Bölüm 19

229 27 0
                                    

BÖLÜM 19

Derin bir nefes alarak saatlerdir oturmakta olduğu yerden ayağa kalktı. Etrafa saçmış olduğu eşyalarının üzerinden atlayarak, odadan dışarı çıktı. Okuldan geldiğinden beri, annesi mutfakta bir şeyler pişiriyordu. Evin her yerini kavrulmuş soğan kokusu sarmıştı. Nefal, suratını buruşturarak merdivenlerden aşağı inerken "Sayende her yerim yine soğan kokacak." Diye mırıldandı. Salonda oturmakta olan kardeşlerine baktı. Cesur, küçük erkek kardeşini kucağına almış Ben 10 izliyordu. Gözlerini devirdi. Mutfağa girdiğinde annesini tezgâhın başında bir şeyler doğrarken görüp, yanına gitti.

"Yardım lazım mı?" diye sordu. Ama yardım etmek gibi niyeti yoktu. Mutfak işleri ne yazık ki ona göre değildi. Annesi gülümseyerek kendisine bakınca Nefal onun ne diyeceğini anlamış ardından omuzlarını silktikten sonra buz dolabına doğru döndü. Kapısını açmış olduğu dolaptan bir şişe süt çıkardı. Bir tane kupa bardak ve tabağa kek dilimlerinden koyarken "Şimdi yeme." Diye uyardı annesi "Akşam yemek yemiyorsun sonra."

"Yiyeceğim bir şey yapmamışsın zaten anne."

Ayşegül Hanım, bıçağının ucunu kesme tahtasına batırıp kızına baktı. Nefal, kekinden büyük bir dilim ısırırken annesine kaşlarını kaldırdı. "Sebze yemeyi ya da tavuk yemeyi sevmiyorum. Haftanın neredeyse her günü bu ikisinden birini pişiriyorsun." Başını iki yana sallayınca "Sürekli et yemenin sana bir faydası olmayacak." Dedi annesi. Nefal'e göre et onun için her şey demekti. Kokusunda, tadında kendisini kaybettiği de doğruydu. Bunu nereden alışkanlık haline getirmiş ya da neden çok sevmiş bilmiyordu ama seviyordu işte. Annesine omuz silktikten sonra mutfaktan çıktı. "Akşam yemeği yemeyeceğim" dedi.

"Nefal!"

Annesi peşinden bağırırken cevap vermedi. Cesur'un uyaran bakışlarını fark ettiğinde de umursamıyordu. Yukarı çıktı. Kolunun altındaki süt şişesini şifonyerin üzerine bıraktıktan sonra tabakla, kupayı yatağının üzerine koydu ve küçük çalışma masasına doğru ilerledi. Üzerindeki laptopunu eline alıp, yeniden süt şişesini uzandıktan sonra yere oturdu. Bilgisayarının açılmasını beklerken yanında getirmiş olduğu kupaya süt koyup, kek tabağını yatağına aldı.

"Açıl bilgisayar!" diye tısladı sinirle. Bugün edebiyat öğretmeni hazırlayacağı dönem ödevinin konusunu değiştirmiş, bu işten yakamı nasıl kurtaracağım diye düşünürken Nefal'i daha fazla içini sokmuştu. Bilgisayar ekranı belirir belirmez derin bir nefes aldı. Kilid de kendilerine verilen şifreyi girip, özel olarak kullandıkları arama motoru ekrana geldiğinde gözlerini kıstı ve parmaklarını tuşların üzerinde hareket ettirmeye başladı.

"İbrahim Mehrekula." Diye mırıldandı. Çok sevgili dönem ödevi arkadaşı bakalım kimmiş?

**

Cesur, odasından içeri girdiği sırada Nefal bilgisayarını ayağıyla öteye itelemekteydi. Kardeşi yanına gelip oturduğunda dudakları gerilmiş, kaşları çatılmıştı.

"Sorun ne?"

Nefal, cevap vermedi ve Cesur'un sütünü içtiğini görünce onun kaburgalarına vurarak "Neden her seferinde malıma göz dikiyorsun ki?" diye sordu o öksürürken.

Cesur "Çünkü biz kardeşiz." Dedi öksürürken "Senin derdin ne?" İki büklüm olmuş, eliyle ağrıyan yerini ovuştururken Nefal "Kusura bakma." Dedi "Birini araştırıyordum."

Az önce acı çeken Cesur değildi sanki? Kaşlarını çatarak gözlerinin içine baktığı sırada Nefal "Bana öyle bakma" diye uyardı "Sadece kendimi korumaya çalışıyorum."

Cesur, kızın yanından kalkarak bilgisayarın başına gitti. Yere oturup, ekranı açtı ve az önce Nefal'in kapatmış olduğu sayfayı geri açıp, onun bulduklarına baktı. "Paranoyak gibi davranıyorsun." Dedi.

ARKADAŞKÇAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin