Bölüm 29

168 24 0
                                    

BÖLÜM 29

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 29

MİNEL KÜBRA

Dün akşam olanlardan sonra hepsi gerilmişti. Tamu’nun bazen ayarı kaçan öfkesi fiziksel olarak hem kendisine hem de arkadaşlarına zarar veriyordu. Onun bir parça da olsa üzülüyor olmasını dilemekse başlı başına boşa kürek çekmek demekti. Tamu, asla yaptıklarından pişman olmuyordu. Okuldan çıkarken, bugün dershanenin olmayışına seviniyordu bu yüzden. Diğerleriyle eve gitmek yerine kafeye gidecek, altıya kadar orada çalışacaktı. Teyzelerinin yardımına ihtiyaçlarının olmadığını biliyordu ancak eve gidip Tamu ile ilgili olaylara dahil olmak istemiyordu. Elleri ceplerinde yokuşu tırmanırken cebindeki telefon çaldı. Çıkarıp baktığında arayanın Tamu olduğunu görerek derin bir nefes aldı. Cevap verdiğinde sesinin tonunu olabildiğince sakin tutmaya özen gösteriyordu. “Çıktın mı okuldan?” diye soran kıza “Evet.” Dedi. İkisi de bir süre bekledikten sonra Tamu “Tamam bekliyorum.” Deyince Minel de bunun üzerine “Kafeye gidiyorum,” dedi “Aylin abla rahatsızlanmış o yüzden masalarla ilgilenecek birine ihtiyaçları var.” Yine aynı sessizlik olunca Minel “Akşam eve geçmeden uğrarım.” Dedi.

Tamu “Gerek yok. Yorgun olursun zaten sonra görüşürüz.” Deyip telefonu suratına kapattı. Minel dişlerini sıkarak caddeye çıktı. Karşıdan karşıya geçip otobüs durağına yürüdü. Derin bir nefes alırken keyfinin kafede yerine gelmesini umdu.

Yarım saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından nihayet kafeye varabilmişti. Hızlıca yürüyüp arka tarafa geçtiği sırada Ayşegül Teyzesinin “Bunu söyleyeceğime inanmıyordum ama iyi ki geldin Minel” demesiyle ona baktı. Yağmurluğunu üzerinden çıkarıp, personel odasına giderken “Ne oldu?” diye sordu.

“Çocuklardan biri bugün gelemeyeceğini haber verdi,” dedi kadın telaşla “Aksi gibi bugün de yoğun olacağımız tuttu.”

Minel, okul üniformalarını çıkarıp dolaptan siyah bir pantolonla beyaz bir gömlek giyindi. Makosenlerini de ayağına geçirdikten sonra “Havalar güzelleşiyor,” dedi gülümseyerek “Okuldan sonra eve gitmek ne kadar zor tahmin bile edemezsin Ayşegül teyze.”

“Öyle mi küçük hanım?” diye kendisine takılan kadının yanaklarına öpücük kondurup geri çekildi. Mutfağa döndüklerinde Serap’ı ızgaranın başında buldular. “Hoş geldin çiçeğim” diyen kadın başıyla lavabonun yanındaki boş leğeni gösterince Minel “Hemen hallediyorum.” Deyip leğeni kaptığı gibi içeri daldı. Boşalan masalardaki bardak ve tabakları toplayıp, çöpleri aldıktan sonra peşinden masaları silmek için gelen Hira’ya gülümsedi. Ağzına kadar doldurduğu leğeni mutfağa bırakıp, boş olan bir tanesini daha alıp yeniden içeri girdi. Bu sefer üst kata çıktı. Oradaki boşları toplarken arka masalardan bir kız “Bakar mısınız?” diye seslendi. Minel, leğeni önündeki masaya bırakıp not defterini eline alarak sese doğru koşturdu. Kalemini cebinden çıkarıp “Buyurun?” diyerek gülümsediğinde, başını kaldırıp kıza baktı.

ARKADAŞKÇAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin