Bölüm 42

183 28 2
                                    

BÖLÜM 42

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 42

Bekledikleri gibi olmamıştı. Azarlanmayı beklemiş, ceza alacaklarını düşünürken ailelerinin sessizliğiyle karşılaşmışlardı. Hepsi Menaf’ın odasında bir köşeye dağılmıştı. Yüzleri asık, sıkılmış bir halde birbirlerine bakıp duruyorlardı. Bade Hanım’ın, Menaf’ı görünce verdiği tepkiyi asla unutamayacaklardı. Hastanedeyken yüzündeki yaraları bu kadar kötü gözükmediğinden hiçbiri eve gelinceye kadar o yaraların, şişip çocuğun yüzünü arı sokmuş gibi gösterdiğini fark ettiklerinde konuşamamışlardı. Gencer onu öyle bir hırpalamıştı ki neredeyse Menaf’ın ikinci kez elini kırdığı için ona teşekkür edeceklerdi. Annesinin ağlayarak onu azarlayıp ardından korkuyla iç geçirişini, kireç gibi olan yüzünü ve sonrasında Şura’nın verdiği tepkiyi asla unutamayacaklardı. Menaf’ı öyle görünce korkmuş, ağlamaya başlamıştı. Başta tanımamış, ondan kaçmaya çalışmıştı. Menaf’ın buna bir şikâyeti yoktu ama kız kardeşi sesini duyunca durup, kaşlarını çatarak gözlerinin içine baktığında gülümsemesine engel olamamıştı. Şura, ona korkarak baktıktan sonra çığlığı koyuvererek ağlamaya başlamıştı. Menaf en çok buna üzülüyordu. Bir de Behrem vardı. Okulu basmaktan, hatta toplanıp çocuğun yaşadığı yere gitmekten bahsediyordu. Holigan gibiydi. İntikam alacağını söyleyip durmuş, Menaf’a kısa devre yaptırmıştı neredeyse.

Ve babası…

Yattığı yerden güç bela doğrulup yüzüne şöyle bir baktıktan sonra “Karşı taraftaki hasar nasıl?” diye sormuş, Ezel “Burun ameliyatı olacak.” Diye cevap verince “İki güne toparlarsın” deyip gerisin geri yerine uzanmıştı.

Şimdi odasında yatağının içinde oturuyordu. Bir yanında Behrem vardı. Kızlar, yemek için odaya bir şeyler getirip dururken aşağıdaki kalabalığın çıkardığı uğultu açık balkon kapısından içeri geliyordu.

“Bence infazımızı konuşuyorlar.” Konuşan Berat’tı. Babası her zamanki tavrıyla yanlarına geldiğinde homurdanmış ardından kafasına bir tane vurduktan sonra arkadaşlarıyla yalnız bırakmıştı.

“Bence onlara gençliklerini hatırlatıyoruz.” Cihan, ağzına kocaman bir dolma biberi sıkıştırmaya çalışırken arkadaşlarının göz devirmeleri karşısında içini çekip, doğruldu. Ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra “Neden bu kadar depresifsiniz?” diye sordu.

“Sen neden bu kadar enerjiksin?” diye sordu Saruhan’da. Babasının kaşlarını çatmasını, gözlerini kısışını gördüğünde başına ne geleceğine dair bir fikri yoktu.

“Gencim ben,” dedi Cihan omuz silkerek “Kanım kaynıyor.”

“Belli.”

ARKADAŞKÇAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin