Lalisa ama Lisa

2.6K 265 101
                                    

- Lalisa -

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

- Lalisa -

Terlemek ile üşümeyi bir arada nasıl yaşamayı başarmıştım bilmiyorum ama şu an göğsümün altındaki sıcak ten(?) ve hala üstümden inmeyen yorgunluk, kafamı kaldırmamam için baskı yapan bir el, her şeyi üst üste yaşatıyordu.

Neredeydim? Kimin kucağındaydım? Kafamdaki el kimindi? Ya da lanet olsun niye üşüyordum? 

Sorularımın hepsi, tamamen uyanmam ile yanıtlanacaktı. Bunu bilsem de gözlerimi açamadım. Dünden bu yana hiçbir şey hatırlamıyordum. Gece, girdiğim ortamın etkisiyle kendimi aşmak istemiş ve oradaki kızlardan biriyle iddiaya girerek, gözlerim kayana kadar peş peşe içmiştim. Bu yüzden bayılmış, ve ya bir yerlere sızmış olmalıydım. Fakat iddiadan sonra Rose ve Jungkook kavga ediyordu... Yani sanırım.

Geceye dair hiçbir fikrim yoktu.

Esneyip, kafamı hafifçe oynatarak daha rahat bir konuma girmeye çalıştım fakat kafamdan kayıp düşen el neden üşüyor olduğumu bana bulanıkça belli etmişti. Tişörtüm yoktu! 

Gözlerimi zar zor açtığımda görüş açıma ilk giren şey kızarıklar ve morlukların yer olduğu bir boyundu. Kaşlarım benden izinsizce çatıldığında az önce kafamdan, belime düşen beni daha sıkı sarmıştı. Panik, bedenimi ele geçirirken, altımdaki kişinin en azından Jungkook olması için, içimden Tanrı'ya dua ediyordum.

Şaşkınlıkla kafamı Jungkook olduğunu tahmin ettiğim kişinin boynundan kaldırdığımda, düşündüğüm kişi olduğunu görmüştüm. Fakat konumuz bu değil! 

Kahrolası sütyenim neredeydi ve biz neden çıplaktık!?

Dudaklarımı kemirerek hala bebek gibi uyuyan Jungkook'a baktım. Tanrım ben ne yapacaktım? Uyanıp beni yarı çıplak görmesine henüz hazır değildim. Hem sütyenim neredeydi!

Gözlerim hızlıca arabanın içini taradı, koltuğu neredeyse tamamen yatırdığı için sadece ön taraftaki yolcu koltuğunun üzerinden sarkan ceketinin kolunu görüyordum.

Uyuşuk ve dikkatli hareketlerle üzerinden doğrulurken, hızla ceketi üstüme geçirdim ve üstünden kalkmak için hareketlendim. Ancak topuklu ayakkabılarım hâlâ ayağındaydı ve bu ayağımın bir yerlere takılıp dengemi kaybetmeme neden oldu.

"Sikeyim!"

Jungkook acıyla inleyerek yerinde aniden doğrulurken, kendimi yan taraftaki koltuğa atmıştım. Düşerken dizim hiç olmayacak bir yerine gelmişti ve şimdi acıdan iki büklüm olmuş bir şekilde kıvranarak küfürler savuruyordu.

"Özür dilerim."

Dedim mahcup bir sesle, utancımdan yerime öyle sinmiştim ki, bir anda koltuğun içine girsem yeridir.

Birkaç dakika sonra sızlanarak tamamen doğrulduğunda, etrafına anlamsız bakışlar yolladı. Ardından kendini gelmiş olacak ki olayları benden çok daha iyi idrak ederek kendi hâline döndü.

Açık camdan dışarıya bakıp, ardından arabadan indi ve eline bir şey alıp bana doğru fırlattı.

Kucağıma düşen çisimin sütyenim olduğunun farkına vardığımda utançla onu arka tarafta bir yerlere fırlatmıştım. Cam açık kalmıştı ama zaten dün her ihtimale karşı arabayı görünmeyecek tenha bir yere park etmiştik. Muhtemelen kimse bizi görmemişti.

Telefonumdaki onlarca cevapsız çağrı ve mesaj bildirimini inceledim. Gece eve gitmemiştim, annem ve kızlar bana ulaşmaya çalışmış, aynı zamanda da Jungkook'un arkadaşlarına haber vermişlerdi. Jen, sabah olduğunda da bize ulaşamazsa polise haber vereceğine dair mesajlar yollamıştı. Büyük ihtimalle alkollü olduğumuz için kaza yaptığımızı düşünmüş olmalıydılar.

Arabayı çalıştırıp yola koyulduğunda, utançtan sadece camdan dışarıyı izliyordum. "Beni Jennie'ye bırak," dedim ona doğru dönerek. Üzerine hâlâ bir şey geçirmemişti bu yüzden daha da utanıp, arka koltuktaki tişörtünü alıp üstüne fırlatmıştım.

_____

Parmaklarım ahşap sıranın üzerinde tutturduğum ritme devam ederken, gözlerim benden habersizce sürekli giriş kapısına gidiyordu. Bir süre bakışlarım orada takılı kaldı; lakin dakikalarca durmama rağmen, ne beklediğim kişi geldi, ne de bir başkası girdi kapıdan içeri.

Ders başlamak üzereydi, ben de tüm umutlarımı kesmiş, talihsizce kalemimi sıramın üzerinde yuvarlıyordum. En sonunda birisi hızla içeri daldığında, gülümseyerek yerimde doğrulmuş ve yanıma oturması için kenara kayarak ona yer açmıştım.

Jungkook genelde bu saatlerde boş olduğu için benimle derse giriyordu. Doğruyu söylemek gerekirse, çıkmaya başladığımız ilk günlerde bana 'bebeğim' demesine bile içten içe gıcık oluyordum.

Şimdi ise o kadife sesiyle bana öyle seslenmesi içimi huzurla dolduruyordu.

"Çok geciktim mi?"  az önce oturması için kenara çekildiğim çocuk eşyalarını yerleştirdikten hemen sonra yönelttiği soru ile samimi bir gülümseme ile kafamı iki yana salladım. "Profesör gecikti."

Kafası ile beni onaylanıp önüne döndü ve telefonunu sessizce almaya çalıştı. Bende bu bir kaç saniyede onu süzdüm.

Jungkook kadar olmasa da kalıplıydı ve tarzları az çok benziyordu. Jungkook gibi koyu renkler seviyor olmalıydı. Harbi Jungkook'un en sevdiği renk neydi.

Kahverengi saçları vardı ve sanırım gözlerinde lensler vardı. Onun dışında suratı şirin gösteren çillere sahipti. 

Yanağıma dayadığım yumruğum ile onu süzerken bunu fark etmiş olmalı ki bana dönmüş ve gülümsemişti. "Birini mi bekliyordun az önce? kapıya dikmiştin de gözlerini." dudaklarımı düz bir çizgi haline getirip kafamı olumsuz anlamda salladım.

Yumruğumu çenemin altından çekerken tüm ümitlerim profesörün içeriye girip kapıyı kapatması ile son bulmuştu. Belki de dersi çıkmıştır ya da işi vardır ve ya yaklaşan turnuvalar yüzünden fazladan antrenman yapıyordur?

Neden gelmedi diye kafa patlatıyordum ki? Sonuçta gelmek zorunda değil. Hem biz gerçekten de sevgili değiliz ki?! Bir haftayı çoktan gerimizde bırakmıştık. Bir kaç gün sonra anlaşma bitiyordu ve artık birbirimizi aramak için hiçbir nedenimiz kalmayacaktı.

"Bu araba ben James, artık bu derste beraberiz."  yeni yeni tanıdık olan sese döndüm. 

İyi bir çocuğa benziyordu. En azından bir ders arkadaşım olurdu. Uzattı elini tutup gülümseyerek konuştum. "Lalisa ama Lisa diyebilirsin."

Selam!

biliyorum çok geç bölüm attık ama fırsatımız yoktu... kendimi öğretmenine ödev yapmadığı için mazeret arayan öğrenci gibi hissettim. -Mra

Lütfen yorum sınırını sadece tek kişi doldurmasın, hepiniz bir iki yorum atsa zaten sınır dolar. Yoksa bölüm atmayacağız üzgünüm:(

Bizi kişisel hesaplarımızdan takip ederseniz seviniriz!

Oy : 50 Yorum :50

Oy : 50 Yorum :50

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Joke's On You | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin