Plane Crash × TaeKook✔

06

_

1 hafta sonra...

Jeongguk esneyerek kalktığında barakanın girişinde bir valiz gördü. Bu valiz kendisine fazlasıyla tanıdık geliyordu. Çünkü bu valizin kendisine aitti. Uçağa binmeden önce tatil için kendisine bir valiz hazırlamıştı. Fransa'ya gidiyordu. Tabi uçağı düşmeseydi. 

Ayağa kalkıp valizinin yanına çöktüğünde fermuarı açıp içine baktı. Kıyafetleri zarar görmemişti fakat ailesiyle olan çerçeve kırılmıştı. Gözleri dolarken kendisini fazlasıyla kötü hissetmeye başlamıştı. Onca insanın ölümüne sebep olmuş ve vahşi hayvanların olduğu ormanda mahsur kalmıştı. Göz yaşlarına engel olamazken, kafasını dizine yasladı.

Kolundan ittirilmesi ile kafasını dizlerinden kaldırmış ve yanındaki kaplana bakmıştı. Burnunu çektikten sonra ayağa kalkmış ve kendisinden büyük olan kaplanın ön, sağ bacağına sarılmıştı. Hıçkırırken daha sıkı sarılıyordu.

Kaplan birkaç dakika ona izin vermiş ve ağlamasını dinlemişti. Sonrada onu kendisinden uzaklaştırıp sırtını işaret etmişti. Jeongguk göz yaşlarını sildikten sonra kaplanın sırtına çıkmış ve uzun tüyleri sıkıca kavramıştı. Ardından yanağını kaplanın sırtına yasladığında burnunu çekti.

Kaplan hızla onu ilk gördüğü yere, göle getirmişti. Parlak beyaz kumların üstünde pati izini bırakırken Jeongguk'ta kafasını kaldırmış ve etrafa bakmıştı. Burayı çok seviyordu. Kendisini sırtından attıktan sonra kumların üstüne oturmuştu.

Kaplan ise kaşınan sırtı için, sırt üstü kumlara yatmış ve sağa sola dönmeye başlamıştı. Bu görüntü Jeongguk'a komik gelirken sadece gülümsemişti. Tatlı kıkırdamasını bırakırken kaplan ayağa kalkıp göle ilerlemişti. Jeongguk gülmesini durdurup onu izlemeye devam ederken, iri kaplan ayaklarını göle sokmuş sonrada kafasıyla Jeongguk'a gelmesi için işaret etmişti.

Genç pilot gülümseyerek yarısına kadar ilikli olan gömleğinin düğmelerini çözmüş ve omuzlarından düşmesini sağlamıştı. İç çamaşırıyla pantolonu çıkartacakken durmuştu. Yanmaya başlayan yüzü ile sadece pantolonunu çıkarmış ve iç çamaşırıyla göle ilerlemişti.

Beline kadar soğuk suda ilerledikten sonra dalıp ileriye doğru yüzmüştü. Suyun yüzüne çıkıp saçlarını geriye yatırdığında yüzerek kaplanın yanına ilerlemişti. Boğazına kadar ıslanan kaplan ayaklarını çırpıyor ve uzun tüylerinin temizlenmesini sağlıyordu.

Kendince eğlenip kaplanın etrafında yüzerken soğuk suyu iliklerine kadar hissediyordu. İri kaplan kıyıya kadar yüzerken Jeongguk suyun içinde eğlenmeye devam ediyordu. Daha sonra kıyaya çıkan kaplanı izlerken silkelenmiş ve kendisini büyülendiğini hissetmişti.

Kendisini koruyan kaplan fazla büyüleyiciydi.

Ardından arkasına bakmadan ormana ilerleyen kaplan ile kaşlarını çatmış ve hemen kıyıya yüzmeye başlamıştı. 

"Hey! Beni beklesene!"

.

.

Paytak adımlarla ilerlemiş ve kaplanın yanına uzanmıştı. Kolunu kafasının altına koyarken gök yüzünü ve yıldızları izlemeye başlamıştı. Ardından içindekilerini anlatıp bir miktar rahatlamak için konuşmaya başladı.

"Daha ne kadar böyle devam ederim bilmiyorum. Çok korkuyorum. Bilmediğim bir ormandayım ve her an beni yiyecek durumda olan kaplanla birlikte uyuyorum. Beni koruyorsun, teşekkür ederim. Sana alıştım ve eğer beni bırakırken nasıl yaşayacağımı bilmiyorum."

Derin bir nefes aldı.

"Ailemi çok özlüyorum. Küçük kız kardeşimi, arkadaşlarımı.. Nasıl bir kaplan olduğunu bilmiyorum ama sen farklısın. Beni anlayabiliyorsun. Buna daha önce hiç rastlamamıştım. Mutasyona uğramış olabilir misin?"

Kaşlarını çatarak kafasını kaldırdı ve yanında kaplana baktı. Kaplan ise gözlerini devirerek kafasını başka bir yere çevirmişti. Bu hayır demekti ki, Jeongguk dudaklarını birbirine bastırıp kafasını tekrardan yıldızlara çevirdi.

"Tuhaf ama beni sahiplenmişsin gibi hissediyorum. Kaç yaşındasın acaba? En sonra kuşumla bu kadar yakınlaşmıştık ki, kendisi az kalsın gagasıyla gözümü çıkartıyordu. Ama sana sarılarak uyuyorum. Sana minnettarım kaplancık, beni öldürmediğin için."

Doğrulmuş ve kaplanın alnına küçük bir öpücük kondurmuştu. 

"İyi geceler."

Daha sonra ise uyuma pozisyonunu alarak yanındaki kaplanın sıcaklığı ile uykuya dalmıştı.

_