktoru aricam sen dinlen

kumandayı bana uzattı.

can: istediğini aç lunayla birlikte gelicem

nisa: tamam

gülümsedim. yaklaşık 10 dakika sonra Cemal Can elinde abur cubur tepsisiyle yanıma geldi.

can: bekle 1 dakika 

aşağı inip bu sefer uyuyan lunayı getirdi yanıma. lunanın uyanık olduğunu fark edince kucağıma yatırdım. bana sarılmıştı. en sevdiğimiz diziyi açıp abur cubur yiyerek izlemeye başladık.

2 GÜN SONRA-PARTİ GÜNÜ

Cemal Can'dan 

ağacı tamamen süslemiştik. evin de bahçesi dahil heryerini süsledikten sonra misafirler gelmeye başlamıştı.nisa üstüne kırmızı bir tulum giymişti. saçı açıktı. sade bir makyaj ve bordo ruju vardı. bende beyaz gömlek ve lacivert pantolon giymiştim. ikimizin de ayağında aynı Adidas ayakkabıdan vardı. lunaya güzel parti elbisesini giydirmişti nisa. gelcek olanlar sadece benim ailem, nisanın ailesi, lale, berkan ve mia geliyordu. puana kadar biftek nisanın ailesi gelmemişti. biz de salonda şarap içiyorduk gelenlerle.

nisa: ay ne güzel oldu böyle ya...

rukiye teyze: evet kızım evet

lale: bu sene kazasız belasız mutlu bir sene olsun da

berkan: inşallah

luna yerde emekleyerek ilerleyip oyuncaklarla ilgileniyordu. artık yavaş yavaş kelimeleri heceleyebiliyordu. daha ne anne ne de baba demişti ama saçma sapan kendi uydurduğu kelimeleri heceleyebiliyordu.

irfan amca: ne kadar büyüdü lunada ya

nisa: ay evet

can: yakında konuşmaya bile başlicak

kısa bir süre daha konuştuktan sonra kapı çaldı. nisa hızlıca ayağındaki topuklularla kapıya doğru koşmaya başladı. ona öldürücü bakışlar atsam da 'napabilirim?' bakışlarıyla bana karşılık verdi. kapıdan nisanın ailesi de gelince herkes toplanmış oldu. saat 11 gibi yemek masasına oturduk. yemeğimizi yedikten sonra saat nerdeyse 12 olmuştu. boş sohbetler eşliğinde saat 12 olduğunda bebeği açıklama zamanımız nerdeyse gelmişti. lunayı nisa kucağına aldı, bende kolunu omzuma attım. berkan da miayı kucağına almış, lale de onun beline sarılmıştı. 10'dan geriye doğru saymaya başladık.

herkes: 10-9-8-7-6-5-4-3-2-1... 0!

nisanın dudağından uzunca öptüm. sonrasında lunanın yanağından öpüp kucağıma aldım. herkes birbirini kutladıktan sonra sıra hediyelere gelmişti. biz herkese son hediyeyi verecektik. lale ve berkan bize saat; lunaya ise elbise, nisanın ailesi nisaya kolye; bana gömlek; lunaya ise oyuncak ve benim ailemde bize ortak olarak aşkımızı simgeleyen özel kolye almıştı. lunaya da üstünde 'luna' yazan altın kolye almıştı. sıra bizim hediyemize gelince tek tek herkese aynı kutuyu verdik. toplam 3 beyaz kutu, içlerinde birer test ve birer ultrason fotoğrafı vardı. herkes aynı anda açınca nisayla el ele tutuştuk. 

lale: NİSO?

berkan: hamile misin?

rukiye teyze: ay inanmıyorum

jana teyze: 2. torun geliyor!

irfan amca: tebrik ederim çocuklar

Nisa'dan

herkesle tek tek sarıldım. Cemal Can da öyle. en son babama sarıldım sıkıca. kulağıma aynı lunaya hamile olduğumu söylediğimizde söylediği şeyi tekrarladı.

bekir amca: seninle gurur duyuyorum

gözlerim yine dolmuştu. babama tekrar sarıldım. en sonunda Cemal Can gelip kolunu omzuma attı. 

berkan: kaç haftalık

can: hafta? kaç aylık dicektin heralde

lale: 1 ayı geçti mi?

nisa: 3 aylık

jana teyze: hiç belli değil ama

can: evet hiç belli etmedi kendini nerdeyse 

bir süre daha bebekle ilgili konuştuktan sonra tombala oynamaya başladık. oyunumuz bitince de saat 4'e yakındı. herkes sırf hamiler olduğum için gitti yoksa daha kalcaklardı. 

Cemal Can'dan 

herkes gidince nisayla birlikte yukarı çıktık. nisa üstünü değişip yatınca bende yanına yattım. elini karnına koydum. 

can: aslında o kadar da gizlemiyor kendini az da olsa belli

nisa: evet ama çok az... bence kız

can: bence de

biraz daha konuşunca artık yorulduğumuzdan uyumaya karar verdik.

can: şimdi hamile olmasaydın ne güzel sevişirdik be

koluma sertçe vurdu.

can: kız kopardın

nisa: düzgün konuş cemo

can: oy özür dilerim fındık kurdum

burnundan öptüm. o da benim dudağımdan öptü.

can: yeni yılımız kutlu olsun

bana sarıldı.

nisa: umarım en mutlu yılımız olur

////

selaaam! nasıl gidiyor sizce? takipte kalın aklımda güzel şeyler var...





Sonsuz Olalım-CemnisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin