Joke's On You | Liskook

Eziyet

- Lalisa -

"Yani yabancısın?"

Bayan Mi Cha meraklı bir biçimde beni incelerken istemsizce gülümsüyordum. Çok tatlı bir kişiliği vardı, güzeldi, zekiydi ve kocasına aşık bir kadındı ama garip bir şekilde fazla gençti. "Pek sayılmaz çünkü babam Koreli." dedim onun gülümsemesine karşılık verirken.

"O zaman annene benziyor olmalısın." Dışarıdan gerçekten Koreli gibi durmuyordum, melez gibi de. Anneme benziyor oluşumu dile getirdiğinde onun gibi nazikçe gülümseyerek şakayla karışık "Küçük kardeşi benzese de, Jungkook da size hiç benzemiyor." demiştim ancak cümlemin bitmesi ile masadaki herkesin yüzü düşmüştü.

Bay ve Bayan Jeon birbirlerini kısa bir bakış atarak burukça gülümsediğinde, Jungkook'un yüzü asık görünüyordu. Yanlış bir şey mi söylemiştim?

"Huyları bize benzemesi önemli."

Konu bir şekilde değiştiğinde arada bir göz ucuyla Jungkook'a bakıyordum. Ailesi çoktan dediklerimi geride bırakmıştı ama o hâlâ üzgün görünüyordu. Ya da surat ifadesi hiç değişmediği için üzgün göründüğünü sanıyordum.

"Oğlumuzun sonunda düzgün birisi ile güzel bir ilişki kurabilmesi ne güzel. Nasıl tanıştınız peki?" Bayan Mi Cha meraklı bir şekilde masaya eğildiğinde tedirginlikle gözlerimi Jungkook'a diktim. 

Eğer benden habersiz bir hikaye uydurduysa onun yalanına ters düşecek bir şey dememek için bakışlarımı ona dikmiştim. Onunda bana bakışları döndüğünde rahat bir tavırla söze atlamıştı.

"Birkaç hafta önce salona yeni malzemeler gönderilmişti. Okulun amigo kızları da sahanın diğer ucunda toplanmış, yeni üniformalarına bakıyorlar. Biz de Yoongi ile topların bir iki tanesini ne kadar şişirebiliyorsak şişirdik, böyle daha iyi oynayabileceğimi düşünüyordum ama Yoongi daha sonradan kötü bir şaka yaptığımda elimdeki basketbol topunu tüm gücümle ona fırlattım. Aksilik ya, Yoongi kıl payı kurtuldu, top Lisa'ya geldi."

Bir an eğer böyle tanışmış olsaydık nasıl olurdu diye düşünmeden edemedim. Muhtemelen bu olayın yaşanması pek de iyi olmazdı.

"Ve sende onu teselli ederken aşık mı oldunuz?" Küçük kardeşi şaşkınlıkla bakarken Jungkook güldü.

"Tabii ki hayır. Okulda Lisa'ya zarar vermem demek, cumhurbaşkanına fiziksel şiddet uygulamakla eş değer. Beton gibi topa, o kadar abanınca kolu morardı. O an sadece 'Bittin Jungkook, mahvedecekler seni Jungkook' aklıma ne geliyorsa içimden geçiriyorum. Kaptan sırf ders olsun bahanesiyle ertesi gün takıma almazsa diye korkudan ölüyordum, maça girenler seçilecek çünkü."

Şaşkınlıkla suratına bakakalmıştım. Nasıl bu kadar iyi yalan söyleyebiliyordu? O kadar inandırıcı davranıyordu ki, anlatırken istemsizce sol kolumun pazısını ovmuştum.