27

6.7K 784 35
                                    

_

2 ay sonra...

Jeongguk

Gözlerim karşımda iştahla kahvaltısını yapan bedende dolanıyor ve arada istemsizce gülümsüyordum. Aceleci davranmaya çalışıyordu. Yanakları şişmişti ama yinede yemeye devam ediyordu. Geç kalmak istemiyordu çünkü onun bugün ilk iş günüydü.

"Taehyung yavaş ye."

"Ben normal yiyorum Kook. Sen sadece çok yavaşsın." Çatalı bana doğrultarak konu konuştuğunda gülümsedim ve masadan kalkarak tabağımı da aldım. Lavaboya bıraktıktan sonra ceketini giymeye çalışan Taehyung'un yanına ilerledim. Ceketini giymesini sağladım ellerimi omzundan yerleştirdim. 

"Sakin ol kaplancık. Fazlasıyla başarılı olduğun bir işi yapacaksın."

"Söylemesi kolay."

"Taehyung. Sadece pazarlama bölümünde, birkaç telefon cevaplayıp ürün satmaya bakacaksın. Ve emin ol, ben ilk uçağımı uçururken senin kadar heyecanlı değildim."

"Beş buçuk yıl sonra ilk defa çalışacağım Jeongguk."

"Anlıyorum sevgilim. Yapabilirsin tamam mı? Bak.. eğer bir sorun olursa, ne bileyim heyecanlanırsan ya da bir şeyleri batırdığını düşünürsen sadece beni ara. Sana yardımcı olacağım."

Derin bir nefes verdi ve kafa salladı. Çantasını ve telefonunu eline tutuşturduktan sonra arabamın anahtarını eline verdim. Gözlerine dikkatlice bakarken ona yaklaştım ve fısıldadım. "Dikkatli sür Taehyung. Ve zorlandığında beni ara. Birde.." Uzanıp dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum.

"Şans öpücüğü."

Yüzüne rahatlamış gibi bir gülümseme yayıldığında onu kapıya sürükledim ve son kez gözlerine baktım. "Seni seviyorum Taehyung." Uzanıp saçlarımı karıştırdı ve gülümsedi. "Bende seni seviyorum." Asansöre ilerleyip gözden kaybolduğunda kapıyı kapatıp cama çıktım. Arabaya binene ve mahalleden uzaklaşana kadar onu izledim.

Daha sonra kendimi koltuğa bıraktım ve derin bir nefes aldım. Uzun bir süre sonra ilk defa tek başına bir yere gitmeye izin vermiştim. İçimde minik bir endişe vardı. Bunu, ona belli etmemeye çalıştım. Ki başardığımı da düşünüyordum.

Bir süre sadece koltukta oturup film izledim. Masanın üzerindeki telefonum çalmaya başladığında hızla ayağa kalkarak hiç düşünmeden açtım. "Alo, Taehyung?"

"Hey sesin neden nefes nefese geliyor? Yine mi koşu bandına çıktın yoksa?"

"Hayır hayır. Mutfaktaydım. Sen, şirkete ulaştın mı?"

"Aynen öyle oldu güzelim. Hemen beni içeri aldılar ve masama oturttular. Ne yapmam gerektiğini anlattılar ve şimdi de işimin başındayım."

"Sevindim."

Bir süre sessiz kaldık. Öylece durup telefonun diğer tarafındaki sesi dinledim. Kuruyan dudaklarımı ıslattım ve fısıldadım. "İyi misin sen?" Hemen sonra heyecanlı sesi duyuldu. "Evet, evet alıştım sayı-"

"İşini sormadım Taehyung. Sen nasıl hissediyorsun?"

"Ben..."

"Doğruyu söyle bana sevgilim."

"Ben, biraz gerginim. Buradaki herkes çok ciddi. Birkaç kişi tanışmak için yanıma geldi fakat gözlerinden bile bunu zorunlu yaptıklarını hissettim."

"Taehyung.. sana kimseyle arkadaş olma demiyorum ama, bu yapak zorunda da değilsin. Normalde çalışmanı istemiyorum. Bunu ilk başta sana da söylemiştim ama sen ısrar ettiğin için kabul ettim. Lütfen, zorlandığını hissettiğin an bana söyle, o işe bir daha gitmek zorunda değilsin."

"Biliyorum Jeongguk. Ama izin ver normal hayata alışayım. Bunu yapabilirim. Arkadaşa ihtiyacım yok. Gıcık Namjoon var, kedi suratlı Yoongi var, ve bir tane daha gıcık Jimin diye arkadaşım var. En önemlisi de beni çok seven minik bir sevgilim var."

"Kesinlikle öyle. Kendine dikkat et."

"Öyle yapacağım. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefon kapandıktan sonra hemen önümdeki sehpaya koyup kendimi koltuğa bırakıp kafamı tavana çevirdim. Yüzüme yayılan gülümseme ile aklıma mutfağa gidip Taehyung'un gelme saatine yakın yemek yapmayı not ettim.

Onun gibi bir sevgiliye ve gıcık dostlara sahip olduğum için oldukça şanslıydım.

_

Plane Crash × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin